"Satışın Küçük Kırmızı Kitabı"ndaki gibi "sert" emirler yoktu :) "Gidin öğle yemeğine kadar 3 tane fikir bulun" gibi daha masumane dilekler vardı (have to değil, must ve should). "Oturduğum yerden got gotlayayım, arada iki tane de aforizma sallayayım" türündeki bu kitaplar ardı ardına okunmuyor zaten. NLP serilerini o şekilde okuyup "aşırı doz" aldığım zamanlar olmuştu da tövbe etmiştim. Diyeceğim, araya kafa sakinleştirici bir şeyler sokmak lazım, Kayıp Gül 2'yi planlıyorum mesela. Anladığım kadarıyla reklamcı amcamız, yaşını başını almış, çizer arkadaşıyla bir olup deneyimlerini yazıya dökmüş. Öte yandan, hasta karısını bırakıp, genç bir hanımla evlenebilirdi, bir süre sonra ondan da ayrılabilirdi. Onu yapmak yerine şöyle bir telkinde bulunmuş; hayatımızda bulup bulacağımız en iyi "x+1" fikir, eşimiz ve x adet çocuğumuzdur...