Ünlü zoolog ve davranış-bilimcinin çok tartışma yaratan kitabı.
Yazar, kökenlerimizi incelemeye ve bugünkü yankılarını göstermeye ayırmış çalışmasını. Diğer primat türleriyle bizi kıyaslayarak başlıyor kitabına. Çok ilginç bilgilerle süslüyor çalışma sonuçlarını. Seks alışkanlığının ( üreme amacı dışında ) seleksiyon baskısına karşı evrimleşmiş bir mekanizma olduğunu ifade ediyor, cinsel imaları ve biyolojik göstergeleri inceliyor Morris. Çift kurma ( evlilik vs. ) davranışını sadece bizim gösterdiğimize dikkat çekiyor. Yüz yüze sevişmeye başladıktan sonra "insan" olduğumuzu çıkarımları arasında. Diğer primatlarda orgazm mekanizması bulunmadığı için, bu davranışın çiftler arası uyum ve işbirliğini pekiştirme amaçlı ortaya çıktığını savunuyor. Egzogamiyi açılımlamış ve kültürel bir tabu değil, biyolojik bir dayatma olduğunu belirtmiş. Kızlık zarını sosyo-kültürel imalarından ari olarak incelemiş ve çift kurma dönemindeki önemine değinmiş. Monogami ve poligami konularına da giren yazar, poligaminin biyolojik açıdan ekonomik olmadığını ifade etmiş.
Modern hayatı hala "ilkel" itkilerle yaşadığımızı söylemiş ve sadece adların değiştiği çıkarımını yapmış ( in yerine ev, av yerine iş vs. ) . Biyolojinin toplumsal yapıları kurduğuna dikkat çeken Morris tersi şeklinde işlemeyeceğini güzelce açıklamış. Kişisel alan kuramına değinmiş. Ahlakın kökenin irdeleyen yazar yavru bakımı ve anne ile yavrunun ilişkileri üzerinde detaylıca durmuş. Arkaik ifadelerden bahsetmiş, evrensel olduğunu belirtmiş ve dilin önemine dikkat çekmiş. Lorenz'in damgalanma kuramına ve Bowlby'e atıflarda bulunmuş ve çocuğu hislerimiz konusunda kandırmanın imkansızlığından bahsetmiş. homeostaz ve anksiyete azaltma mekaniklerini de metne dahil eden yazar, savaşın kökenlerini incelemiş. Doğum kontrolünün öneminden bahsedip deyimlerin biyolojik kökenlerini açıklamış. Yazı arasında Huxley'nin "Cesur Yeni Dünya" 'sına da atıfta bulunmuş. Çok güçlü Tanrı ve Din sorgusu yapan Morris demiş ki : "Din, gücünü maymun atalarımızdan miras kalan < herşeye kadir > lidere boyun eğme eğiliminden almaktadır."
Kitap son derece kapsamlı çalıma verileri içermesine rağmen istatistik ve oranlarla boğulmamış aksine o kadar az kullanılmış ki... Ancak bu durum akıcı dile ve güçlü çıkarımlara çelme takmıyor, daha rahat okunmasını sağlıyor. Kökenlerimiz ve bugünkü karşılaştırmaları cesurca yapan bu kitap Soğuk Savaş yıllarında yazıldığı için tüm toplumsal kalıplar aynı olmayabilir, ancak biyolojik karşılıkları hala geçerliliğini korumakta