İlk Silverberg kitabım Cam Kule oldu. Bilim kurgunun bilimsel yönü yanında insanlığın sosyal ve ahlaki çatışmaları da kitap içinde önemli bir yer kaplıyor.
Edebi dil, etkileyici anlatım ve asıl hikayenin yanında verilmek istenen mesajın işlenişi açısından oldukça başarılı. Yazarın diğer kitaplarını da bu anlatım gücünü gördükten sonra okumayı düşünüyorum.
Girişi ve gelişmesi çok güzel olsa da olayların nihai sonucu gösterilmeden kitap bitiyor. Kitabın daha bilimsel tarafını oluşturan olaylar hakkında(koskoca kulenin dikilmesini sağlayan ve burada spoiler vermemek için anlatmayacağım "şey" başta olmak üzere) hiçbir şey öğrenmiyoruz, sosyal çatışmanın da sadece başlangıcını görüyoruz ve daha ne oluyor diyemeden kitap puf diye bitiyor.
Böyle sonu net bağlanmamış kitapları/filmleri/oyunları vs. bitirdikten sonra genellikle hayal kırıklığına uğramış hissederim.(Çok nadir olarak gerçekten başarılı bulduklarım da oluyor.) Bu "sonunu bağlamadan okuyucunun/izleyicinin takdirine bırakma" tekniğinden pek hoşlanmıyorum anlayacağınız üzere.
Cam Kule'de de maalesef aynı şeyi yaşadım. %100 objektif bakabilseydim 9 vereceğim kitaba bu nedenle 8 veriyorum. Sonu bu kadar muğlak olmasa ve bir 50-100 sayfada olayların nasıl sonuçlandığını da anlatsa benden helal bir 10'u kapardı.
vay be diyorum. güzel bir kitap tanrı, tanrı olduğunu bilmezse ve kullarını duymazsa ne olur.tapılan kişi hayal kırıklığına uğratırsa kullarını...android olsalarda bir uhreviyete inmak , senin için savaşacak başka güçler güvenmek ,çok sorgulayıcı bir kitaptı. ilk defa bu tarz bir kitap okudum çok beğendim ama sonu biraz havada bitti hissiyatını atamıyorum içimden.
Bu kadar iyi bir kitap beklemiyordum açıkçası. İleride bilimkurgu klasiklerinden birisi olarak anılabilir. Romanda farklı göndermeler ve alt katmanlar var. Efendilik-kölelik, tanrı-kul ilişkileri sorgulanıyor. Ayrıca kulenin hırsı temsil ettiğini düşünüyorum.