Sylvia Plath
Şairimiz; manik-depresif teşhisi konmuş, hep intiharsı eğilimler ile yaşamıs. Babası Otto ile sorunlu ilişkisinin sonucunda
gençliğinde kafayı sıyırmış sylvia plath. ted hughes ile evlenmiş, bunalımdan bunalıma koşmuş, o arada çocuklar doğurmuş ve muhteşem yeteneğinin yanında kocası kimbilir nerelerde sürterken kendisi eve kapanıp çocuklarına bakmak zorunda kalmış kadın sylvia plath. hayatı da trajikomik bir şekilde -gene- evde olduğu birgün çocukları yatırdıkt...an üstlerini örttükten sonra tüm boşlukları battaniyeyle kapatıp, artık tek kalesi kalmış olan mutfağına girip kafasını fırına sokarak son bulmuştur. o kadar intihar tutkusunun, nasıl olduğunu tahayyül etmek bile istemeyeceğimiz o bunalımın ve hayata dayanamaz hallere gelmenin neticesinde bile sorumluluk sahibi bir insan olarak ölmüştür.Temasında ölüm olan şiir kitabından altını çizdiklerim:
- ölmek bir sanattır
her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi,
öyle ustaca ki insana korkunç geliyor
öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor
bu konuda iddialıyım sanırım.
- gene yaptım, gene yaptım işte.
on yılda bir kere
beceririm bunu ben
- "benim için şimdi sonsuzdur,sonsuz da sürekli olarak değişir,akar,erir. yaşam bu andır.geçip gittiğinde ölüdür artık.ama her yeni anla birlikte yeniden başlayamazsınız,ölü olana göre yargılamak zorundasınız.bataklık kumu gibi tıpkı..daha başından umutsuz.bir öykü bir resim heyecanı biraz yenileyebilr ama yeterince değil.şimdinin dışında hiçbir şey gerçek değildir,daha şimdiden yüzyılların ağırlığının beni boğduğunu duyumsuyorum.birzamanlar yüzyıl önce bir kız yaşamıştı,şimdi benim yaşadığım gibi sonra öldü ben şimdiyim göçüp gideceğimide biliyorum ama doruktaki o an o parıltı gelip geçiyor sürekli bir bataklık kumu ama ben ölmek istemiyorum"
- "neden yazı yazdığımı mı soruyorsunuz bana? zevk mi alıyorum? değer mi? peki para kazandırır mı? öyleyse bir nedeni var mı? yazıyorum çünkü içimde susturamadığımbir ses var..."
diyen manik-depresif pesimist kadın..
Şairimiz; manik-depresif teşhisi konmuş, hep intiharsı eğilimler ile yaşamıs. Babası Otto ile sorunlu ilişkisinin sonucunda
gençliğinde kafayı sıyırmış sylvia plath. ted hughes ile evlenmiş, bunalımdan bunalıma koşmuş, o arada çocuklar doğurmuş ve muhteşem yeteneğinin yanında kocası kimbilir nerelerde sürterken kendisi eve kapanıp çocuklarına bakmak zorunda kalmış kadın sylvia plath. hayatı da trajikomik bir şekilde -gene- evde olduğu birgün çocukları yatırdıkt...an üstlerini örttükten sonra tüm boşlukları battaniyeyle kapatıp, artık tek kalesi kalmış olan mutfağına girip kafasını fırına sokarak son bulmuştur. o kadar intihar tutkusunun, nasıl olduğunu tahayyül etmek bile istemeyeceğimiz o bunalımın ve hayata dayanamaz hallere gelmenin neticesinde bile sorumluluk sahibi bir insan olarak ölmüştür.Temasında ölüm olan şiir kitabından altını çizdiklerim:
- ölmek bir sanattır
her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi,
öyle ustaca ki insana korkunç geliyor
öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor
bu konuda iddialıyım sanırım.
- gene yaptım, gene yaptım işte.
on yılda bir kere
beceririm bunu ben
- "benim için şimdi sonsuzdur,sonsuz da sürekli olarak değişir,akar,erir. yaşam bu andır.geçip gittiğinde ölüdür artık.ama her yeni anla birlikte yeniden başlayamazsınız,ölü olana göre yargılamak zorundasınız.bataklık kumu gibi tıpkı..daha başından umutsuz.bir öykü bir resim heyecanı biraz yenileyebilr ama yeterince değil.şimdinin dışında hiçbir şey gerçek değildir,daha şimdiden yüzyılların ağırlığının beni boğduğunu duyumsuyorum.birzamanlar yüzyıl önce bir kız yaşamıştı,şimdi benim yaşadığım gibi sonra öldü ben şimdiyim göçüp gideceğimide biliyorum ama doruktaki o an o parıltı gelip geçiyor sürekli bir bataklık kumu ama ben ölmek istemiyorum"
- "neden yazı yazdığımı mı soruyorsunuz bana? zevk mi alıyorum? değer mi? peki para kazandırır mı? öyleyse bir nedeni var mı? yazıyorum çünkü içimde susturamadığımbir ses var..."
diyen manik-depresif pesimist kadın..