Şu anda kitapla ilgili ne yorum yapacağımı; okurken hissettiklerimi nasıl yazıya dökeceğimi şaşırmış durumdayım. Okurken aklımdan geçenlerin hepsi uçup gitti sanki.
Yazarın bizde çevrilen ikinci kitabı, benim ise okuduğum ilk kitabı.
İyi ki de okumuşum diyorum. İlk çıktığı günden beri gerek kapağıyla gerek konusuyla gerekse yapılan tanıtımlarla fazlasıyla ilgimi çekmişti.
Yazar, günlük hayatımızda da karşılaştığımız, duyduğumuz ya da yakın / uzak çevrede gördüğümüz kadın – erkek eşitsizliğini fantastik öğelerle harmanlayarak çok güzel kurgulamış.
Konusuyla ilgili spoiler vermeyeceğim. Ama kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap. Kitabı bitirdiğimde keşke devamı olsaydı, dedirtecek kadar etkileyici bir kitaptı.
***********
Yasalara göre, kadınların –zevceler, işçiler ve çocuklar- ceza infazını izlemesi gerekiyor. Bu infazı duvak gününde yapmayı tercih etmeleri tesadüf değil. Bizi bir mesajla göndermek istiyorlar.
*****
Sihir gerçek. Belki diğerlerinin inandığı biçimde değil ama eğer gözlerini, kalbini açmaya razıysan sihir etrafımızda, içimizde, tanınmayı bekliyor. Ben bu kızın bir parçasıyım, Ryker da öyle, Michael ve meydanda yanımda dikilip bunun gerçekleşmesini sağlayan bütün kızlar da.
Bu kız hepimize ait.
Kitabın kapağı gibi toz pembe olsaydı keşke içinde anlatılanlar :) Biraz Damızlık Kızın Öyküsü biraz Sineklerin Tanrısı azıcık da Açlık Oyunlarını andıran bu kitabı tüm distopya sevenlere tavsiye ederim. Benim çok beğendiğim kitaplar arasına girdi bile.
Küçük kasabamızda kızların sihirleri olduğuna yani erkekleri etkisi altına alabilecek bir tür güçleri olduğuna inanılıyor ve 16 yaşına giren kızların bu sihirlerinden kurtulmaları için kasaba dışında bir yere sürülüp burada 13 ay hayatta kalma mücadelesi vermeleri anlatılıyor. Genç kızlar çitlerle çevrili, etrafında kızları kaçırıp öldürmek için bekleyen kaçakçıların olduğu bir yerde yaşamaya mahkum ediliyor.
Sevmediğim yönleri; keşke Erdem Yılı olayının motivasyonunu yani bu duruma nasıl geldiklerini bilseydik. Kasabada bir avuç erkek, kadınlara işkence eden bir düzen kurmuşlar ve dünyanın geri kalanı müdahale etmiyor mu? Dış dünyada birileri var evet ama pek bahsedilmiyor, onların bir yöneticisi yok mu? Bu duruma nasıl gelindiği biraz açıklansaydı daha çok ikna olabilirdik diye düşünüyorum. Onun dışında ilk sayfasından itibaren sürükleyici bir kitap, çok akıcı, merak uyandırıcı.
yorum için : https://illekitap.blogspot.com/2021/06/kim-liggett-erdem-yl-duzenlenecek.html
Gözlerimden yaşlar akarken, "Bunu niye yapıyorsun?" diye sordum. "Defteri gördüm. Babama verdiğin sözü fazlasıyla yerine getirdin. Beni niye öldürmedin ya da ölüme terk etmedin?"
Gözlerinin arasında derin bir yükselti oluştu. "Bende kendime sürekli aynı şeyi soruyorum," dedi, sonunda bakışlarıma karşılık vererek. "Ama seni gördüğümde... buzun üstünde... o kadar şey görünüyordun ki..."
"Aciz," diye fısıldadım, beni kurtaranın bu olduğu fikrinden hem tiksindim hem öfkelendim.
"Hayır," dedi gözleri ateş ışığında parlarken. "Cüretkar. Buzu o baltayla kırdığında... hayatımda gördüğüm en cesurca şeylerden biriydi."
*****
"Kasabada, aklından geçeni açıkça konuşan bir kadından daha tehlikeli hiçbir şey yoktur. Havva'nın başına gelen buydu, biliyorsun, bu yüzden cennetten kovulduk. Tehlikeli yaratıklarız. Şeytani cazibeyle doluyuz. Fırsat verilirse erkekleri günaha, kötülüğe, yıkıma çekmek için sihrimizi kullanırız." Dramatik bir ifadeyle gözlerimi devirmek için fazla yorgundum. "O yüzden bizi buraya gönderiyorlar."
"Sihrinizden kurtulun diye," dedi.
Uykuya dalarken, "Hayır," diye fısıldadım. "Bizi yıkmak için."
*****
"Sana bir açıkla-"
"Bana hiçbir şey borçlu değilsin," diye fısıldadı. "Seni seviyorum. Seni hep sevdim. Seni hep seveceğim. Tek umudum zamanla senin de beni sevmen."
Gözlerim dolmaya başladı. "Eczanedeki yangın... Senin yaptığını biliyorum. Benim için yaptığını biliyorum."
Tuttuğu nefesi gürültüyle saldı. "Çok fazla şeyin doğrusunu bilen biri olarak, yanlış bildiğinde de olağanüstü bir biçimde yalnız biliyorsun."
Anlamaya çalışarak yüzüne baktım.
"Onu kendim için yaptım," derken kaşları çatıldı. "Çocukken beraber geçirdiğimiz onca yılın, kasabada koşturmamızın, erdem yılı hakkında ipuçları elde etmeye çalışmamızın benim için bir anlamı vardı. Rüyalarındaki kız... Onunda bir anlamı vardı. Ben her zaman inandım, sana, o kıza, değişime... Ama sen bana inanmadın."