Çevirinin kötülüğüne rağmen harika bir romandı..Sullivan ile İsabel aşkı..Tüm engellere ragmen İsabelle sebdiği adamdan asla vazgeçmedi..O kendisine inanmasa da o inandı..
Ben seriye Phin'in hikayesiyle(2.kitap) başladımdı..Bram'ı acayip merak ediyorum..okumak nasip olur inşallah zira eğlenceli ve ilginç bir karakterdi :)Neyse..
Sullivan; bir hırsızlık teşebbüsünde bulunurken,soyduğu evin biricik kızı İsabel(Tibby) tarafından yakalanma tehlikesi ile karşı karşıya kalınca kızımızı öper (susturmak amacıyla) ve macera başlar...
İsabel soygunun ertesi günü abisiyle at satın alacakları yere gider ve bir süprizle karşılaşır.Yakışıklı hırsızı saygın bir at yetiştiricisidir..
Maceraperest Tibby, Sullivan'nın neden hırsızlık yaptığını çözmek ve buna bir dur demek ister.Bu amaçla biraz tehdit yollu Sullivan'ı, kendisine ata binmeyi öğretmesi için tutar, böylece hem gözünün önünde olacaktır hemde her adımını izleyecektir.Bide ata binmekten korkmasa süper olurdu :)) yaşasın kötülük!!!
Peki Sullivan bunun altında kalır mı? Tehditlere papuç bırakmak gibi bir niyeti olmasada kızımıza duyduğu ve imkansız olduğunu düşündüğü ilgisi yapılan teklifi kabul etmesinde etken olmuştur.Ama ne olursa olsun, kendisini kabul etmeyen soylu babasından intikam alacak ve onu bir nevi rezil edecektir..Tabi hesaplamaları bu yöndeydi..Evdeki hesap çarşıya uymayınca işler iyice karışıyor ama neyseki mutlu sona ulaşıyorlar :))
Fena değildi..okunabilitesi yüksek bir kitap..öneririm :))
Yüzbaşı Sullivan İtalya'da Fransızlarla savaşmıştır. Omzundan yaralandıktan sonra dönmüştür ve sonraki bir yılda hayatında çok şey değişmiştir. Aslında bir Dunston Markisinin gayrimeşru oğludur.Gayrimeşru olmak başka bir şey babası tarafından öyle muamele görmek başka bir şeydir. Bu yüzden zor zamanlar geçirmiştir.Yaşadıklarından sonra intikam dışında annesinin mirasını da ister. Annesinin ölümü haftalar geçtikten sonra öğrenebilmiştir. Ressam olan annesi Francesca w. Perris öldükten sonrada babası resimlerini dağıtmıştır. Bu yüzden Sullivan hırsızlık yaparak resimleri geri almaya karar verir. Bu sayede geceleri hırsız gündüzleri at yetiştiricisi olarak hayatını geçirir.Gece ziyaretinin en iyi kısmı ise başka hiç kimse neler olup bittiğini bilmezken, Dunston Markisi’nin yani babasının bilmesiydi.
Annesinin orijinal tablosu Londra'nın dışındaki küçük bir evde onu büyütürken arkasındaydı.Babası yasal olarak onu asla kabul etmeyeceği sözünü verirken yine arkasındaydı. Tablo annesi ile hiç karşılaşmamış insanların evindeydi. Onların tabloları nasıl ele geçirdiklerini umursamaz. Tek umursadığı tabloların onun olacağıydı. Onun mal varlığı, onun mirasıydı.Yine bu yüzden bir gece girdiği Lord Darshear’ın evinde evin sahibi Isabel'e yakalanınca onu öper. Isabel abisi ile at almaya gidince karşısında yakışıklı hırsızını bulur. Hırsızı saygın bir at yetiştiricisidir. Neden hırsızlık yaptığını merak eder. Hırsızlık yapmasını engellemek,sırlarını öğrenebilmek için onu kendisine ata binmeyi öğretsin diye tutar.Böylece her adımını izleyebilecektir. Bu olaylar yakınlaşmalarına neden olur. Sullivan kendisini kabul etmeyen soylu babasından intikam alma kararından da vazgeçmemiştir. Aralarında olan engeller, sıkıntılar işleri karıştırsa da neyse ki sonu mutlu son.
Kitap güzeldi. İkiliyi sevdim. Isabel'in vazgeçmeyişi çok güzeldi.
Anlatım mı çeviri mi okadar kötü ki bir çümleyi anlamak iki kere okumak gerekiyor ama hikaye ve karakterler kitabı yarım bırakmayı engelliyor yani çevirinin berbatlığı kitabı bitirmeme engel olmadı