Üçleme olması adına zorlama yoluyla yazdırılmış gibi bir havası var kitabın. Drizzt'in iç çatışmalarının burada da önemli rol oynadığı, kitap boyunca lanetli Drizzit lafını okuduğumuz, sonlara doğru hepten saçmalayan bir kitap... Tek olumlu yanı Montolio, o da fazla uzun sürmüyor.
Drizzt'ten soğumama bir kademe daha katan bir kitap olmuştu. Anayurt gibi bir şaheserden sonra bu 3.kitap bence pek de olmamış.
Drizzt; asi, dikbaşlı, dirençli bir o kadar iyi karakterli, sevecen... R.A. Salvatore mükemmel bir roman kahramanı yaratmış.
Sürekli olarak pişmanlıklarını , yapmadıkları ile örtmesi okuyucuyu ciddi anlamda yıpratıyor. Drizzt'in iç buhranlarına gömülmesi normal olarak sinirlerimi gerse de yapacakları ve yapmak istedikleri merakımı çokça cezbetti açıkçası.
Kara Elf olmanın yalnızlık ve dışlanma olarak yansıtılması bu kitapta daha iyi bir şekilde aktarılıyor. (Okurken aklıma Frankenstein geldi , hatta bir noktaya kadar tıptatıp aynılardı) İster istemez karşısına gelen iyi niyetli herhangi bir kişinin drowumuzun ebedi dostu olarak devam etmesi durumu bizlere benimsetilmeye çalışılmış.
Bu tür bir yönelim söz konusu olsa da kitabı beğenerek ve hatta kendimi çoğu yerde kaybederek okumaya devam ettim. Seni unutmayacağım Montolio ; kitabın içinde tamamen kaybolduğum anlardı.
Sonuç olarak Drizzt ile çıktığımız bu yola yine onunla devam ediyoruz. Büyük bir dünyanın ucuna adım bastığımı hissederekten , Buzyeli Vadisi'ne güzelce bir tırmanıyorum.
Montolio bölümü efsaneydi. Film sahnesi gibi gözlerimde canlandı savaşlar. Diğer bölümler durağan olsa da Drizzt'in hikayesi nereye varacak, düşüncesi kendini okutturdu.