Oldukça sert bir kitap. Sadece yazım dili olarak değil, anlatılanları hazmetmek de güç. Yazarın sonsözde ısrarla otobiyografik olmadığını vurgulamasına rağmen pekala biyografik olabilecek bir kitap zira savaşların adı ve şekli değişse de mağdurları değişmiyor. Çoğu yerde kitaba ara verdirecek kadar yoğun şiddet içeren satırlar 2. Dünya Savaşı’nın cephe dışındaki yüzünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyarken, başkarakter olan küçük çocuğun yaşadığı her şeye rağmen dünyaya bakışındaki saflık da insanı etkiliyor.
“Birinin dilsiz olmasının bir önemi yoktu, neticede kimse birbirinin söylediğini anlamıyordu ki!” S. 243