Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı Beni Senden Kurtar ancak bu kitabı okuyan çok kişi yoktu ve okuyanlar da kitaptan pek memnun kalmamışlar. Bense kitabı bu kadar beklettiğim için çok üzüldüm. Uzun zaman sonra ilk kez okuduğum historical yazarlarından birinden fazlasıyla memnun kaldım.
Konusuna değinirsem:Baron Lecrow, Krala karşı gelmiş ve durdurulmuştur. Kral Barondan topraklarını elinden alır ve baronun en güzel kızını topraklarla beraber güvendiği adamına Montgomery Kontu James Vaughn namı diğer İnfazcıya verir.
Baron düğünü eskiden kendisinin olan topraklarda yapılmasını ister amaç James'e tuzak kurup yeniden toprakların başına geçmek ve sevdiği kızını korumaktır. Ancak James tarafından başarızlıkla sonuçlanır suikast ve James evlilik törenini bir an önce bitirmek ister ve buraya gelmesinde başka sebepler de vardır.
Gwyneth -Baronun kızı- James'le evlenmeyi hiç istemez çünkü kontun ilk karısını öldürdüğü söylentileri dolaşmaktadır ve kendisi bir infazcıdır. Gwyneth çareyi her zamanki gibi ablası Brenna'da arar çünkü istemediği talipleri Brenna bir şekilde kaçırmayı başarmıştır.
Brenna babasından sevgiden çok sürekli nefret görmüş, ailesinin diğer üyeleri tarafındansa sadece ona ihtiyaç duyulduğu zaman hatırlanan, pek fazla güzel olmayan ve nasıl olduğunu hatırlamadığı yüzündeki yarasıyla, hata bile denmeyecek bir sebep yüzünden babası tarafından kuleye kapatılmış olan genç bir bayandır. En büyük tutkusu da resim yapmaktır. Dini resimler yapmasına rağmen gerçek başkadır. Aslında en sevdiği çalışma erotik resimlerdir ve bunları gizli bir şekilde yapmaktadır.
Ailesindeki sorunlardan bıkan Brenna, topraklarındaki rahipten yardım alarak İtalya'ya gidip rahibe olarak yaşama planları yapar. Böylece hem ailesinden kurtulacak hem de resimlerini daha rahat yapıp onları sergileyebilecektir çünkü kendi ülkesinde bayanların resim yapmasına karşı çıkılmaktadır.
İtalya'ya gitmesine birkaç gün kala kız kardeşinin düğünü gerçekleşmektedir ve babası onu kulesinde tutmaya devam etmektedir. Gwyneth ona gelip: "Benim yerime sen evlen ve onu öldür sonrasında köpeklerin yardımıyla buradan ayrılıp İtalya'ya gidersin" diye yardım (!) istiyor. Brenna bunun fazlasıyla saçma olduğunun farkındadır ve yardım etmeye yanaşmaz ancak odasına damat adayı yani James dalınca Brenna kardeşinin bu adamla yapamayacağını anlar ve evleneceği kişinin kendisi olduğunu söyler. James de kimle evleneceğini bilmediğinden ona inanır ve evlenirler kitap da bundan sonra başlar.
Başta kitap pek akıcı değildi sıkıldığım anları oldu sonrasında bir açıldı pir açıldı, okumaya doyamadım.
James ve Brenna'ya bayıldım. James'in geçmişte yaşadıkları gerçekten üzücüydü, karakterinin gelişmesinde ve davranışlarındaki etkisi gerçekten güzel işlenmişti. Brenna ise ailesinin ona karşı tavrına rağmen onlar için canını vermeye razı, cesur, yetenekli, yeri geldiğinde de şirin ve komik olan bir karakterdi. Kasıtlı olarak yapmadığı davranışları kraliyetle arasını baya açmış ama oraları okurken gerilmedim tam aksine gülmekten öldüm desem yeridir.
İkisinin arasındaki aşk da bir anda değil zaman içinde oluştu ve büyüdükçe büyüdü, oraları okumak çok güzeldi.
Ayrıca yazarın kalemine de bayıldım, tekrara girmemiş gibi bir şey, girilmesi gerektiren yerlerde de tam yerinde girmiş. Sanırım tek sevmediğim konuşmadan çok karakterin ne yaptığının anlatılması. Bir de James'in hareket ve duygularını okuyup hissetmeme rağmen daha çok Brenna'nın üzerinde durulması ancak Brenna'yı okumak çok zevkliydi. Ama azıcık daha James'e yer verse daha güzel olurdu bence. Bunlar olmasaydı puanım 9.5 olurdu bu kitaba.
Brenna'nın ailesinin bütün üyelerinin Allah bin belasını versin özellikle kendinden başkasını düşünmeyen Gwyneth ve kötülükte sınır tanımayan babasının. Bu ikisi o kadar şerefsiz ki ne siz sorun ne ben söyleyim. Gwyneth kötü bir karakter değii ama dediğim gibi kendinden başkasını düşünmüyor, sorunlarla başa çıkamıyor ve tam anlamıyla salak bir karakter. Baba da bildiğimiz kötü karakter. Adele soğuk, Brenna'nın erkek kardeşi de sorumsuzun önde gideni bu kız bu aileye senelerce nasıl katlanmış ben bile şaşıyorum.
Yani birçok duyguyu ben bu kitapta hissettim kızgınlık,mutluluk; yeri geldi gerildim, yeri geldi Brenna-James aşkına iç çektim. Sonlara doğru gerçekleşen hafif aksiyon da beğenime beğeni kattı.
8 vermemin sebebi o baştaki sıkıcı kısımlardı evlilik öncesi biraz fazla ayrıntılıydı.
Bence bu kitap kaçmaz historical severler alın okuyun,kaliteli kitap nasıl olur görün.
Leydi Brenna evlenmeyi reddetmiş ve manastıra girmeyi istemiştir. Babası Baron Lecrowdan bunu hoş karşılamamış bir yıl önce onu kuleye hapsetmiştir. Kadınların resim yapmasına karşı çıkılsa da o resim yapar. Herkes dini resimler yaptığını bilse de aslında erotik resimler de yapar. Yaşadığı yerde ki rahipten yardım alarak resimlerini satar. Bu sayede de İtalya'ya gidip manastıra girecektir. Hem özgürce resim yapabilecek hem de ailesinden uzaklaşmış olacaktır. Çünkü babasından hiç sevgi görmemiş kardeşleri tarafından hep kullanılmıştır. Yüzünde çocukluğundan kalma bir iz vardır. Saçını ise kardeşini bir talibinden kurtarmak için kesmiştir. Kendisini çirkin,değersiz hisseder.
Kaçmasına sayılı günler kala kardeşi babasının tutsak alındığı haberini verir. Babası düğün merasimine pusu kurmuş infazcı da onu rehin almıştır.
İnfazcı James Vaughn Montgomery Kontu'dur. Kralın emriyle kaçakçıları,asileri yok eder. Kraliyete bağlı korsan gemisi var. Kardeşinin ise nişanlısıdır.
Kardeşi evlenmek istemez. Kontun son karısını öldürdüğü, bir adamı çıplak elle öldürebildiği, canavar olduğuna dair söylentiler vardır.
Ailelerinin güvenliği için Brenna'nın kendi yerine evlenip gece kontu öldürmesini ister. Bunun için şeytanın gözü adlı özel bir bıçak verir. Köpek yardımıyla oradan kaçıp İtalya'ya gidebilmesini sağlayacaklardır. Brenna bunu kabul etmez. James gelinini almaya gelince kardeşinin korkusunu görür onunla yapamayacağını anlar ve gelinin kendisi olduğunu söyler. James ise inanır, bu evliliğin olması gerekir.
Kasabanın limanı Baron Lecrowdan'ın idaresindeydi ve evlilikle James'e geçecekti. Kaçakçılardan denetlenmesi, bölgeye huzur getirmesi için evlilik ayarlanmıştır. Ve evlilik gerçekleşir. Ama Brenna James'i bıçaklayınca kırbaçlama ve boynunu vurdurma cezası alır. Kırbaçlanır. Gerçekten bu olur ama ölmekten son anda kurtulur. Kaçmak ister fakat prangalanır.
Hayatını zor kurtarmışken kardeşleri hala plan için Brenna'ı kullanma derdindedir. İnsanlar dedikodusunu yapar, hain olduğunu düşünür.
James onu sindirmek evcilleştirmek ister. Brenna ise itaat etmek istemese de ailesinin güvenliğini de içeren bir anlaşma ile uysal olmaya söz verir. Bir anda kendisini hep gitmek istediği yerde bulur.
James'in başka bir amacı daha vardır.Kralın asılmasını istediği uygunsuz Kralın sevgilileri resminin ressamını bulmak. Ressam kadındır hem de Brenna. Bu bilgi başlarına bela açar ve ikiliyi bambaşka yerlere götürür.
James'in geçmişinde de acı olaylar var bu ve Brenna'nın tüm fedakarlığına rağmen ailesinin yaptıkları üzücüydü. Brenna cesur bir karakterdi ikiliyi sevdim. Nefret aşk arasında duygular değişti durdu ve aşk zamanla oldu ve güzel oldu.
Farklı bir konuydu sürekli bir olay vardı. İlk defa bir kadının başına bunlar geldi. Akıcı bir kitaptı. Türünün iyi örneklerinden.
Adı gibi bir kitaptı. Beni bu kitaptan kurtarın diye çırpındım resmen okurken. Zincirlemeler, köle gibi davranmalar, aşağılamalar, kırbaçlamalar bunlar yetmezmis gibi bir de çevirinin vasatlığı. Ya da yazarın kalemi mi böyle bilemedim açıkçası. Çünkü her sey birbirine girmis karışmış durumdaydı. Zaman mekan kavrami da yoktu. Dün hamileydi ertesi gün doğurdu gibi bir hava vardı. Üstüne üstlük nü resimler yapılması ve bunları bir rahibin pazarlaması dahiyane fikri de cok yaraticiydi. Yazar ne ictiyse ondan bir bidon alırım ben de.
Kısaca özetle herhangi bir mantık cercevesine oturtamadigim, adeta fantastik bir kitap okuyirmusum gibi hissettiren tuhaf bir kitaptı. Kitap bitti ve ben de bu iskenceden kurtuldum.
Her yerde kitabın kötü olduğuna dair yorumlar okumuştum.Hatta alıp almama konusunda bile kararsızdım fakat iyi ki almışım.Baştan sona severek okudum.Kesinlikle tavsiye ederim. :D