Diğer iki kitabın yanında parlıyor bu kitap adeta. Bittikten sonra kabullenemediğim ve sevindiğim olaylar ile doluydu zihnim. Gözlerim dolu ve buruk bir şekilde kaldım. Bu seriyi sevdim, bunu açıkca söyleyebilirim ama Ateş Çemberi'ni okumak bu fikri daha da kesinleştirdi benim açımdan. Bracken'ın yazdığı en iyi kitaptı bence. Eklemeden geçemeyeceğim Clancy'den bir türlü nefret edemedim.
Ve Parodi Yayınları tarafından farklı kapaklar ile tekrar basılacakmış. Bir parçam onları alamayacağım diye kırıldı şu an.
"Siyah öyle bir renktir ki bir rengi yoktur aslında.
Siyah, bir çocuğun sakin ve boş odasının rengidir. Gecenin en ağır saatidir; sizi başka bir kabusun içinde boğan ve esir alan saati... Öfkeli, genç bir adamın geniş omuzlarını saran üniformadır. Siyah çamurdur, aldığınız her nefesi izleyen, sizi bir an olsun rahat bırakmayan bakışlardır, gökyüzünü delercesine uzanan çitlerin titreşimidir.
Bir yoldur. Solgun yıldızların parçaladığı unutulmuş bir gökyüzüdür.
Kalbinize doğrultulmuş yeni bir silahın namlusudur.
Chubs'ın saçlarının, Liam'ın morluklarının, Zu'nun gözlerinin rengidir siyah.
Yarınlara dair bir umudun; hem de yalanlar ve nefretle tükenmiş bir umudun rengidir.
İhanetin rengidir.."