Bu kitapta arkeoloji, demir çağında tanrılara kurban edilen kadınlar, İngiliz Edebiyatı ve incilden alıntıları bulacaksınız. Bataklık, gel-git, kayıp bir kız çocuğu ve harika bir olay örgüsüyle karşılaşacaksınız. İlginç karakterlerin olduğu güzel bir kitap yalnız kitabın sonu biraz eksik kalmış gibi geldi bana.
Polis Nelson, farklı zamanlarda kaçırılan iki küçük kızı aramaktadır. Bu esnada kemik kalıntılarına rastlar. Böylece yolları arkeoloji uzmanı olan Ruth ile karşılaşır. Soruşturmayı birlikte yürütürler. Olaylar arası kopukluk ve kitabın sonunda 'Bunlar ne alaka hala anlamış değilim. ' şeklinde düşünmem, kitabın eksileridir kendimce. Ayrıca katili saklamak için gereksiz bir telaşa düşülmüş. Hemen tahmin etmeyelim diye bir yumak oluşturulmuş. İşte bu durum bana kitaptan pek tat aldırmadı. Aksi mi olmalıydı? Her neyse gene de sevdim. Sonuçta polisiye...
Bataklığın Kayıp Tanrıları, benim uzun süre önce aldığım ancak bir türlü fırsat bulup da okuyamadığım kitaplarımdan biri.
Arkeolojik suç ve cinayet romanı. 2014 yılında En İyi Suç Romanı ödülünü alan bir kitap
Kitabımızın kahramanı Ruth Galloway. Kuzey Norfolk Üniversitesinde ders veren, otuzlu yaşlarının sonlarında, ıssız bucaksız Saltmarsh kıyılarında bulunan birkaç ufak kulübenin birinde iki kedisi ile yaşayan bir adli arkeoloji uzmanı.
Hikaye ; Bir sabah dedektif şef Harry Nelson’un kendisinden bir cinayet soruşturması ile ilgili yardım istemesi ile başlıyor. Ruth taş yapıtta bulunan bir çocuk cesedi ile ilgili araştırma yapacaktır, taş yapıt denilen yer ise , demir çağı’ndan kalma su ile karanın birleştiği Pagan’ların kutsal bölgesidir . Kurbanlar verilen ve ayinler yapılan bir mistik alan.
Ruth kendini bir anda birbirleri ile ilişkili olduğu düşünülen çocuk kaçırma ve cinayetlerinin ortasında buluyor. Bulunan kemikler yüzlerce yıl öncesinden bir kız çocuğuna ait. Ancak araştırmalar ve kazılar devam ederken ortaya çıkan kemikler, sadece geçmişte yapılan acımasız ritüellere, kurban sunma ayinlerine değil son yıllarda ortadan kaybolan küçük kızların akıbetlerine de ışık tutuyor.
Sonra gelen gizemli mektuplar var… Veee tüm bunlar Ruth’u denizle bataklığın birleştiği, gel-gitlerin insanı bir anda yuttuğu fırtınalı bir geceye götürüyor ve Ruth için gerçek manada bir ölüm kalım savaşı başlıyor..
Bu kitap ; benim zaman zaman soluğumu tutarak okuduğum ve bu kadar uzun zamandır beklettiğim için kendime kızdığım bir kitap oldu.
Fırsat bulduğunuz bir zamanda okumanızı tavsiye ederim, zaten çok akıcı bir anlatımı olduğu için çabucak ilerliyor..