İlk kitaptan daha çok sevdim.Güzeldi,sıkılmadan okundu bitti.
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2015/10/julia-quinn-beni-optugun-gece-smythe.html#more
Yazara gitgide ısınmaya başladim.Daha önce okuduğum birkaç kitabini begenmemistim.Bu kitabi ise begendigimi söyleyebilirim.Daniel çok sevimliydi ama benim en çok merak ettiğim karakter Hugh :) Nolur epsilon bir an önce cikart. :) okuyan arkadaşlar bana katilacaktir.Historical seven arkadaşlara tavsiye ederim.😃👌
Uzun bir aradan sonra bu kitapla geri dönmek istedim. Çünkü uzun zamandır okuduğum en güzel kitaptı. İnsanı bağlayıcı bir konusu, çeken bir aşkı vardı. Bir Julia Quinn hayranı olarak söyleyebilirim ki Quinn kendini bu kitapta biraz daha aşmış. Kitabı okurken bir anında bile sıkılmadım.
Konusuna gelecek olursak... Bu kitapta Cennet Gibi' de gördüğümüz güzel Honoria Smythe-Smith'in abisi Daniel ve kuzenlerinin çekici mürebbiyesi Anne'in özenilesi aşk hikayesi anlatılıyordu. İkilinin de geçmişten kalma kaçtıkları düşmanları ve acıları varken kurtuluşu birbirlerinde buluyolar. Favori çiftlerim arasına yerleştiler açıkçası. Serinin bir daha ki kitabı bir an önce çıkar umarım. Bu seri ayrı bir tatlı gibi 😍
http://illekitap.blogspot.com.tr/2017/12/julia-quinn-beni-optugun-gece-smythe.html
Cennet Gibi kitabından tanıdığımız Daniel Smythe-Smith'in hikayesi Beni Öptüğün Gece tam da adına yaraşır bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Ve açıkçası söyleyebilirim ki Cennet Gibi'den çok daha iyiydi.
Julia Quinn'in Symthe-Smith Quartet Serisinin 2. kitabı Beni Öptüğün Gece il biraz daha esprili anlatım tarzını göstermişti yazar. Sanırım bir sonraki kitap daha iyi olacak diye beklentiye girmeme neden oldu.
Neyse, kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; genç yaşlarda yaptığı hatanın sonucunda ailesini tarafından dışlanan ve yaşadığı yerden sürgün edilen Anne, Daniel'in kuzenlerinin evinde mürebbiyeliğe başlar. Ancak, Daniel'in eve dönüş için seçtiği gün Anne'de onların evinde olunca ve Daniel'in onu görünce güzelliğinden etkilenmesi sonucunda bir de bir öpücük çalınca olaylar başlar. Daniel, Anne yakın olabilmek adına kuzenleriyle daha çok zaman geçirmeye ve Anne'e kur yapması bütün herkes tarafından dikkat çekse de Daniel ne kalbine söz geçirebiliyor ne de Anne'den uzak kalabiliyordu.
Tabi hiçbir şey bu kadar güzel ilerlemez... her zaman kötülüğün pençesi üzerlerinde olur,, burada da pençe Anne'in üzerindedir. Geçmişi Anne'in peşini bırakmaz... hatta öyle ki Anne2in hayatını tehlikeye bile atmaya çalışır...
Ne Daniel buna umursamaz davranır ne de Anne savaşmaya pes eder.
Olaylar böyle başlıyor zaten. Bu kadının kitaplarındaki bu adrenalin kısımlarını oldum olası sevmişimdir. Hiçbir zaman monoton yazmıyor ve bir ekşın illa ki koyuyor. Ben de bunu çok seviyorum.
Bu sefer kadın karakterimiz her şeye rağmen hayata karşı savaş veren ve ayakta kalabilen güçlü bir kadın olması hoşuma gitti. Hele bir de o zamanların önemli unsurlarının kendinde olmaması... tamam açık olacağım bakire olmamasına rağmen Daniel'le ilişkisinin olması... Daniel'in bunu umursamaması çok güzeldi. Aşk işte dedirtiyor.
Francesca, Elizabeth ve Harriet üçlüsünün sohbetlerine bayıldım hele ki Daniel bir yerde ne kadar hızlı konu değiştiriyorsunuz ne kadar hızlı konuşuyorsunuz tarzında bir sohbete giriyordu bunlarla orada çok güldüm. :)
Bir de... George'un Daniel, Marcus ve Hugh'un elindeyken ki öldürme muhabbetleri... süperdi.
O kısımlarda işte Quinn kalemi bu ya dedim :)
Neyse çok uzatmayayım yoksa fena halde kitap içeriğine gireceğim. Bu kitap ilkinden çok daha iyiydi ve bence çok da güzeldi. Ben çok sevdim o yüzden 5 üzerinden 5 veririm :)
Tarihi aşk romanı severler için özellikle Bridgerton serisi dahil olmak üzere Julia Quinn ile tanışmamışsanız çok şey kaçırıyorsunuz derim. Gerçi Epsilon sağolsun bu yazarın kitaplarının birçoğunun baskısını bulmakta sıkıntı çekebilirsiniz. Ama geç olsun güç olmasın yazarın Bridgerton serisi haricinde çıkarılan üç serisi daha var. Beni Öptüğün Gece bu serilerden Smythe-Smith Quartet 'in ikinci kitabı. İlkini almadan ve okumadan ikinciye başlamazdım normalde lakin Julia bu efendim, dayanamadım.
Yıllar önce sarhoşken yaptığı bir düello da en yakın arkadaşlarından birini ölümle burun buruna getiren Daniel Smythe-Smith, arkadaşının babasının öfkeli tehditleri yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Eve dönebileceğine dair bir mektup alana kadar Avrupa'da sürekli hareket halinde olmuş, bir yandan onu kovalayanlardan kaçarken, bir yandan da sarhoşken yaptığı hata yüzünden vicdan azabıyla boğuşmaktadır. Seneler sonra evine dönüşü, Bridgerton serisinde de bahsi geçen o müthiş müzikal gecelerden birine denk gelir. Fakat piyanonun başındaki güzel kadın gelenek olduğu üzere kesinlikle onun ailesinden biri değildir.
Bu gizemli kişi Daniel'in kuzenlerinin mürebbiyesi Anne'dir. Oldukça gizemli geçmişi ve büyüleyici görüntüsü ile kaçan kovalanır misali başlayan ilişkileri kısa sürede şeklini değiştirecektir. En azından kalben.
Bu yazarın kalemini özlemişim gerçekten. Kitap beni genel anlamda ters köşe yaptı. Konuyu okuduktan sonra daha dram ağırlıklı bir şey bekliyordum ama sayfaları çevirirken gülmeme engel olamadım. Oldukça eğlenceli ve sürükleyiciydi. Anne ve Daniel birbirlerine çok yakıştı özellikle yan karakterler Frances, Harriet ve Elizabeth'in geçtiği sahneler ayrı bir keyifliydi.
Eksik bulduğum tek nokta, Daniel'in aile ilişkilerini neredeyse hiç okumamış olmam. Ki nasıl bir durumda olduğu düşünülürse ve kendisi ana karakterlerden biri olduğu için. Bunun dışında hiçbir sıkıntım yok bir Julia sever olarak oldukça eğlendiğim ve keyif aldığım bir roman oldu. Kapağı da zaten çok güzel, orjinal resmi kullanmışlar umarım da böyle devam ederler.
İlk kitaptan Honoria'nın abisi Daniel Smythe-Smith, Winstead kontudur. Sarhoş olduğu bir gece iskambilde hiç kimsenin yenemediği arkadaşı Hugh'ı yener. Fakat Hugh hile yaptığını söyler ve düelloya davet eder.Rakibi önce kendisini vurunca oda niyeti bu olmasa da karşılık verir. Fakat yana attığı halde ıskalar ve Hugh yaralanıp topal kalır. Hugh'un babası ise Daniel'i öldürmek ister ve tehdit edince gitmek zorunda kalır. Üç yıl boyunca nereye giderse gitsin tehditler aklından çıkmaz. Hep arkasını kollayıp kimseye güvenmemeyi öğrenir. İngiltere'ye ayak basamayıp,ailesini bir daha göremeyeceğini kabullenmişken Hugh İtalya'da onu bulur ve artık eve gelebileceğini söyler. Oda ailesinin her yıl yaptığı geleneksel müzikal sırasında döner. Kulakları dönmemeyi dilese de geldiği için mutludur. Müzikalde kuzenlerinden olmayan kişi dikkatini çeker ve görür görmez etkilendiği kadının peşine düşer.
Anne Wynter'ın sevdiği adam kasabanın en gözde bekarı ve en önemli ailenin oğludur. Kendisini sevdiğini söyleyerek kandırıp birlikte olmasını sağlayan adamdan evlilik teklifi geleceğini düşünür. Fakat onun asla öyle bir niyeti olmadığını hatta nişanlandığını öğrenir.Yıkılmış halde iken kendisini korumak için adamın yüzünü yaralayınca da aileleri öğrenir. Ailesini utandırmış,mahvolmuştur. Kardeşlerinin de evlilik yapma şansını elinden almamak için babalarının verdiği karara uyar. Tanıdığı herkesle bağını koparıp,asla geri gelmemek üzere oradan ayrılacaktır. Hiç var olmamış gibi olacaktır. Çaresizce kendisine buldukları işe gider ve ismini değiştirir. Son sekiz yılını ise fark edilmemeye çalışarak geçirir. Böyle bir durumda iken korkunç müzik yapan,meşhur Smythe Smith müzikalinde son dakika hasta olan piyanisti Sarah'ın yerini almak sorunda kalır. Sarah'ın üç kız kardeşinin mürebbiyesi olduğundan başka şansı yoktur. Hemen kaçmak isterken de Daniel'e yakalanır.
Bir erkeğin onu fark etmemesi için ölü olması gereken bir güzellikte olan Anne Daniel'i büyüler.Onu hemen öper ve ertesi günde onu görebilmek için halasının evine gider. Onun için kuzenleri ile sık sık vakit geçirmeye başlar.Hatta yakın olabilmek için kırsalda ki evinde kalmalarını bile sağlar.
Yılları kendisinden koparıp alınmış,düşmanları olan bu ikili bir süre hangisinin düşmanın sebep olduğunu bilmedikleri tehlike ve problemlerle uğraşır. Tüm engellere rağmen birde araya aşklarının girdiği eğlenceli bir macera başlar.
Daniel gülmeyi baya seven,eğlenceli biriydi. Açıkçası onun asabi bir halde döneceğini düşünmüştüm. Kitapta baya eğlenceli ve beklediğimden daha hareketliydi.Sadece aileler ile ilişkiler eksik kalmıştı. Özellikle Daniel'in döndükten sonra hayatı mahvolduğu için çok üzülen ailesi ile yakınlaşması hiç olmadı hemen Anne'nin peşine düştü.Bunun dışında ikiliyi sevdim. Keyifli bir kitaptı.
Hele şükür Vikitap'ta kitap göründü!
Şu kitaba yorum yapmak için çok uzun zaman bekledim. Epsilon en sevilen historical yazarları toplamış bir yayın evi ve sağ olsunlar ki bu yazarların kitaplarını çok kısa sürede (!) elimize ulaştırıyorlar. Sırf bu yüzden kitabı bu kadar kısa sürede beklemeye dayanamadım yaklaşık 7 ay öncesi uzun aramalar sonucunda kitabı orijinal dilinden okuyup bitirdim. Tabi kitabı okumam yaklaşık 5 ay sürdü o da benim tembelliğimden :P
Kitap henüz yeni çıkığı için fazla spoiler vermemeye çalışacağım:
Kitabımız Smythe-Smith Quartet serisinin 2. kitabı A Night Like This; bizdeki adıyla Beni Öptüğün Gece. Öncelikle bizdeki adını çok beğendim kitabın. Cuk diye oturmuş. Kapak da serinin ilk kitabı gibi orijinal kapak kullanılmış ve ben bu kapağı çok sevdim.
Kitabımız Honoria'nın ağabeyi Daniel Smythe-Smith ile Sarah'ın küçük kardeşlerinin mürebbiyesi Anna Wynter'ın aşkını ele almaktadır.
Bana kalırsa bu seferki kitap Julia severleri memnun edecek bir kitap olmuş. Çünkü karakterlerimiz arasındaki çekimi hissetmemek elde değil bir kere. Julia'nın yaratmış olduğu çiftlerin çoğunu sevsem de ilk kez bir çifti için tencere kapak misali birbirine uymuşlar diyorum. Kitabı okuyunca anlarsınız nedenini.
Açıkçası ben Daniel'ı yaşadığı sürgünden dolayı biraz sert biri olarak karşıma çıkacak diye bekliyordum. Fakat yazar beni ters köşe yaptı, karakterimizin geçmişinden ders aldığı belli ama içinde çok tatlı bir romantik barındıran, genel anlamda rahat biri ama sevdiği kadını korumaktan geri durmayan biri.
Anna ise çok ama çok şirindi. Yaşadıklarını okuyunca siz de benim kadar üzülecek ve onu bağrınıza basmak isteyeceksiniz.
Ayrıca diğer kitaplara oranla hareketli sahnelerde artış gözlemledim.
Aslında kitaba 10 vermeyi çok isterdim ama bir durum var ki puan kırmamam elde değil.
Şimdi geçen kitapta Daniel'in annesi oğlu yüzünden biraz psikolojik olarak çökmüştü. Oğlunun hayatı mahvolmuştu ve içten içe bu duruma çok üzülüyordu. Hatta oğlunun geri döneceğini öğrendiği zaman ,dönüşü için parti vermek istiyor.
Bu kitaba baktığımızda Daniel'in annesiyle olan hesaplaşması hiç gözükmedi kitapta. Ki böyle bir şey söz konusu bile olmadı. Ben o kadar sayfa bu duruma bir açıklık getirilmesini bekledim açıkçası. Tabi ortada herhangi bir parti de olmadı. Halbuki bu unsurlar kitabı ne kadar güzelleştirirdi.
Neyse benim kitapla ilgili söyleyeceklerim bu kadar. Ama söylemek istediğim başka şeyler mevcut.
Öncelikle benim gibi İngilizce'nin dil bilgisi kısımlarında yeni şeyler öğrenmişseniz ve biraz da kelime bilginiz varsa Julia'nın kitapları sizin için güzel pratik olabilir. Baktığım diğer yazarlara oranla biraz daha basit bir dili var gibi geldi ve genel anlamda bilinen kelimeleri kullanmış. Ondan sonrasında biraz daha zorlanacağınız yazarlara geçiş yapabilirsiniz. Örneğin Anna Campbell. Onun kitaplarında bilmediğim bir sürü kelime çıktı ve bu açıdan okurken hafif zorlandım.
Diğer bir şeyse Julia ile ilgili bir haber. Belki duydunuz, belki ilk kez buradan öğreneceksiniz. Haberimse şu: Julia, Bridgerton ailesine geri döndü! Kitabın ismi de Because of Miss Bridgerton. Anladığım kadarıyla Bridgerton ailesinin geçmiş bir kuşağı anlatılacak. Kitabın konusuna Goodreads'tan bakabilirsiniz.
Açıkçası ben bir Julia sever olarak çok ama çok hayal kırıklığına uğradım :( Ben isterdim ki Bevelstoke serisine devam etsin, çünkü orada 3 karakterin akıbetini merak eden kişiler var, en başta da ben. Açıkçası ben Bevelstoke ailesini Bridgertonlara tercih ederim. Onlar bana daha sevimli, daha sevilesi görünmüştür.
En çok üzüldüğümse kesin Smythe-Smith serisinin çevirileri bittikten sonra Epsilon, Bridgertonlar daha seviliyor diye bunlara dönecek ve benim Bevelstoke serim yarım kalacak yine ;( Ayrıca ben hala "To Catch an Heiress" kitabının da çevirisini bekliyorum. O da yarım kaldı desenize.