Frances Allard Bayan Martin kız okulunda öğretmenlik yapmaktadır. Babası Fransız göçmenidir. İngiltere'ye gelmişlerdir. Babası ölene kadar güzel bir hayat yaşamıştır. Babası öldükten sonra kalan borçlar,yapmak istediği müzik kariyeri ve başına gelen olaylardan sonra öğretmenlik yapmaya başlamıştır.
Noel tatili için ise iki büyük teyzesinin yanına gider. Geri dönerken kötü hava,kar yağışı ve arabasını geçmeye çalışan araba arabasının kara gömülmesine neden olur. Arabanın sahibi Sinclair Vikontu Lucius Marshall yardım eder ve yolculuğa başlarlar.
Lucius'un Edgecombe kontu büyükbabası hastadır. Ona yaz bitmeden kusursuz bir gelin ile evleneceği sözünü vermiştir. Ailesinin evlenmesini istediği bir aday varken Frances'in hayatına girmesi ile işler karışır.
Durdukları handa ısınma,yemek,bulaşık gibi işleri kendileri halleder. Bu işler kartopu savaşları, kardan adam yapma derken iyice yakınlaşırlar. Son geceyi de birlikte geçirirler. Ayrılma vakti geldiğinde hazır olmadıklarından Lucius kendisi ile gelmesini ister. Frances ise sevgilisi olmayı kabul etmediğinden ayrılırlar. Üç aylık bir ayrılıktan sonra birbirini unutamayan ikili yeniden bir araya gelir ve bu kez ayrılmak o kadar kolay olmaz.
Frances'in geçmişi,sakladıkları Lucius'dan uzak durmasına neden olsa da Lucius her defasında pes etmeden Frances'in peşinden gider. Bu azmine, kararlılığına hayran oldum. İkiliyi, olayları, gelişimini sevdim. Akıcı güzel bir hikaye sevdim.
Asla Unutulmaz benim için oldukça güzel bir başlangıç oldu Mary Balogh kitaplarına. Konusu oldukça değişik ve hoştu. Çiftimiz yılbaşını ailelerinin yanlarında kutladıktan sonra eve dönüş yolunda bir kaza yapıyorlar neticesinde Frances’in arabası bozuluyor artan fırtınanın şiddeti ile bir handa konaklamaları gerekiyor ve olaylar gelişiyor. Frances arabasını sollayarak kaza yapmasına sebep olan kişinin bir vikont olduğundan habersiz tabi. Kadın karakterimiz ise Fransızca ve müzik öğretmeni. O dönemler için kesinlikle uygunsuz bir ikili. Ama çok da güzel yakıştılar birbirlerine.
Karakterlerimizin arasına geçmiş, saklanan sırlar, gizli korkular derken bir sürü şey giriyor. Açıkçası Lucius bayağı peşinden koştu Frances’in. Tabi kadına diyor gel her şeyi bırak benimle Londra’ya gel. Reddedilince sinirleniyor birde. Sonuçta evlilik teklifi etmiyorsun Lucius’cuğum iki gün sonra sen sıkılınca ne olacak. Kısacası kitabı beğendim. Tarihi aşk romanı sevenler için değerlendirilmesi gereken yazarlardan biri diye düşünüyorum umarım diğer kitaplarında fikrim değişmez.
Simply serisinin ilk kitabı Asla Unutulmaz. Maalesef devamı gelmeyen seriler kervanında yer alan şanssızlardan biri. Ben çeviriyi çok beğendim tabi bu historical türünü gerçekten çok ama çok iyi anlatan bir kapak ile! Cidden kapaklarda tişörtlü kadınlar hiç sevmiyorum tarihi aşk romanlarında. Serinin devamında yanılmıyorsam Frances’in diğer öğretmen arkadaşları yer alıyor. Onları ve Bath şehrindeki kızlar okulunu gerçekten çok sevdim. Bir umut devamı gelirse içine girilebilecek güzel bir ortam.
Yazar ve kitap ismine bakınca konuyu hatırlayamadım , sonrasında da incelemesini yapınca aklıma geldi konusu. Bir çırpıda biten klasik aşk romanlarındandı kendisi.Tebessüm ettiğim yerleri vardı bayağı ve cüretkar sahneleriyle de ilgimi çekmedi değil :) Zaman geçirmek için birebirdir kendisi. Konusuna gelince; zengin bir adam ve kendi emeği ile geçinen genç bir öğretmenin eve dönüş yolunda bir kaza sonucuyla karşılaşıp, aralarında filizlenen sıcak duyguları aktarıyor. Eh ağacın meyve verip vermeyeceği de kitabın güzel üslubuyla bize aktarılıyor.
Açıkçası daha iyi tarihi romancelar okumuştum. Ama okuduğum onca tarihi romantik kitaplar arasında ilk defa aşkına bu kadar sahip çıkan erkek karakter okuyorum. Hanım kızımızda gördüğüm en inatçısıydı mazeretleride oldukça saçmaydı ki kitap sonunda da kendi bile itiraf etti 😁😁