Zweig okumaktan asla sıkılmam diye düşünüyorum ama yine de bu kitap beni o kadar etkilemez diye düşünüyordum başlarken ama baktım ki neredeyim unutmuşum otobüste okurken durağı kaçırdım dalmışım kitaba, düşündürücü bir kitap, detayları anlatırken çok etkileyiciydi sanki hikaye canlandı okurken.
bir çırpıda bitirebileceğiniz kadar sürükleyici iki öykü var kitapta. hikayelerde yer yer freudiyen paradigmanın izlerine rastlarsınız. karakterlerin duygusal analizi son derece tutarlı. zweig'in hayatın içinden söküp aldığı iki güzide hikayeyi okumadan geçmeyin.
Fazla sevemedim :/ İçinde çözemediğim bir şeyler eksikti... Ya da belki sadece; 'Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu' üzerine ne yazılsa yazılsın hoş gelmeyecekti gözüme T-T
"...gönül, ruh, duygu, acı diye adlandırdığımız, perişan ve ıstırap veren şeyler; bunların etkisiyle acı içinde kalan bedenin, sarsılmış bir vücudun, bu gibi anlarda üzerine yıldırım düşen bir ağaç gibi öne doğru yıkılmak yerine hâlâ kan pompalamaya devam edişine şaşırıyorum."
http://illekitap.blogspot.com/2018/07/stephen-zweig-bir-kadnn-yasamndan-24.html
~~~*~~~
Yarım bir gerçeğin hiçbir değeri yoktur, her zaman tam olmalıdır.
~~~*~~~
Okuduğum ilk Zweig kitabı olarak tarihe geçebilir.
Zaman zaman moder. Klasiklere el atma isteği duyuyor ve sonrasında bundan vazgeçiyordum çünkü klasik denilince akla sıkıcı, oflayıp puflayıp okuyacağımız, akmayan gitmeyen türde kitaplar geliyordu ama Stephen Zweig öyle bir kurgulamış ki kitabı, sonunun nereye varacağını ve ne duygularla biteceğini merak eder hale getiriyordu.
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat, tam da adı gibi Bayan C'nin yaşamından 24 saati anlatıyor. Bir tatil bölgesinde otelde gelişen olayların sonucunda Bayam C, kendi yaşadığı bir tecrübeyi anlatıyor.
Belki de bir çok yazarın yapacağı gibi üç beş sayfada yazmak yerine 90 sayfaya sığdırmıi o 24 saati. Açıkçası o kadar da güzel anlatımı yapılmış ki hayran kaldım.
Kitaptaki betimlemeler süperdi. Sanki gözümün önünde yaşanıyormuş gibiydi. Duyguların anlatımı ise... daha iyi olamazdı sanırım.
İçten içe bastırılmış arzuların, duyguların itirafı bu kadar erkileyici olabilirdi. Herkesin içerisinde bastırdığı bazı duyguları var ve insanlar bir yerde toplumsal tepkilerden sakınarak sessiz kalıp, kendilerini saklama içgüdüsü hissediyor... bu kitapta bir yerde bir kadının bastırıp, kendisine bile itiraf etmekten korktuğu duygularını, dolu dizgin yaşayıp belki de kendini bulduğu 24 saati anlatıyor...
Böyle kitaplarla ilgili söylenecek çok şey vardır ama aynı zamanda söylenecek hiçbir şeyde yoktur. Bu yüzden herkes okuyup kendi deneyimlemeli bence...
Dedğim gibi Zweig, ilk defa okudum ve diğer kitaplarına da kesin el atacağım.
Zweig kaliteli bir yazar, bu kitabında da her insanın her yanlışa düşebileceğini irdelemiş. Kadın kahramanımızın bir hatası, bir günlük deliliği ve bir ömür pişmanlığı...
Bu kitabı okurken aklıma Senai Demircinin şu söz geldi ' Hiç kimse kendini sınanmadığı günahın masumu sanmasın' gerçekten öyle bir kadının o niyetle başlamasa bile nasıl bir yanlışa düştüğünü ve nasıl her şeyi bir kalemde silip atabileceğini , o delilik halinin fütursuzluğunu çok iyi anlatmış yazar yine de benim favorim bilinmeyen bir kadının mektubu
NOT:YAYINEVİ OLARAK ZWEİG KİTAPLARINI EN GÜZEL İŞ BANKASI YAYINLARI BASIYOR KIRMIZI KEDİYİ ÇOK BEĞENMEDİM
Stefan Zweig bence XX. yüzyıla damgasını vurmuş bir yazar.
Böyle bir dehanın Nazi Politikası nedeniyle bitmemiş hikayeleri varken intiharı seçerek hayatına son vermesi ne yazık!
Bu kitabında 2 hikaye birden yer alıyor.
"Bir Kadının Yaşamından 24 Saat" i çok beğendim. Her zaman ki gibi Zweig hikayeyi kısa tutmuş ve yine bir karakterine öyküsünü kendi ağzından anlattırmış. Aynı yöntemi "Satranç" isimli eserinde de kullanmıştı ve bence bunu en başarılı şekilde uygulayan isimlerden biri.
"Bir Yüreğin Ölümü" beni çok etkilemedi. Yazarın okuyucaya hissettirmek istediği duyguları malesef alamadım. Ancak tasvirler ve anlatım şekli yine ders niteliği taşıyor.
Sadece 1 gününüzü ayırarak bitirebileceğiniz bir kitap. Tavsiye ederim.
Kitap iki öyküden oluşuyor ilk öykü sürükleyici ve etkileyici bölümler içeriyor düşündüren bir öykü ancak ikinci öyküyü keyifle okuyamadım çünkü yakın tarihte Tolstoy un İvan İlyiçin Ölümü adlı eserini okumuştum ve Zweig bu ikinci öyküyü Tolstoy un bu eserinden esinlenerek yazmış bu durumda keyif vermeyen bir okumaydı Zweig in ne derece başarılı bir yazar olduğunu Sabırsız Yürek adlı romanını okuyarak tecrübe edebilirsiniz.
Kitabın adından da anlaşıldığı gibi bu eserde 2 öykü bana kapılarını açtı. İlki ikincisine göre daha uzun ve de ayrıntılıydı. İlk öyküde yaşını almış bir kadının orta yaş döneminde hayatını çok etkileyen ve yıllar geçmesine rağmen unutamadığı bir 24 saat var. Yazar erkek olmasına rağmen bir kadının iç dünyasını, toplumdaki yerinden dolayı kaygılarını çok güzel betimlemiş, ruhsal tahlilleri ben çok sevdim, beni etkilemeyi başardı. İkinci öyküde de bir adamın ailesinden kendisini soyutlamasını görüyoruz, ailesinin yaşam tarzı kendisine ağır geliyor ve kendi çocukluğundakiyle kıyaslama içine giriyor ve bu ağır fark kendisini iyice dibe çekiyor. Biraz daha uzun tutulabilirmiş, ben o usançı, bıkkkınlığı daha çok iliklerimde hissedebilirmişim. Bir yüreğin yaşarken nasıl öldüğünü kelimelere dökmüş yazar.
Ben beğendim, duygu ağırlıklı, betimlemeleri bol bir kitap.
Kitap iki hikayeden oluşuyor.
Bir kadının geçen yaşamından 24 saati , kimsenin onun anlamayacağını düşündüğünden dolayı kimseye anlatmamıştır. Bir otelde tanıştı bir bayan ile yaşadığı olaylardan dolayı onu anlayacağını düşünerek ona bahsediyor..
Bastırdığımız duyguların gün yüzüne çıkmasıyla gelen hayal kırıklıklarını ve en yakınlarımızın isteklerini kendimizden parçalar vererek aldığımızın, farkındalığını okuyoruz aslında...
Tavsiye ederim:KK200:
"Bir Kadının Yaşamından 24 Saat"te olduğu gibi "Bir Yüreğin Ölümü" adlı uzun öyküde de Zweig yaşadığı çağının dünyayı algılayış biçimi ve hassas kalbinin etkisiyle olayları fazlaca dramatize etmiş. Yine da Zweig'ın her yapıtı her çağın okuruna bir şeyler söylüyor.
Bu kitap ile Stefan zweig kalemine bir kez daha hayran oldum. Novella kitaplarının kesinlikle 1 numaralı yazarı kendisi. Bu kadar kısa bir kitap da bu kadar etkileyici anlatımı yapmak gerçekten de büyük bir meziyet ister. Bir erkek tarafından bir kadının tüm egolarını bir kenara bırakıp erkekler olan bakış açısı, cesareti merhameti kadın bir yazar bile bu kadar naif anlatamaz sanırım. Stefan Zweig, kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar ilgiyi çok iyi ayakta tutuyor. Keşke intihar etmeseydi de daha çok kitap yazsaymış. yazarın tüm kitaplarını alıp okumak istiyorum. Bu yazdıklarımın Stefan Zweig'in ne kadar müthiş bir yazar olduğunu anlatmaya yeteceğini düşünmüyorum. kitap için puanım 10 üzerinden 10 kesinlikle.
Stefan Zweig'in psikolojik çözümlemelerinden birisi daha. Anlatım itibari ile akıcı bir kitap. Zweig ustayı sevenlerin seveceği ve okuyacağı bir kitap.