Ünlü psikolog ve yazar, farkındalık yaratılmasına yardımcı olacağını düşündüğü bir örnekle, günlük hayattan kişisel bir anekdotla metnine giriş yapmış. Endüstriyel sistemlerin ekolojik sistemlere benzer olduğunu belirten yazar, pazar şeffaflığı üzerinde durmuş ve saklı etiket kavramını açıklamış. Bireysel bilinçlenmenin önemine dikkat çekmiş. Medyada sıkça karşılan tarımsal ilaç ve gübrelerin yeraltı sularına sızması gibi örnekler vererek piyasaya hakim olan " Yeşil badana" kavramına dikkat çekmiş. Yeşil badana, ürünün çevre dostu olduğu izlenimi yaratan ve renk veya imge kullanarak diğer ürün ve markaların önüne geçmesi olarak tanımlanan bir pazarlama taktiği. Ancak işin iç yüzü biraz daha farklı. Örneğin "trans yağ içermez" ibaresini düşünelim: Peki yapay şeker? Yüksek oranda tuz? koruyucu olarak kullanılan birikici yapıdaki kimyasallar? Bunlarla ilgili bilgi verilmiyor.
Ürünün olumlu özelliğini ön plana çıkarmak dışında bir artısı yok yeşil badananın. Tüketici olarak sanayi süreçlerine dair bilgimizin kısıtlılığı ve sayısız yan ürünün sonuçlarına dair cahilliğimiz üzerinde duran yazar, Endüstriyel olarak üretilen hiçbir şeyin tümüyle değil ancak nispeten "yeşil" olduğunu vurguluyor. Çevreci veya yeşil gibi kavramların bir sıfattan ziyade fiil ve süreç gibi algılanmasının önemli olduğunu belirtiyor. Kollektif rolümüzün ekolojik sonuçları hakkında bilgisiz olmanın işimize geldiğini bu suçluluk ve sorumluluk hissiyle yüzleşmeme adına toplumsal bir kör nokta ( kollektif lacuna ) yarattığımızın altını çizmiş.
Evrimsel şartlanmalarımızın kısa dönemdeki tehdit ve kazançlara yönelik geliştiğini ve şartlanmalar yüzünde de uzun dönemli düşünemediğimizi yaptıklarımızın ekolojik sonuçlarını hesaplayamadığımızı vurgulayıp ortak farkındalık yaratılmasının ve eş güdümlü çabaların öneminden bahsediyor. Evrimsel biyoloji ve nörofizyolojiye yer veren yazar bu bölümde verdiği pasajlarla çıkarımlarını destekliyor. Daha önce pek temas etmediğimizi kavramları örnekler ve geniş tanımlarıyla açıklıyor : Gömülü karbon, Biyoçözünürlük, Radikal şeffaflık, Oksidatif stress gibi... Toplumsal bir savunma mekanizması olarak yansıtmayı kullandığımızı, sorumluluk almamak için sanayi, kamu, özel sektör ve tüketicilerin sorumluluğu birbirlerine atmaya çalıştığını gösteren yazar, sosyal yararları da olmayan ekolojik bir çabanın anlamsız olduğuna parmak basıyor: Çocuk işçilerin köle gibi çalıştırılarak işlediği organik ürünleri tüketsek ne değişir? gibi sert sorular sormayı ihmal etmiyor.
Fiyat ve maliyet her şey midir? Piyasa baskısının çok ciddi sonuçları olabileceğine dair verilen örnekler, geri beslemenin ve müşteri görüşlerinin önemi üzerinde detaylı durarak, gıda konusunun perde arkasına okurun göz atmasına yardımcı olarak yeni bakış açıları kazandırıyor, yazar. Yazar çok zor sorular sormuş, ve her grubun ihtiyaç ve eksikliklerine tek tek değinmiş. Farklı alanlardaki çok sayıda uzman ve yenelikçi girişimlerin liderleri, müşteriler, yöneticilerin görüşlerine yer vermiş. Şeffaf bir pazarda alışverişin jeopolitik bir eylem olduğunu belirtmiş. Çok sayıda ciddi soru soran yazar, samimi cevaplar vermiş, her kurum ve kişiye önerilerde bulunmuş.
Kitap son derece cahil olduğumuz konulardan biriyle ilgili samimi ve kapsamlı bir araştırmanın ürünü. Çok sayıda farklı bakış açılarına sahip görüşlerin ve önermelerin paylaşılması, yaşadığımız gezegenin değil onunla olan ilişkimizin bozuk olduğunu savunması, ayrıntılara dikkat çekmesi eserin büyük artıları.