Ne zaman bir Zweig kitabı okusam, sonunda "Eee yani?!" diyesim geliyor. Tamam yazdıkları kötü değil ama yani... Benim için hep bi eksik...
"Tamam, işte bu olmuş. Her şey yerli yerinde ve ben eksik kalmışım gibi hissetmiyorum." diyebileceğim bir tane vardır umuduyla kitaplarını okumaya devam ediyorum.
Bakalım...
Bir solukta okuduğum kitap. Yaşlı bir kadının yıllarca içinde sakladığı bir sırrı adeta bir film havasında bize sunmuş yazar...
Stefan Zweig duyguları öyle güzel yansıtıyor ki okurken adeta yaşıyorsunuz aynı duyguları. Zweig kısacık kitapların da insanın hayatında unutulmayacak etkiler bırakıyor. Bir kadının kumarhane de tanıştığı bir adamla yaşadıkları ve yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimi anlatan güzel bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim.
Kitabın genel yapısı bana satranç kitabını anımsattı. Konusu gerçekten ilgi çekiciydi ve insan bıkmadan sonunu getirmek için sabırsızlanıyor.
Okurken "acıma yetime..." İle başlayan atasözü nedense aklıma geldi, zengin bir kadın önce bir kumarbazı intihar edeceğini düşündüğü için kumardan uzaklaştırmaya çalışıyor daha sonra aşık oluyor ama kitabın sonu klasik Yeşilçam öyküleri gibi olmuyor ama yazar Zweig olduğu için de bu durum şaşırtmıyor...