https://birumuthayal.blogspot.com/2020/03/deborah-harkness-cadlarn-kesfi.html#more
Uzun bir zamandır ilgimi çeken bir seri olmasına rağmen kitap kalınlıkları ve konunun ağır işlendiğine dair aldığım uyarılar nedeniyle seriye geç başladım.
Güzel bir kitaptı. Bir el yazmasının dainanın eline geçmesi ile olaylar başlıyor bu arada kitap bütün geçeklerin anahtarı ,kızımız büyü gücünü inkar etmeye çalışan kendini akademik geleceğe vermiş bir genç kızımız. matthew ise nerdeyse 1500 yıllık bir vampir bunlar ne kadar debelenselerde biririmize aşık olmacağız deselerde taşlar yuvarlanıp yollarını bulup aşık olular. ama engel var aralarında tabiki kitapta yazıyor ben anlatmıcağım burda :).kitapta beğenmediğim şeyler ise olayların fazlasıyla uzatılmış olmasıydı ve bilimsel bir dil kullanılması okuyucuyu kitaptan uzaklaştırıyordu heleki bazı yerlerde tamam kardeşim anladık ekşına geçelim demedim desem yalan olur.
Ruhlar Serisini, "Cadıların Keşfi" ismiyle yayınlanmaya başlayan dizisi ile tanıdım. İlk başta romanı alıp almama konusunda ciddi kuşkularım olduğunu belirtmem gerekir çünkü yorumlar (olumlu-olumsuz) başa baş gidiyordu. Genelde de yorumlara bakarak kitap almamaya özen göstersem de bu sefer, beni kararsızlığa itti. Sebep olarak roman için "romantik" ağırlıkta denmiş olması. Oysa ben cadılar vb. şeylerin olduğu fantastik ağırlıkta bir kitap okumak istiyordum ve dahası 50-60 kiralık bir kitap olduğu göz önüne alındığında insanı birkaç kez düşünmeye itiyor bu durum. Yine de diziyi izlemeye devam ederken dayanamadım ve 2. el olarak sipariş ettim(mümkün değil veremem o fiyatı.) ve okudum.
Ben gibi yorumları okuyanlar için şunu söylemem gerekir ki iki şekilde yorum yapanlar da haklı. Romanın ilk kitabı(muhtemelen de diğer iki kitabı da) iki karakter arasındaki romantizm ağırlığında ilerliyor ama bu, fantastik hiçbir şey yok demek değil ama öyle aşırı bir hareket yok. Diğer yandan buna rağmen gayet akıcı ve sıkılmadan okuyacağınız bir üslup ile yazılmış, şahsen bilgisayar dahi açmadan romanı bitirmeye odaklı bir iki gün geçirdim. Sayfa sayısı göz önüne alındığında da gayet doyurucu bir roman sizi bekliyor.
Romanın kurgusunu başarılı buldum, bilimsel-tarihsel temelli bir çok sohbet, bilgi ile harmanlanması... yani ayrıntılar da güzel işlendiği için zengin içerikli olduğunu düşündüğüm bir roman var karşımızda. Genel olarak çok beğendim ve ikincisinin de siparişini vereceğim inşallah. Yine de alıp almama konusunda kararsız iseniz eğer bu durumun tamamen sizin beklentileriniz ile ilgili olduğunu unutmayın. Eğer etrafta büyülerin, vampir saldırılarının vs. uçuştuğu fantastik macera kitabı arıyorsanız büyük ihtimal ile bu kitap size göre değil ama romantizm, tarih, bilim ve fantastikle harmanlanmış bir roman arıyorsanız kesinlikle size göre. Yalnız bazı uygunsuz olduğunu düşündüğüm noktalar yüzünden +18 bir seri olduğunu söyleyebilirim, hayır cinsellik değil. Bulamazsınız bu kitapta, diğerlerini bilmem elbet.
Söylemem gerekir ki Diana'nın teyzelerinin evine bayıldım. Evde cadı ruhları yaşıyor ve kendi kendine kararlar veriyor. :D
Yukarıda söylediğim gibi tarihsel bilgilerin de olduğu bir roman, karşımızda 1500 yaşında bir vampir olunca bu kaçınılmaz oluyor elbette ve ben de tarihe ilgili bir kişi olarak tarihsel bazı konulara ciddi bir muhalefet damarım kabardı okurken. Misal çiçek aşısını bilmem kimin bulduğu ile ilgili bir yorum yapılmış, elbette batılı birinin ismi söz konusu ama Lale Devri döneminde zaten Türkler, çiçek aşısını keşfetmiş ve uygulamaya koymuştu. Hatta buna kaynak olarak İngiliz bir sefirin karısının (oldukça da ünlü biridir) yazdıklarını gösterebiliyoruz. Kendi çocuğuna da yaptırmıştır ve bunu, İngiltere'ye götürmeye niyetlendiğini belirtmiştir. Diğer yandan Harvey'in kalp damar sistemini keşfettiği yazmış ama biz biliyoruz ki 1100'lerden kalma illustrasyonlar(ve 1400'lerden) mevcut ve orada kas, sinir ve kalp-damar sistemine kadar (hatta hamile bir kadının atardamar sistemine kadar) keşifler, çizimler mevcuttur. Kısacası batıdan çok önce Müslüman bilim insanları insan anatomisini çözmüş, bunu resmetmiş ve çalışmalar yapmıştır. Hatta göz anatomisi, nasıl gördüğümüze dair çalışmalar da buna dahildir ve elbette fazlası. Bunun için Fuat Sezgin'in TANINMAYAN BÜYÜK ÇAĞ kitabını okumanızı tavsiye ederim. Batılılar kendilerinden başka herkesi barbar görürken üstüne bütün keşifleri de kendilerinin yaptığına inanıyorlar, yazarımız da bu kafada... Gerçi onlara kızmamak gerek, biz kendi ecdadımıza sahip çıkmaz ise bizden çalarlar ve kendileri yapmış gibi kakalarlar.
Diğer muhalefet ettiğim bilgi ise romanda bolca göreceğimiz Lazarus Şövalyeleri'nin "kendini koruyamayanları koruruz. Kudüs'te (ve birkaç yer daha sayarak) bunu yaptık." demeleri... Bu tarikat Haçlı dönemlerinde kurulmuş bir tarikattır. Hayır, bir de yeni Haçlı Dönemi kitabı okudum, kimi kimden kurtarmış bu arkadaşlar, merak ettim. Haçlı savaşları başladığı andan itibaren Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlara kadar önüne geleni öldürmüş, yağma edip, çalıp çırpmış insanların bilhassa Kudüs'te Müslüman ve Yahudilere soykırım yapmış bu insan görünümlü yaratıkların, kimi kimden kurtardığını merak ettim, yazarımız bize bu konuda bilgi verirse seviniriz. Romandır, çok tepki vermeye gerek yok diyen olabilir ama özür dilerim de Nazileri romanda "iyilik meleği" gibi göstermeye benziyor bu, katledilen onca masuma hakaret, haksızlık, adaletsizlik olmaz mı? Doğu Hristiyanlarına bile zulüm ettikleri düşünürsek yalanın dik alasını romanda kurgu adı altında bize satmasın. :)
İkinci kitap, 1500'lerde geçiyor; bakalım muhtemelen başka şeylere de muhalefet edeceğim. :D
Öncelikle Cadilari seviyorum !
Hikaye bana biraz sonlarina dogru olaylar gelistikce alacakaranligi animsatti.
671 sayfa yerine 400 sayfa olsaymis sanirim daha akici olurmus cunki bagzen.oyle sıktiki biteremiycem sandim ama inatla bittirdim!!!
Ve yazar saolsun.oyle biyerde bittirdiki ! Biteremedigim bu kitabin devami elimde olsaydi mutla baslardim.
Sanirim bu yazarlarin ortak ozellikleri seri kitaplarda Insanlari cildirtmak paikolojik bunalima sokmak ve 2.kitabi arzulatmak !!!
Bu cok adaletsiz amaaaaa !!!
Her neyse ben.hic bi zaman kitabin icinden.detay vermeyi sevmedim ve yine veemicem merakiniz varsa.kisa bir arastirmayla kitapciniza gidip temin.edin derim : )
Guzel bir Cadı ve Yakisikli bir vampirin Fantastik hikayesi Kacirmayin
"Ormandan geldiğini gördüm, Benliğimin avcısı,sevgili Diana."
.
"Eğer kelebek kendisini çeken tatlı ışığa kanat çırpıyorsa ateşin onu yutacağını bilmediğindendir."
.
Cadılar,vampirler ve iblisler...Bilgi ile harmanlanmış,macera ve gizem dolu....
Herşey bir eski bir elyazması eser ile başlar..İki farklı tür karşılaşır ve imkansızlıklarla baş etmeye çalışırlar...
Sevdim,konunun içinde resmen kayboldum. Şimdi vakit kaybetmeden serinin ikinci kitabına başlamalı zira olaylar daha çok enteresanlaşacakmış gibi bir his içindeyim.😉
Muhteşemm!! Kesinlikle, açık ara bu sene okuduğum en iyi kitap. Her sayfasından büyük bir zevk aldım. Bu yüzden 671 sayfa bana az geldi. Kitapta aklınıza gelebilecek her şeyi bulabilirsiniz. Sadece cadiler, vampirler ve iblislerden ibaret değil. Mitolojiden tutunda biyoloji, simyaya kadar her şeyi içinde barındırıyor. Aynı zamanda farklı konulara sahip birkaç kitap okuyan birisi olaraktan bu kitabı okumaya başladığımda tamam bir bölüm okur sonra diğer kitaplarıma bakarım diyordum ki hiç bu kadar yanılmadım. Elime aldım ve bırakamadım. Her sayfayı soluksuz, büyük bir merakla ve açlıkla okudum. Uzun zamandır bir kitabın içine hiç bu kadar girmemiştim. Heralde bu kitabı çok rahat bu türde okuduğum en iyi 10 kitap arasına sokabilirim gönül rahatlığı ile. Yazar, kelimeler ile harika bir dünya yaratmış. Basit cümleler ile bizi etkilemeye çalışmamış. Buna rağmen o kadar akıcı ki ne zaman kitabı yarıladığınızı okurken farkedemeyeceksiniz. Şiddetle tavsiye ederim, okuyun:)
Serinin diğer kitapları;
1. A Discovery of Witches - Cadıların Keşfi
2. Shadow of Night
3. The Book of Life
" Ölmüyorum, yaşamıyorum, iyileşmiyorum, acısız bir hastalık bu çünkü aşık olabiliyorum. Sahip olacak mıyım bir gün bilmiyorum çünkü beni yaşatacak ya da yok edecek bütün merhamet onun ellerinde. "
Kitabın konusu kısaca şöyle efendim;
Diana çok güçlü ve prestijli bir cadı soyundan gelmektedir. Ancak yedi yaşında annesi ve babası Afrika'da öldürülür. Bu olaydan sonra cadılığı ve cadı gücünü reddeden Diana kendi imkanlarıyla ve büyü gücü kullanmadan ilerlemek ister. Böylece yirmi yedi yaşında birkaç kitap çıkarmış, ünlü bir tarih profesörü ve araştırmacısı olur. Oxford Bodleian Kütüphanesi'nde eline, büyülü ve yıllar boyu aranan bir eser geçer. Bu eserin büyüsünü bilmeden bozmuştur lakin eseri aldığı yere geri verir. Bunun üzerine Oxford'da vampir, cadı ve iblis topluluğu dadanır. Topluluk dünyada bulunma amaçlarını öğrenmek istiyordur ve bu amaçta sadece kitapta yazılıdır. Kitabı ortaya çıkaran tek kişiyse Diana'dır...
Konusu merak uyandırıyor değil mi? Ama endişelenmeyin kitapta zerre bir şey olmuyor. Kitabın konusunda fantastik olduğu anlaşılsa da, ki doğrudur da, kitap aşk kitabıdır. Yedi yüz sayfa olmasına rağmen merak uyandırıcı bir nokta dahi yok! Bomboş geçen yedi yüz sayfaya mı yoksa o yedi yüz sayfayı okurken yanan zamanıma mı yanayım bilemedim. Diyeceksiniz şimdi niye okudun öyleyse? Kitabın işe yaramaz olduğunu üç yüzüncü sayfada fark ettim. Sonrada o kadar gelmişim niye bitirmeyim ki diye aptal bir düşünceye kandım. Hala umut var, hala bir şeyler olabilir dedim. Ama sonu bile ikinci kitabı okumam için merak uyandırmadı gerisini siz düşünün!
Çeviri hataları var ama yine de fena değildi. Serinin devamını sipariş verdim. Merak ediyorum :)
Düzenleme: Yorumumu bir daha okudum da çok olumlu olmuş ve bu puan (8) da buna fazla. Kitap hakkında tek hatırladığım, yatmadan önce okuyunca uykumun kolay gelmesini sağlaması. Aşırı uzun, şimdilik seriye devam etmeye değmez diye düşünüyorum -.-
Biraz sınavlar yüzünden de okuması uzun sürdü ama kitabın bu kadar da uzun yazılmasına gerek yoktu ki.Ancak 300 küsür sayfadan sonra asıl olaylar başlayabildi.
Çok fazla altını çizdiğim kelime oldu. Genetik, simya, tarih daha bir sürü alan hakkında genişçe bilgi edinebilirsiniz. Hatta benim birkaç kaptığım Fransızca sözcük de oldu :)
Bu kitaba başlayanlar için; 300'lü sayfalara gelmeden sıkıldım deyip de bırakmamanızı tavsiye ederim...
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2018/05/cadlarn-kesfi-all-souls-trilogy-1.html
"Cadı kanının bir müziği olduğunu biliyor muydun? Denizcileri kayalara çeken sirenin şarkısı gibi, kanın senin ve benim sonumu getirebilir."
🌙
"Bildiğim kadarıyla dünyanın dönmesini sağlayan iki duygu var." Duraksadı, sonra devam etti. "Biri korku, diğeri de arzu. Bunun hakkında yazdım."
Sevginin verdiği karşılıkta yer almadığını fark etmiştim. İki denk ama birbirine karşıt güç arasındaki mücadelenin olduğu, zalim bir tabloydu. "Dünyayı sevgi döndürür," gibi güzel bir sözün sahip olduğundan daha fazla gerçeklik payı barındırıyordu.
Bu kadar muhteşem bir seriyi bu zamana kadar okumadığım için kendimi çok şanssız sayıyorum.
Serinin geçtiği dünya mı dersiniz, yazarın anlatım şekli mi, karakterleri yaratış şekli mi...
Adından da anlayacağınız üzere fantastik bir üçlemenin ilk kitabı Cadıların Keşfi. Bir tarih profesörü, aynı zamanda da cadı olan Diana Bishop, Bodleian kütüphanesinde yüzyıllardır kayıp olan el yazmasını bulduğunda bütün doğaüstü varlıklar ayaklanır. El yazması kendini kütüphaneye geri gizler, tabi kimse başlarda buna inanmaz.
Bu sırada devreye etkileyici, mükemmel, vampir profesörümüz Matthew de Clermont giriyor.
Bir çiftin kimyası bu kadar mı birbirine uyar arkadaş. Ama hepsinden önce ilk olarak yazarın tarzı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Kitap fantastik bir evrende geçiyor, ek olarak bolca fantastik öge görmemize rağmen en önemli nokta yazarın doğaüstü şeylere bilimsel anlamda açıklık getirmeye çalıştığı kısımlardı. Matthew bir genetik profesörü olduğundan tabi işin içine direk karakterler ile giriyoruz. Bence serinin kendi alanında diğer fantastik serilerden ayrıldığı en önemli kısımlardan biri buydu. Bir başka nokta daha var ama o ikinci kitabın yorumuna kalıyor.
Açıkça söylemek gerekirse bu seri herkesin hoşlanacağı tarzda değil. Ağır bir havası yok ama seri birkaç kısımda yavaş bir tempoda geçiyor, öyle hemen bir çırpıda değil anlamak için sindirilip okunması gerekiyor. Tabi siz bu dediğim ile yargılamayın, kitapta birçok heyecanlı ve nefesini kesecek noktalar çoğunlukta. Çok güzel bir seri kesinlikle ama yüzeysel bir anlatımı olmadığından her şey şıp diye bağlanmıyor. Özellikle bu havasını daha çok sevdim. Olaylar oldu bitti diye basit nedenlere değil üç kitap boyunca yavaşça işlenen bir olay örgüsü ile anlatılıyor.
İşin aşk kısmına gelirsek eğer, istediğinizi alacaksınız. Yazar bir erkek karakter yaratmış ki ne siz sorun ne ben anlatayım. Zaten bu adam ancak okunarak anlaşılacak cinsten. Valla Diana'yı çok fena kıskanıyorum da neyse. Matthew'ın Diana'ya karşı olan bir sözü olsun, bir dokunuşu şöyle bir durup durup iç geçirtti bana sürekli. Kendisi 1500 küsür yaşında bir vampir olduğundan tam bir eski çağ adamı, güçlü bir lider, yaşını kendini geliştirerek avantaja çevirmiş ve en önemlisi de mükemmel bir aşk adamı. Kusuru yok resmen. Diana ile aralarında yaratılmış ve hissettiren kimyaları bana işte ruh eşi budur diye düşündürdü.
Cidden bu seri hakkında saatlerce konuşabilirim ama bahsettikçe spoiler verme ihtimalimde bir o kadar arttığından yorumumu kısa keseyim. Gerçi şu yazdıklarım gözümde o kadar yetersiz kalıyor ki anlatamam. En iyisi mi siz seriyi okuyun ve ne hissettiğimi anlayın.
kitabın ilk 350 sayfasından sonra olaylar biraz hızlanıyor,kötü yazılmamış ama hikaye akmıyor
Büyük bir hevesle alıp büyük bir hayal kırıklığına uğradığım kitap.Uçuk fiyatı nedeniyle almadan 40 kere düşünmüştüm.Kitap kapağı ve konusuyla ilgi çekici.Ancak bunlar bir yere kadar.Bir kere kitap çok uzun.Gereksiz,insanı sıkan bir sürü diyalog var.sanki birkaç popüler kitabın bir araya gelmesiyle oluşmuş.Karakterler ise kızımız başta özgüvenli ama sonra bir bakıyoruz bu mu Master yapıyor diyorsunuz.Mathew'ı zaten çözemedim o ayrı.Valla 6 verecektim ama sırf Oxford'un hatrına ve sevdiğim birkaç kısım için 7 verdim.İkinci kitabı okur muyum bilmiyorum.Puana aldanıp beklentinizi yüksek tutmayın.Ortalama bir kitap bence.
Kesinlikle heyecan verici bir kitapmis. Bana biraz Harry Potter ve Alacakaranlık serisini animsatti. Hareketli evler, ihtiyac dahilinde ortaya cikan eşyalar, bir anda asik olup isaretlemeler filan. Sasirtici ve hos. Gerci bazen lafin fazla uzadigini dusundugum oldu ama genel itibariyle sevdim. İkinci kitap icin sabırsızlanıyorum.