Erik Ağacı Yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk kitabı Ardımda Kalanlar ı bitirdiğimde mekanın ve yaşanan acıların gerçekte var olması beni çok etkilemişti. Bu kitapta da karakterler kurgudan ibaret olsa da yaşanan tüm acılar insanlık ayıbı olarak tarihte yerini almış. Aklını yitirmiş bir adamın kendi ırkıda dahil olmak üzere insanlara yaşattığı acı, sefalet, katliam her satırda öyle derinden anlatılmış ki etkilenmemek elde değil. Christine yanlarında çalıştıkları yahudi ailenin oğlu ile birbirlerini seviyorlardır. Tek engelleri Yahudi ailenin zengin olmasıdır. Ancak savaş patlak verdiğinde aralarındaki engel zenginlikten çok uzaktadır. Christine hem aşkı hemde ailesi için savaşın tüm zorlukları ile mücadele etmeye ve hayatta kalmaya çalışmaktadır. Bu kitapta her zaman okuduğumuz yada izlediğimiz Yahudi katliamının yanı sıra Alman halkının da yaşadığı zorlukları, acıları okuyoruz. Yazar kitabın sonunda ki röportajında kitaptaki bir çok olayı annesinin yaşadıgindan da ayrıca bahsetmekte .Çok etkileyici bir kitap.
500 sayfalık bu harika roman bizi Nazi Almanyasına götürüyor.. Olayların bir çoğu gerçek hayattan alındığı için daha çok dikkat çekiyor ve etkiliyor. Bir aşk hikayesinden ziyade savaş yıllarının anlatıldığı bir kitap diyebilirim. 400 sayfasi bir gunde okundu ve bitti. Herkese keyifli okumalar. 👓📚📖🎈
Okuduklarım arasında, İkinci Dünya Savaşını ve Nazi Almanyasını anlatan en iyi ve etkileyici roman oldu.
Kitabın kapağından her ne kadar umut, bahar, ruhu ferahlatan bir izlenim edinsem de kitabı içim acıyarak okuyup bitirdim. Nazilerin Yahudi soykırımını tüm yaşanmışlıkları ile gerek tarafsız Alman halkı, gerekse soykırıma uğramış Yahudi halkı için sansürsüz diyebileceğimiz çıplaklığı ile anlatıyor yazar. Yazar aslında büyükannesinin hayatını kaleme almış. Çok çarpıcı ve o yılları hayal ettirebilir kurgusu ile keyifle okudum demek tuhaf geliyor. Diyemiyorum açıkçası, kitabı tabi ki çok beğenerek ve o yıllara dair bilgi edinerek okudum. Ancak okunması bile acı vericiyken, o zulmü yaşayanları düşünemiyorum.