https://illekitap.blogspot.com/2020/06/alyssa-day-atlantisin-kurtusulu.html
Poseidon Savaşçıları Serisi'nin 3. kitabı Atlantis'in Kurtuluşu yorumuyla karşınızdayım. Seriyi peş peşe okumaya devam ederken üçüncü kitabı da bitirmiş bulunuyorum.
8 kitaplık bir seri olan ve fantastik, mitoloji, vampirler, şekilde değiştirenleri içinde barındıran akıcı, sürükleyici, merak uyandırıcı, aksiyon dolu, aşk ve tutku dolu bir seri. Bu türün sevenlerine tavsiyem asla kaçırmamaları. Gerçi ilk kitaplar biraz zor bulunuyor ama sahaflardan falan bulup mutlaka alın derim.
Bu kitap, Poseidon Savaşçılarından biri olan ve aynı zamanda ilk iki kitaptan tanıdığımız Conlan ve Ven'in kardeşi olan Justice'in hikayesiydi. En son Vampir Tanrıçası'na kardeşleri için kendini feda etmişti, bu kitapta da kaldığı yerden devam ediyor kitap.
Kitap da zaten Anubisa'nın yanında dört ay kaldıktan sonra Justice'in geçirdiği değişimler, bütün o acı dolu kabus gibi günlerde tek tutanağı olan hayallerindeki kadın Keely ile geçirmektedir. Ancak içindeki Nereid ve Atlantisli kanı birbiri ile savaşırken arada kalan Justice tutarsız ve tehlikeli tavırları Anubisa'nın yanından kaçmasına olanak sağlarken kardeşlerinin ve Keely'nin yanına dönme fırsatı yakalar. Dönüğünde ise kendini bekleyen çok büyük bir sorun vardır. Zihnin gerilerinde kendini baskın bir şekilde göstermeye çalışan Nereid tarafı oldukça vahşi ve zapt edilemezken kendi içinde bir savaş verirken Keely'nin bir obje okuyucu olması ve Atlantis için önemli şeyleri görüyor olması olaylaır iyice karışık hale getirir. Kendine bir tek Keely yanındayken hakim olan Justice yapması gereken her şeyi sevdiği kadınla yapacak olması onu hem tereddütlere hem tetikte olmaya sürükler. Bir de kendine ve Keely'e aşklarını kabul ettirip devamlı beraber olmak için çaba harcamaları da gerekmektedir.
Öncelikle Justice ilk kitaptan beri merak ettiklerimden biriydi. Çoook merak ettiklerimden değildi ama merak ettiklerimdendi çünkü öyle bir karakter ve duruşa sahip ki çok gizemli geliyordu ki yanılmadım da oldukça gizemliydi iç dünyası.
Anubisa'nın yanında yaşadıkları çok güzel anlatılmıştı ve özellikle o asker ile olanlar çok iyi detaylardı. Kardeşleri arasındaki Nereid tarafının verdiği tepkiler ve Conlan ile Ven'in şaşkınlıkları falan çok iyiydi. Özellikle Hiçlik'ten Atlantis'e geçme noktasında olanlar güzeldi.
Keely'nin obje okuyucu olması artık alışılagelmiş bir şeydi şu yönden Conlan olsun Ven olsun sevdikleri kadınların hep özel bir yeteneği oldu bu yüzden ben Keely için de öyle bir yetenek bekledim. Ki düşünülürse Alaric'in sevdiği kadın Quinn'de özel bir yeteneğe sahip...
Keely'nin Justice yanındayken onu sakinleştirmesi, onu içindeki Nereid tarafını nasıl kontrol edeceğine yardımcı olması falan çok güzeldi.
Aslında şöyle bir bakıldığında sanırım Justice, diğerlerinden daha güçlü.. Alaric hariç diğerlerinden çünkü Alaric'in de baş rahip olmasından dolayı doğan yetenekleri var ama Justice'in de Nereid bir anneden genler taşıyor olması ekstradan güçlü yapıyor onu.
Bu arada kitabın en sevdiğim kısımlarından biri Keely, geçmişte bir baş rahibin evli olmasını görmesi Alaric ve Quinn için ön hazırlık gibi bir şeydi. Bu detayın şimdiden okumak çok güzel bir detaydı ve sevdim. Ayrıca onlara dair bir kısım vardı ki... o kısmı yorum sonunda alıntı olarak paylaşacağım birbirlerine söyledikleri sözleri :)
Kitapta Riley'i görmek çok güzeldi özellikle ilerlemiş bir hamilelikle :D Hamileliğine rağmen Conlan, Ven ve diğerlerine söz geçirtebiliyor olması da harikaydı.
Keely'nin de diğerleriyle olan ilişkisi, sözünü sakınmadan söylemesi tam bir Atlantisli Savaşçı'ya göre bir eş olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Ayrıca Keely'nin Justice'in kılıcına dokunduğunda gördüğü imgelemler genç adamın lanetinin altında nasıl da zor zamanlar geçirdiğine dair izleri taşıyordu. Resmen Anubisa'nın yarattığı cehennemi yaşamış adam. Şu Anubisa ne zaman ölecek meraklardayım bir kurtulamadılar şu kadından.
Brennan'da ruh birleşmesinden nasibini aldı bence çünkü bir saldırı sırasında tanıştıkları muhabir Tiernan ile verdiği tepkiler her ne kadar vahşiliğini ve hiçbir duygu hissetmeyen bir savaşçı olmasına rağmen gösterdiği duygusal tepkiler böyle düşünmeme neden oldu ama onun kitabı 5. kitap ve onu o zaman okuyabileceğim.
Kitabın sonundaki vampirlerle ilgili olan detaylar, savaş, anlatılanlar çok güzeldi. Zaten bu seride öğrendiğim bir şey varsa o da kitabın başında bir olay oluyor o olayı kitabın sonunda savaşarak çözüyorlar ama bu kitapta şu da vardı gelecek kitaplara sinyaller veriyordu... neler beklememiz gerektiğine dair sanırım bu kısmı daha çok sevdim o yüzden.
Poseidon yine kendini gösterdi ve yaptıkları çok güzeldi. Cidden bir kez daha gördük ki Tanrıların oyuncaklarına dokunmamak gerek ve onların garip bir espri anlayışı varmış... :D ama eğlenceli oluyor ben mitlere karşı hep hevesliydim ve Posiedon benim için hep bir farklıydı bu seride de onu böyle görüyor olmak çok güzel ve cidden çok hoşuma gidiyor :D
Kitaba dair eleştireceğim bir kısım var, ilk iki kitabın çevirmeni ile bu kitabın çevirmeni farklı ve bunu kitapta hissediyoruz. İlk iki kitapta Atlantisliler kapı açarlarken bu kitapta portal açıyorlar.... Ven'in adı hep Ven olarak anılırken burada Vengeance diye anıldı birkaç yerde... orijinalinde de böyle miydi bilmiyorum ama bence onu da Ven diye yazabilirdi diye düşünüyorum. Çevirmen farklılığı hissediliyordu ciddi anlamda. Keşke çevirmen ilk önce ilk iki kitabı inceleseydi ona göre çevirseydi diye düşünmedim değil.
Neyse, çok sevdiğim bir seri ve seriyi bitirmeden bana rahat yok. Gerçi araya başka kitaplar sokmayı düşünüyorum ama bu seri sonlanacak :D Size de şiddetle tavsiye ederim :D
Poseidon Savaşçıları serisinin üçüncü kitabı, bir önceki kitaptapta Atlantisli savaşçı Justice, vampir tanrıça Anibusa’dan kardeşi Ven ile Erin’i kurtarmak için kendisini feda ederek bitmişti. Ve devam kitabı kaldığı yerden başladı.Vampir tanrıça Anibusa’nın bu sefer Conlan’ın babasını zorla başka bir kadınla ilişkiye girmeye zorlamasıyla meydana gelen üvey kardeş Justice kendi kanını herhangi birine söylediğinde o kişiyi öldürmek ya da öldürmezse de delirmek ile lanetli bir yaşama mahkûm olur. Kardeşleri ve kraliyet ailesi için kendisi büyüüük fedakarlık yapıp Anibusa ile gidince de hiçliğin kıyısında aklı bir gidip gelmeye başlar bu zamanlarda onun aklını azıcık da olsa yerinde tutmasını sağlayan bir çift yeşil gözün hayallerine girip ona destek olmasıdır. Justice, vampir Tanrıça'nın tutsaklığından kurtulduğunda hem Atlantis'in hem insanlığın kaderini belirleyecek önemli bir görev üstlenir: Atlantis'in kayıp yıldızını bulmak.Doktor Keely McDermott, bir arkeolog olarak Atlantisli savaşçıya bu önemli görevde yardım edecek kişidir. Tabii Keely’nin sahip olduğu özel bir yeteneği var, tabi bu seride her kadın karakterin ayrı bir yeteneği var onu geçmemek lazım. Fazla spoi vermemek için uzatmıyorum tabi farkında olmadan vermiş de olabilirim aralarda.. Okunabilir eğlenceli bir kitaptı.