Kitabın ortalarına kadar Hülya'nın kim olduğunu çözememiştim ki sonra açıklanınca aslında o kadar tüyo vermiş ki Nermin Yıldırım dikkat edemediğime utandım.Vardır bir çoğumuzun Hülyası zaten.Ama korkularımız olunca insanlardan kaçıp kapanabiliyoruz kendimize başkalarına.Yazarın ilk okuduğum kitabıydı ve favori yazarlarımdan olma yolunda büyük aday.
Bu ay @biryazarbinokur ile birlikte @karinca_okur un seçmiş olduğu yazar Nermin Yıldırım’ı okuyoruz. Bu vesileyle yazarın kalemiyle tanıştım. Yazarın okuduğum ilk kitabı “Dokunmadan”; tekil kişi anlatımından ve daha çok başkarakterin iç dünyasının melankolik havasından dolayı başlarda konuyu anlamakta zorluk çektim ama ilerledikçe konu beni o kadar içine çekti ki nasıl bitti anlamadım.
Adalet, yirmi dokuz yaşında genç bir kadın. Hayata ve insanlara dokunmadan, ne mutlu ne mutsuz, öylesine yaşayıp gitmektedir. Ta ki doktoru, ölümcül bir hastalığa yakalandığını söyleyene dek...
Hastalığı için kendini suçlayan Adalet, hayatını didik didik ederek, ilk günahını, masumiyetini kaybettiği ilk gerçek suçunu bulmaya çabalar. Bu uğurda çıktığı yolda kendiyle de, içinde yaşadığı ülkeyle de yeniden tanışacaktır. Bu süreçte iç dünyasında çıktığı yolculuktaki çalkantılı duygu geçişleri okurken şahsen beni bile çok yordu Adalet yaşarken nasıl başa çıksın yani anlıyorum. Kendi duygularıyla geçmişe yolculuk yaptığı sırada Adalet, kısa süreli de olsa aşkı , sevmeyi – sevilmeyi tadıyor. Kitabın finali ise beni tatmin etmedi, çok çabuk oldu bitti herşey.
------------------------------
Hayatı boyunca hep yanlış yapıp sonra da ıstırap duymuş biri olarak, doğruyu aramak mühimdi benim için. Herkesin kendine göre nedenler uğruna endişelenmeye hakkı vardı.
İçinde çok güzel sözleri bulabileceğiniz aynı zamanda size farklı düşünme şekilleri sunacak bir eser.