Teklifi okuduktan sonra vakit kaybetmeden aldığım ve bir çırpıda bitirdiğim harika bir kitaptı.Diğer aşk romanlarının aksine buradaki erkek karakterimiz çirkindi. Bu faktörde beni oldukça çekti ve daha bir merakla okudum. Kitaptaki tasvirler okurken beni pek rahatsız etmedi bence yerindeydi. Kısacası çok beğendim ve keyifle okudum.
Amber ve parfüm malzemeleri hakkında bol bol bilgi sahibi olduğum kitap :) Kızım şımarıklığının tüm çileden çıkarmalarına rağmen eğlenceli bir kitaptı...
Kızın bencede böyle bir derse ihtiyacı vardı yani...
Ama adamın son halleri içimi parçaladı :/
Klasik güzel ve çirkin uyarlamalarını unutun, bu kadın taşları yerinden oynatmış :)
Tavisyemdir.
Sevgilerle,
Harika bir konusu olmasına karşın yazarın kalemi hikayeyi sıkıcı hale getirmiş malesef ... Diyaloglar çok az iç konuşmalar fazla ve yazarın gereksiz uzatmaları yüzünden hikaye sıkıcı bir hal alıyor fakat hikayenin temel konudunu ve karakterlerini sevdim.
Seçkin bir amerikan varisi, lousie vandermeer güzel ve zekidir. Macera aramaktadır, bu yüzden bir aristokratla evlenir. Bu aristokrat hakkında çeşitli söylentiler vardır... Söylenene göre; son derece çirkin biridir... Fakat avrupanın en entellektüel güzellerini etkilemiştir. Güzel kız ve çirkin adamın macerasını anlatan bu kitabı, okumanızı tavsiye ediyorum.
Yazarın ''Tekiif'' adlı romanı kadar iyi değildi ancak anlatımının güzelliği bu kitapta da ortaya çıkıyor.
eski Türk filmlerindeki gibi bir konu ama süslenmişi. çeviride bazı sorunlar olabilir diye düşünüyorum zira mecazi kullanılan kelimeler bize gerçek manası ile verildiğini düşünüyorum.bu aksaklığı dışında iyi bir uyku öncesi kitabı diyebilirim. benim gibi gerilim sıkıntı sonunda hüzün olan kitaplardan uzak duruyorsanız tavsiye ederim. hoş , romantik,gerçekte pek olmayacak bir aşk öyküsü.
Elimde sürünen kitaplardan biri hikayenin anlatılış şeklinden kaynaklandığını düşünüyorum
Bu yoruma nasıl başlamak gerekir pek bilmiyorum. Bir adam ve bir genç kız var kitabımızın kahramanları olarak. Anlaşmalı olarak kız adamı görmeden, adam sadece kızın bir fotoğrafını görerek nişanlanmışlar. Çünkü kızın babasının amber yüklü gemileri var. Ve çünkü adam parfüm üreticisi. Doğrusu kitabın bu kısmı oldukça ilgimi çekti. Parfüm yapımını detaylı olarak öğrenmesem de bu kitaptan amber nedir, konusuna son derece bilgilendim. Amber balina kusmuğuymuş. Evet parfüm sabitleyicisi olarak kullanılan (eskiden çünkü artık yasakmış) amber, balinaların midesinde hazmedemedikleri şeyler yediklerinde oluşan madde. Ve insanlar balinaların kusmasını beklemeyip bu maddeyi almak için balinaları avlamışlar yıllarca. Ayrıca güderi de hayvan derisinin balık yağında bekletilmiş haliymiş:)
Kitabın aşk romanı olarak çok değişik bir kurgusu yok. Adam kimliğini ve yüzünü belli etmeden kıza yaklaşır. Sonra gerçek hayatta karşısına çıkınca eskiden tanımıyormuş gibi yapar vs vs. Adamın yüzü geçirdiği bir rahatsızlıktan ötürü çirkindir. Bu yüzden ilk karşılaşmaları hep karanlıkta olur ve adamın kendine güveni vardır. Fakat kızın karşısına aydınlıkta çıktığında kendine güvensiz biri haline gelir. (Gölgelerin gücü adına :) durumu var birazcık) .
Yazar konuyu toparlamaya çalışırken çok sıkıldım. Eğer biraz daha hızlı toparlayabilseymiş, akıcı olabilseymiş ve ilgi uyandıran olurmuş. Bir de konu aralarında çok atlamalar olmuş. Mesela iki kişi konuşurken birden başka bir şey okumaya başlıyorsunuz. Geriye dönüp bakıyorsunuz. Geçiş yok diğer sahneye direk hiç bir uyarı olmadan kesilivermiş.
Neyse bu da böyle bir kitaptı işte.
Aslında yorum yazmaya bile değmez.Sadece bilgilendirme amaçlı buraya bırakıyorum.Cidden çok kötü bir kitaptı.İnsan yattığı adamı bilmez mi ya :( Son sayfalara kadar gerçeği öğrenmedi daha da sinir oldum.Zamanınıza yazık gerçekten.Tavsiye etmiyorum.
Prens Charles Harcourt görünüşü konusunda hem hassas hem kibirlidir.Uzun yapılı olmasına rağmen birkaç kusuru vardır. Bir gözü görmez bu gözünün üstünde bir yara vardır. Ayrıca eski bir diz yaralanması ile yerleşen kireçlenmenin ortaya çıkmasına bağlı olarak gidip gelen bir topallığı vardır. Unvanı vardır ve fazlasıyla zengindir.Serveti yüzünden kadınlara aşırı değerli görünmek istemediği için her zaman varlıklı kadınlarla ilişki kurmuştur.Son evli sevgilisi kocasından ayrılıp kendisiyle evlenmeyi kabul etmeyince olduğu geminin sahibinin kızı ile evlenmeye karar vermiştir. Adam her çeşit gemiye sahip olsa da onun istediği amberdir. Her zaman amber toplayacak kadar büyük bir filosu vardır. Parfüm işiyle uğraşır ve amber bazı parfümlerin en önemli ve pahalı birleşenidir. Tanıştığı bu Amerikan aile ile iyi anlaşınca aile kızını onunla evlendirmek ister. Amberleri evlilik anlaşması ile ona vereceklerdir. Kızları onu görmese de Charles resmini görerek nişanlanmıştır. Sevgilisi evlenmesine sinirlendiğinden onu çıplak halde gemide kapıya koyar. O haldeyken peşinde bir adam olan müstakbel eşini görür. Adam kendisini kötülüyordur. Çabuk sinirlenen,topal,kindar,agresif,yaşlı,kör ve çok çirkin olduğunu söyler. Ayrıca müstakbel eşi de evliliğine doğru yol alan gemide tanıştığı yabancı bir adamla öpüşüyordu. Nişanlısı çok güzel ve gençtir. Normalde kendine güvenen bir adamken gördükleri ve duyduklarından sonra nişanlısı ile bir oyuna girişir.
Lousie Vandermeer on sekiz yaşındadır. Görünüşe önem veren,şımarık,güzel bir kızdır. Evleneceği adamın çirkin ve sakat bir adam olduğunu öğrense de evlenmek için gitmek zorundadır.
Louise evleneceği adama gitmek için çıktığı gemi yolculuğunda bilmese de Charles de vardır. Charles Lousie'i biri ile flört ederken görünce ona bir ders vermeye karar verir ve baştan çıkarmaya başlar. İkili karanlıkta görüşmeye başlar. Louise onu paşa sanır ve bir süre sonra aşık olur. Yolculuk bitince ilişkileri de biter.
Charles yeniden Louise'i baştan çıkarmaya başlar ama bu kez o kadar kolay olmaz Louise'nin aklı paşasındadır.
Bir süre sonra Charles kendini kıskanır hale gelir neyse ki sonunda her şey yoluna girer.
Büyük beklentiyle başlayıp hayal kırıklığı ile biten kitaplardan. Aslında konu güzeldi fakat gerisi gelmedi. Keşke daha farklı anlatılsaydı, ikili iticiydi sevemedim.
Yani lulu'nun 5 gunu birlikte gecirdigi adami taniyamamasi ilginc. Kaprisleri de biraz cileden cikariyor insani. Charles'da evlenince saf gibi bisi oldu zaten.