Magnus Bane, Clare'in yazdığı en iyi karakter olmaya aday. Komik, umursamaz ve iyi kalpli bir Aşağı Dünyalı. Alec ile olan son kısımlar harikaydı. (Alec'in merdivenden düşmesine abartısız ve kesintisiz beş dakika gülmüşümdür.) Will Herondale ve Tessa'nın oğlu James'in( isminin buna benzer bir şey olacağını biliyordum) anlatıldığı kısımda çok yoğun hisler içindeydim. Özellikle Will'in ''Bence Sessiz Kardeşler'i çağıralım.'' demesi ve bunu hevesle söylemesi. Ahh çok feci duygular içinde kaldım o kısımda. Alec ve Bane ayrıldıktan sonra, Magnus'un aldığı mesajlar da çok güzeldi. Ara ara sıkıldığım yerler olsa da, Magnus Bane'i okumak ve tüm o dünyalar, o çağlar arasında bağ kurmak çok güzeldi.
Kitap elimde günler, hatta aylardır dolanıp duruyordu ve ne kadar çok bitirmek için mücadele etmek istesem de tembellikten istifimi bozmadan oyalanmaya devam ediyordum. Tüm bunlara karşı sonunda bu saçma savaş son buldu ve kitap böylelikle daha fazla rezil olmadan bitebildi.
Kitabı yavaş okumama karşı -kötü olduğu için değil aksine çok eğlenceliydi- son bulduğu için içten içe biraz buruk hissediyorum. Magnus ve hikayeleri ayrı ayrı insanın ilgisini çeken, parmakları gibi büyüleyici bir havaya sahip. Tabiî istisnasız en sevdiğim hikaye Gece Yarısı Mirasçısı'ydı... Ki bunun en büyük nedeni de ön görülebileceği gibi James'dı... bu kısma da ayrı şekilde değineceğim...
Genel olarak kitap TID ve TMI okuyucuları için altın değerinde özellikler taşıyor çünkü çoğu tanıdığımız ve sevdiğimiz karakterler... onları yeniden görmek ve sanki hiçbir şey değişmemiş, bitmemiş gibi sohbet etmek harikaydı. Sevdim çünkü onlarla yeniden buluşabildim.
Yalnız hâlâ daha Magnus'un neden Peru'dan ihraç edildiğini öğrenemediğimizi üzülerek belirtmek isterim :/ Sanırım asla da öğrenemeyeceğiz.
-Gece Yarısı Mirasçısı-
Clare, Clare, Clare... bunun aynısını Ölümcül Oyuncaklar serisinin final kitabında da yapmıştı! Kitabın sonlarına doğru Blackthorn ailesini araya katmış, onların hikayelerini harmanlayıp merak etmemizi sağlamış ve ardından, "alıp okuyun" diyerek üzerimize atmıştı. Ve şimdi de sevgili James Herondale... OMG!!! Daha bu kitap çıkmadı bile bunun türkçeye çevrilişi var... Önümüzde uzun bir yolculuk var bu nasıl ızdırabla dolu bir bekleyiş olacaktır böyle?! O kitapları da istiyorum Clare... sadece yaz Clare, çabuk yaz...
"Sen hâlâ sarhoş olmana rağmen, aslında oldukça keyifli bir yemek oldu."
"O noktada ayılmaya başlamış olduğuma eminim," diyerek itiraz etti Magnus.
"Magnus, kendi tabağınla flörtleşmeye çalışıyordun."
"Ben oldukça açık fikirli biriyimdir!"
"Ragnor ise değildir," dedi Catarina. "Bize deney faresi yedirdiğini keşfettiği zaman tabağını alıp başında parçaladı."
"Ve aşkımız böylece sona erdi," dedi Magnus. "Eh, her neyse. Tabakla uzun bir beraberlik yaşamamız zaten mucize olurdu."
"Ama senin derdin eğlenmek değil, değil mi James Herondale?" diye sordu Magnus. "Aslında derdin cehenneme gitmek."
"Belki de cehenneme gitmenin eğlenceli olduğunu düşünüyorumdur." dedi James Herondale ve gözleri tahmin edilemez acılar taşırcasına, cehennem ateşi gibi parladı.