İlk Agatha Christie romanım ; aslında roman demek pek doğru değil, zaten bir roman olması planlanmamış aksine tiyatro olarak gösterime sunulmuş bir öyküdür kendisi.
Sonuna çok şaşırdım açıkçası , çok güzel sürpriz olmuş. İlk başta ufak tereddütleriniz de olsa "hayır hayır o asla olamaz" diyorsunuz ve sağlam bir kroşe yiyorsunuz.
Ayrıca Starkwedder favorim oldu , adam heyecan arıyor ;)
En son polisiye olarak Ahmet Ümit'in Beyoğlu Rapsodi'sini okumuştum.Roman başlarda polisiye olarak başlamış ortalarda bir yığın hikayeden sonra bizi şaşırtmaya çalışıp katili hiç ummadığımız biri çıkartmıştı.Ama bana kalırsa ortadaki bir yığın hikaye okuduğumun ne olduğunu unutturmuştu.Beklenmeyen misafir daha kısa ve öz olmasının yanı sıra şaşırtmayı başarıyor.Sanırım Ahmet Ümit'te böyle bir şey hedeflemişti.
Kitabı bitirmişken sıcağıyla yazmak istedim,kriminal tarz romanları seven birisi olarak çok hoşuma gitti.Agatha Christie tahmin etmesi pek de mümkün olmayan katilleriyle meşhur diyebilirim,bir yerden sonra yazarın tiplemelerine ve mantığına alıştığınızdan tahmin yapmak mümkün olabilir ama ne diyebilirim bu kitabı okuyunca tamamen nutkum tutuldu açıkçası diğer eserlerine kıyasla pek bir derinliği yok gibime geliyordu ta ki kriminal romanların klasik çözülme&sonuç evresi başlayana dek;öyle ki her an tahmininizi ondan ona,ondan ona yöneltiyorsunuz ama yazar en sonunda yine sizi şaşırtmayı başarabiliyor.Kitabın içeriğine değinmeyi pek sevmiyorum,sıkılmadan okuyabileceğiniz çerezlik gibi görünse de Agatha Christie'nin okunması gereken eserlerinden biriyle güzelce vakit geçirmeniz dileğiyle...
Kitabın son sayfasına kadar katilin kim olduğunu çözemediğim, okuduğum en güzel hikayeler arasında ilk sıralarda olacak bir yapıttır.