Şehsuvar Sami... Eşitlik, kardeşlik, hürriyet için biricik aşkını bırakıp "İttihat ve Terraki Cemiyeti"ne katılan dava adamı. Ester... Savaşın yok ettiği hayatlarla vatanından uzaklaşıp Paris'e yerleşen, edebiyat tutkunu, Şehsuvar Sami'den ayrılmak zorunda kalan, olacakları en başından bilip edebiyata sığınan kadın.
Elveda Güzel Vatanım, başkahraman Şehsuvar Sami'nin, Ester'e yazdığı mektupların perde arkasında İttihat ve Terakki dönemini -Ahmet Ümit diğer kitaplarında olduğu gibi- akıcı bir şekilde anlatıyor.
İktidarı, iktidar olma hırsının kirli yüzlerini, tarihten ders çıkarılmasını anlatan çok güzel bir roman. En çok da etkilendiğim bölüm, hürriyet, eşitlik, barış adına ölümlere yardım eden, öldürmeye başlayan Şehsuvar Sami'nin bozguna uğrayıp, biricik aşkına yazdığı mektuplarda, boynunu vicdanının giyotinine uzatıp aklına Ester'in sözleri gelip çaresizce geç kalışının farkında oluşuydu.
"Hayat çok acımasız Şehsuvar, bunun için sanatı icat etmiş insan. Ve biz şanslıyız, çünkü yazabiliyoruz. Hayat üzerimize geldiğinde, günler katlanılmaz olduğunda, sığınabileceğimiz edebiyat adında şahane bir liman var. Üstelik yazacaklarımız sadece kendimiz için değil, başkaları için de sığınak olabilir, onlara yeniden yaşama sevinci verebilir. Anlamıyor musun, başka türlü çekilmez bu hayat.
Ahmet Ümit'in kalemini seviyorum hiç sıkmadan bir çırpıda okunuyor bütün kitapları. Bu kitapta da yine çok güzel bir anlatımla tarihi gözler önüne sermiş.
Beğendim, tavsiye edilir.
anlatmaya kelimeler yetmez... o kadar güzel ki... ağır diline rağmen tekrar okusam yine bıkmam....
ahmet ümit bu kez beni çok şaşırttı... tarzının dışına çıkmış çok yakışmış.. yazarın kendisinden sultan abdülaziz cinayetini anlatan bir roman bekliyorum...
günümüz siyasetine çok sert göndermeler var... dikkatli okuduysanız, anlarsınız... günümüzdeki olaylar ve itihat ve terraki zamanındaki olaylar çok benziyor...
okuyun ve okutturun... çoğu 'iktidar' yalakası yazar gibi değil...
Bildiğimiz ya da Ahmet Ümit’ten beklendiği manada polisiye kurgu olmadığı için tarihi/polisiye olarak sınıflandıramayız. Ama Teşkilat-ı Mahsusa’dan anlatmaya başladığını göz önünde bulundurursak bu kitap için en uygun tanım “polisiye tarihi” olur.
Ahmet Ümit çetrefilli bir konuya el atarak Osmanlı’nın son demleri ile Cumhuriyet’in ilk sancılı yıllarını aşk, devrim, Agatha Christie ve tabi ki Beyoğlu eşliğinde ele almış. “Hayatın en güzel bencilliğidir aşk” gibi kitabı haşat ettirecek kadar altı çizilmelik güzellikle cümleler bir yana, bu toprakların ilk devrimi olan Meşrutiyet’in neden bizde Fransa’da durduğu gibi durmadığının da çok isabetli bir tespiti yapılmış. Bastille’i basan kadınıyla erkeğiyle işçi, esnaf ve köylülerin aksine Meşrutiyet’i ilan edenlerin sadece aydın kesim olması ne kadar Cumhuriyet’in ilanının ilk adımları olsa da bu toprakların değişmez yazgısı “kul kültürü”nün baskınlığını bir kez daha hatırlatıyor. Eski İttihatçı edebiyatsever Şehsuvar Sami karakterinin mektuplarla anlattığı hayatı bu ülkenin tarihçesi gibi. Ayrıca başkarakterin önüne geçecek güzellikte bir Fuad karakteri var ki tam anlamıyla dönemin resmini çiziyor.
Düşündüren kitaplardan Elveda Güzel Vatanım. “Sahi nedir vatan” diye sorduran. “Kimin için neyin doğru olduğuna nasıl karar vermeli ki” diye sorgulatan. Özetle ben sevdim bu kitabı. Zaten Ahmet Ümit anlatsın sabaha kadar dinlerim de şöyle Kavim tadında, beynimizi patlatacak cinsten kriminal bir polisiye de istiyoruz artık.
Cok severek okudum. Ittihat ve Terakki Cemiyeti, 1. Dünya Savaşı dönemi üstünde durulmuş. Biraz polisiye ve çoğunlukla tarihle yoğrulmuş. Tavsiye ederim
Geçmişe uzun bir ah çekişin romanı. Zamana dokunamayışın, geçmişin hayalini geleceğe taşımakla yanmanın ama sonunda çoktan yitirilmiş bir aşkın,Esterin romanı. Tarihin kirli derinliklerin,darbelerin,savaşların yıkıp geçtiği , savurduğu hayatların boy aynası bu roman.Şehsuvar Sami'nin kalbiyle , zihninin savaşı.Ama her ikisinde de mağlup oluşu. Osmanlının son Zaman'larını,ittihat ve terakkiyi, 1.dünya harbini sade ama akıcı bir dille yansıtmış ,530 sayfasını da aynı merakla çevirten kitap. Evet klişe ama, tarih tekerrürden ibaret.(Bknz.15 temmuz 2016)
Cok farkli bir Ahmet Umit romani... Iyi ki okudum... Aslinda bir cok kisi bana sikildigini ve yarim biraktigini soylemisti vakti zamaninda... Eger bir gerilim bekleniyor ise bu romandan beklentiyi karsilamaz tabii..
Ama, Mesrutiyetin ilani ile baslayan Ittihat ve Terakki Cemiyetinin hikayesini okumak bana gene tam olarak bilmedigim, gecmisimize ait cok onemli bir donemi anlamama ve ogrenmeme vesile oldu.
Cumhuriyet"in ilanindan sonra, Pera Palas Oteli"ne siginan eski Ittihatci Sehsuvar"in bir vakitler vatani ugruna terk ettigi sevgilisi Ester"e yazdigi mektuplardan (itiraflardan) olusuyor kitap.
"Olum, sehirlerimizi kaybetmekle baslar, vatanimizi kaybetmekle neticelenir. Peki nedir vatan? Annemizin sefkati, babamizin saclarina dusen ak, ilk askimiz, dogan cocugumuz, dedelerimizin mezarlaridir vatan..."
Gecmisini bilmeyenler bugun cok hatalar yapabilirler, o nedenle tarihimizi tarafsiz ve gercek bilgilerle konu alan, kurgusu da mukemmel olan romanlari okumali ve okutmaliyiz. Iste onlardan biri de "Elveda Guzel Vatanim" bence...
ahmet ümit'in kitapları bu ülkeye hizmettir düşüncemi dile getireyim öncelikle. neden böyle düşünüyorum? tarihi okulda görülen bir dersten çıkarıp insanlara merak ettirmesi ve araştırmaya yöneltmesi bakımından çok güzel bir iş yapıyor. tarih bilenleri tabi kesmez ahmet ümit kitapları ama ilgilenmemiş olanlar için yeni bir merak konusu oluşturuyor.
bunu ifade ediyorum ama bu kitabını kendimi zorlayarak bitirdim. bazı cümleler çok zorlama geldi bana. doğallıktan ziyade oturmuş biraz duygusal söz kasayım aha bu cümle çıktı ortaya gibi, beni okurken böyle şeyler düşünmeye itti. ayrıca kitabın tamamı ester'e koca bir mektup iken ester ile mazisi çok yavan açıkçası. sanarsın devlerin aşkı ama yok öyle bişey. onun dışında yan karakterler üzerinden ittihatçıların görüş ayrılıklarını yansıtması kitabın benim için en ilgi çeken kısımları idi.
Tarihi olaylari anlattigi bir derleme yaptigi icin okudum. Ama olaylar sarmadi beni icine alamadi. Ne sehsuvar sami ve arkadaslarinin yollarini dogru buldum ne arkadasliklari sardi beni ne de Esterle aski. Herseyden biraz biraz Ahmet Umit tarzi.
İttihat ve Terakki döneminde yaşanan olayları bir fedainin gözüyle anlatılan bir dönemin hikayesi. Kurgu oldukça güzel. Lakin Ermeni tehciri ve dönem içindeki cinayetlere bakış açısı yanlı bir bakış açısıyla bakılmış. Şüphesiz yazarın kendi görüşüne göre yönlendirildiği belli. Tarihi kitap severlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Usta romancı Ahmet Ümit'ten muhteşem bir dönem romanı Türk tarihinin karanlıkta kalmış bir dönemi olan İttihat ve Terakki dönemine yoğunlaşan kitap Ahmet Ümit'in yazarlığının olgunluk döneminde zirveye çıktığı bir eser gerçekten de kitap içerisinde tarihi olayların yanında casusluk suikast aşk ve entrika gibi ögeleri de içermesi bakımından alışılagelmiş Ahmet Ümit tarzının da oldukça dışına çıkmakta
Ahmet Ümit'in diğer kitaplarına nazaran oldukça sıkıcı bir roman olmuş.Durum ağırlıklı olduğu için okurken epey zorlandım.Yaklaşık üç ayda bitirebildim.
Ahmet Ümit severim aslında, dili, uslubu güzeldir, şimdiye kadar tüm kitaplarını severek okudum ancak bu kitapta aynı tadı alamadım, çok uzun zamana yayıldı bir kere normalde çok yoğun bile olsam hiç değilse 15-20 sayfa okumadan uyumam ve eksik hissederim kendimi bunu elime almak bile istemedim, zaman uzadıkça da soğudum...aslında tarih kitapları ve tarihi romanları severim çünkü hikayenin içine girip mutlaka bir şeyler öğretir insana....bu sefer çok başarılı bulmadım kitabı, ancak okumayın diyemem, özellikle döneme ilişkin çok şey var kitapta pişman olmazsınız