Çok basit bir konu, sade bir anlatıma sahip olmasına rağmen altı çizilecek güzel cümleler de yok değildi hani.Toplam 7-8 saatte,bir gece içinde bitirebilirsiniz.Yol kitabı da olabilir pekala.Daha önce o kadar amatörce yazılmış ve niteliksiz kitaplar okudum ki Hande Altaylıdan da aynı seviyeyi bekliyordum-önyargılı olarak-.Biraz şaşırdım beklediğimden iyiydi.Neticede mükemmel bir ''eser'' olmasa da kitap okuma alışkanlığı kazanmaya çalışan,yetişkin içerikli roman okumak isteyen okurlar için bir seçenek olabilir.
gayet başarılı bir 'ilk kitap' olduğunu düşünüyorum..İlk piyasaya sürüldüğü zamanlarda kendisine çok haksızlık edilmiş meğer..
Yazarın bütün kitaplarındaki karakterlerin ortak tarafı şudur ki; hepsi de lafı gediğine oturtuyorlar.
Çok böle aman aman anlata anlata bitirilemeyecek bir kitap değil ama okuduğunuza da asla pişman olmayacağınız ve mutlaka (bence) bir yerlerinden ders çıkarabileceğiniz bir kitap.Sadece Hande Altaylı nın kitaplarında çok fazla küfür kullanması bana biraz itici geldi. Onun dışında okumaya değer.
Yazarın ilk romanıymış ancak bu durumdan beklenmeyecek kadar temiz bir anlatımı, insanı düşündürecek sorgulamaları , "Evet hakikaten böyle" dedirtecek cümleleri ile tavsiye edebileceğim bir kitap. Hele de farklı birilerini okumak isteyen kitapseverler için..
Kahperengi ve Maraz'dan sonra okuduğumdan sanırım bu kitap Kahperengi beğenimi geçemedi. Fakat yine de güzeldi.
Bence ismi yanlış olmuş : ben bir aşk göremedim, hissedemedim, vasat bir kitaptı ama ilk kitap olduğu için ehh işte denebilir...
Kitapları okurken yazarı hissedersiniz, bu zoraki yazılmış bir romandı. Hani filmde rol yapanların avaz avaz bağırması gibi bir şey...Nedense ne karakterler oturuyor ne de bitiş :( Yani artık bitirilmeli ama nasıl...
Sonu düşündüğüm gibi ya da istediğim gibi bitmedi. Bir an ikinci başrolün samimiyetine inanmak üzereydim...
Kitap tümüne bakılınca güzel denilir derecedeydi. Ama Hikaye devam etse daha iyi olurdu bence. Yazarın anlatımı sade ve akıcıydı...
O kadar kötü bir kitap ki, kütüphanemden çıkarıp bir arkadaşıma verdim, o beğendi.
Kitabı okuduktan sonra, yazarın Fatih Altaylı'nın eşi olduğunu öğrendiğim kitaptır. Akıcı, okuması keyifli bir kitap. Yine de Hande Altaylı dediğimde favorim Kahperengi dir.
Yıllar öncesi yazlıkta die okuduğum bir kitap.
keyifle okumuştum. Tam bir çerezlik kitap.
o zamanlar daha cocuksuydum şu an ne derdim bilmiyorum ama o zamanlarda sevmiştim. Akıcı bir anlatımı vardı.
Klasik bir hikaye. İlk defa 'iyi ki ikinci el aldım, fazla para vermedim' dedim bu kitap yüzünden.
Yazarla tanışıklığım Kahperengiyle oldu, sonra dedim ki ben bu kadını okumalıyım...
ve bu kitabın pdf'sine denk geldim şans eseri, hemen bitti...
Nasıl başladım, nasıl bitirdim anlayamadım bile!
Evet, bu kitabını da beğendim; ama yazarın ilk tecrübesi olduğu anlaşılıyor. Ama öyle göze batan cinsten kusurlar değil bunlar...
Kitap ilişkileri sorgulatıyor insana; sadece aşkı değil, dostluğu ve arkadaşlığı da...
Öyle bir karakterle karşı karşıyasınız ki pek çok kez ona kızarken bulacaksınız kendinizi... Aslı sıradan bir kadın değil çünkü, tıpkı teyzesi Jülide gibi.
Kitabın son sayfasını şaşırarak okudum, ben daha farklı hayal etmiştim; demek ki iyimser bir taraf kalmış içimde...
Ama yazar gerçekçi bakış açısını hiç kaybetmemiş...
Yasak bir ilişkiyi anlatırken sizi illaki mucizevi bir aşka inandırmak gibi bir gayesi yok;
insan olmanın getirdiği zafiyetleri anımsatmış sadece...
Neleri göze alırsınız aşk için? Bu soruyu sorun kendinize... Zira kitap sorduruyor!
İkinci kadın olmaya, artık zamanlarla idare etmeye, kıskanmaya alışabilir misiniz?
Ve tam da ardımda bıraktım dediğiniz anda aralık duran o kapıdan süzülürse hatanız ne yaparsınız?
İçimi şişirdi ve dayanamayıp son bölümüne baktım. Ardından da fırlatıp attım. Gelemem ben böyle kitaplara, hiç tarzım değil :/
Neyse ki cep boy aldım ve çok para vermem gerekmedi.
Dallas geri de kalmış.Bu açıdan çok fantastik geldi bana, kim kiminle ne oluyor derken çok ergen bir karakter ve midesiz ilişkiler sevmedim ama anlatım sürükleyici ayrıca sinir edici idi... Ve son kısmı sürüncemede kalmış!!!
Öncelikle yazarın kalemini sevdim, ama kurguyu hiç sevemedim, kitaptaki kadınlar ve erkekler resmen ar damarı çatlamış gibi dolaşıyorlardı ortada , birinin diğerini suçlamaya yüzü olmazken, herkes namus timsali kesiliyordu, zaten kimin eli kimin cebinde belli değildi....
Henüz yeni ölmüş teyzesinin genç sevgilisi Ömer ile birlikte olan bir kadın Aslı, tüm bunlar yaşanırken adamın evli, Aslı'nın da sevgilisi olduğunu belirteyim, kızın kendisi gibi arsız ve sadakatsiz birkaç tane de kız arkadaşı mevcut ki bunlardan birinin foyası sonradan ortaya çıkıyor, aslında rahmetli teyzede az değilmiş hani, balık baştan kokar misali...
Aslı, birlikte yaşadıkları iki yılın ardından Ömer'in eşinden ayrılmayacağını anlayınca ondan ayrılıyor, aradan yedi yıl geçiyor ve tekrar karşılaşıyorlar, tabi bu arada ne Ömer'in ne de Aslı'nın hayatına giren çıkan belli olmamış hali hazırda kızın hayatında yeni biri de var, sürekli başka kollarda olmalarının mazereti de hazır, birbirlerini unutmak için, aşkları her satırda midemi bulandırdı resmen..
Kısacası hastalıklı bir aşk, hastalıklı karakterler ve kitap kendisine yakışan bir sonla bitiverdi..
Hande Altaylı'nın daha önce Delice adlı kitabını okumuştum. Kendine has özgür bir anlatımı ve kadının gücünü,asiliğini, zekasını aynı zamanda kırılganlığını da ön planda tutan olay akışıyla duygusal aksiyonlu bir kalemi olduğunu saptadım kendimce. Kitabın konusuna gelince: gerçekten de aşka şeytan karışır vesselam. Okuyunca hak verdim