Kitabı okurken aklımdan sürekli "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" dizesi geçti. İronik bir medeniyet eleştirisi. Eleştirisi, kendimizi nasıl bir döngünün içine hapsettiğimizde. İronikliği ise karakterin refah hayatında. İsyan etmek için biraz fazla sorunsuz bir hayata sahip olan Doppler’in tespitleri eğlendirici olmakla birlikte ikna edemiyor. Oysa ki gayet isabetli tespitler var. Çok derine inmeden, insana muhasebe yaptırmadan yine de ya cidden ne yapıyoruz biz dedirten akıcı bir kitap. Yalnız arka kapak yazısına büyük bir itirazım var. "Tutunamamak" böyle bir şey değil, mantıklı kıyaslamalar yapmak lazım.
Yazarın alaycı diline bayıldım! İnsanların başarı hevesleri, toplumun dayattığı düzen ile ilgili yorumları ancak bu kadar eğlenceli anlatılabilir. Ancak bir bisikletten düşmenin insanın tüm yaşam algısını değiştirmesi fikri bana çok mantıklı gelmedi. Ayrıca takas ekonomisi daha cezbedici, daha yoğun anlatılabilirdi. Devrim niteliğinde olabilecek fikirler çok hafif kalmış. Bu sebeple pamuk gibi bir kitap. Ben beğendim, bir geyiğim olsun, sarıp sarmalayayım istiyorum. Öyle tatlı.
Kitabı çok çok beğendim... Yer yer yook ben yapamazdım dediğim cümlelerimde oldu ama genel olarak bir adamın, hele de evli ve çocuk sahibi bir babanın aldığı bu radikal kararı uygulaması ve anlatımı çok iyiydi...
çok beğenerek eğlenerek okudum hiç bitmesin istedim, yazarın ironik diline bayıldım, doppler karakterini çok sevdim, evde geyik besleyesim var, farklı bir hikaye okuyoruz ana karakterimizin babasının ölmesi, onu hiç tanıyamadığını anlaması hepsi bir araya geliyor ve hayatını sorguluyor, çok marjinal bir karar alıyor ve uyguluyor, ben doppler i çok sevdim. Gerçekten neden bu kadar çaba hırs stres yediğimiz iki lokma aldığımız bir kuru nefes değil mi?