osman fırat baş tarafından dilimize Lehçe aslından çevrilen, Witold Gombrowicz'in çağdaşlarını bol bol iğnelediği ve modern toplumdan tutun eğitim sistemine dek pek çok noktayı eleştirdiği romanı.
Roman, Kafka karakterlerinin içine istemeksizin sokuldukları, bürokratik talihsizlik örneğinin bir benzerini ulaştırıyor okuruna. 30'lu yaşlarının başındaki bir adamın, tekrar 16-17 yaşındaki çocuklarla birlikte eğitim görmeye başlaması ve modern bir ailenin yanında yaşamını sürdürmesi kitabın en mühim kısımlarını oluşturmaktadır. Ferdydurke romanı ile Gombrowicz temel olarak modernist sığlığı yerden yere vurur. Dünya Savaşı sonrası açığa çıkan yeni toplum bilinci gereği, Yuzef karakteri, kondurulduğu yeni yaşam içinde -burada burjuva bir ailenin sığıntısı demek daha makul olacaktır- demode olarak damgalanan bir yapıya sahip olduğunu keşfeder. Evin 17 yaşındaki kızına tutulan Yuzef, ne yaparsa yapsın asla modern davranış sistemine sahip olmadığını farkına varır ve buna duyduğu öfkenin tomurcuğuyla, çocukça yöntemlerle bulunduğu acizlikten sıyrılmaya çalışır.
Ve 30 yaşındaki çocuğumuz nitekim kendisiyle alay eden, kendisini ciddiye almayan aile ve kızını darmadağın edecek bir planla içine zorla sokulduğu eğitim ve sosyal yaşamdan sıyrılır. Ama bu defa yanına okuldan Mezgit isimli arkadaşı da katılır. Mezgit biçim olarak idealizmden uzak eylemci yapıya sahip diğer taraftan da eşcinsel ve komünizm ikilemi ile Gombrowicz'in hiciv dolu penceresinden bakan en karmaşık karakter olarak aklımda asılı kaldı.
Neticede Ferdydurke yazıldığı dönemde değil yalnızca, günümüzde dahi etkinliğini sürdürebilecek özgün içeriği ve üslubuyla önemli bir metin olarak ifade edebilirim. Kitabın bence ana eksikliği o çocuklaştırma ifadesinin bir yere varması gerekliliğidir fakat bu olmuyor. Çevirmenin son sözde o sırada yaşan `Gezi Parkı olaylarına` yolladığı selamla da ayrı bir güzellik yaşatmıştır bana.