Keske butun kitaplar bunun gibi doyurucu olsa diye icimden gecirdigim kitap.Muhtesemdi. Bitmesin diye gidim gidim okudum ama yinede yeterince uzun tutamadim sureyi.
www.seymaatasoy.com
1899 yılında New York'ta yolunu kaybetmiş iki yaratık. Otto Rotfeld'e eş olmak için yaptırılan bir golem ve bir ibriğin içinde bin yıllık tutsaklığından yeni kurtulmuş bir cin.
Kitabın başında Otto Rotfeld'in başından geçenlere tanık oluyoruz. Yalnızlıktan gına gelmiş Otto çok tehlikeli bir büyücü olan Yehudah Schaalman'ın kapısını çalıp ondan Amerika'ya gitmeden hemen evvel bir golem yapmasını ister. Schaalman zor da olsa bu golemi yapar ve golemi canlandırma ve yok etme komutları olan bir kağıtla onları uğurlar. Ama tek bir tavsiyesi vardır: Gemide onu canlandırmamalı. Fakat bizim Otto onu dinler mi, biraz meraktan birazsa sabırsızlıktan golemi uyandırır. Fakat uyandırdıktan çok kısa bir süre sonra hayatını kaybeder. Bizim golem başı boş, ne yapacağını şaşırmış bir halde sahipsiz kalır.
Hikayemizin öteki tarafında da Boutros Arbeely adında bir kalaycı ustamız vardır. Elinde de tamir etmesi gereken antika bir ibrik. Bin Bir Gece Masalları tadında bir olayla o ibriğin içinden insan vücuda hapsolmuş cinimiz çıkar.
Bence olay kurgusunu burada bırakmak ideal olacak çünkü daha fazla içine girip sürprizi bozmak istemem. Anlattıklarım da zaten ilk elli sayfasını oluşturuyor. Önümüzde daha kaaç sayfa var. Evet kitabımız bu iki yaratığın New York'a uyum sürecini anlatıyor.
Kalınlığı kesinlikle gözünüzü korkutmasın çünkü su gibi akıp gidiyor kitap. Şahsen ben iki gece üst üste gözlerim yamulmuş bir biçimde yattım şu bölümü de okuyayım, burası da bitsin öyle yatayım diye diye. Öyle sürüklüyor anlayacağınız.
Wecker oldukça emek vermiş bu kitaba, her halinden belli. Orta Doğu kültürünü, mitlerini iyi incelemiş ve oldukça güzel bir biçimde aktarmış kitaba. 19. yüzyılın New York'unda gezerken birden kendinizi çöllerin ortasında bedevilerle bulabiliyorsunuz.
Öyle az karakterli bir kitap değil Golem ve Cin. Birçok karakteri barındırıyor içinde ve şeceresine kadar indiriyor sizi. Neden bu kadar ayrıntılı anlattı ki bu karakteri, öyle önemli biri değil diyorsunuz. Ama daha sonra birden öne çıkıyor karakter. Yani boş, işinize yaramayan şeyler anlatmıyor.
Beni üzen tek tarafı sonu oldu. İlk 500 sayfasını soluksuz okumama rağmen son 100-130 sayfası biraz zorlama geldi. Evet bir yere bağlanması bir macera bölümünün olması gerekiyordu ama ne bileyim ben öyle durgun sevmiştim kitabı.
Ama yine de tavsiye edebileceğim bir kitap oldu benim için. Hatta dedim filmi bile çekilebilir. Çok da güzel olur. Ama kısmet ne yapalım.
İslam kültüründeki cin'lerle Yahudi kültüründeki golem efsanesini birleştiren sürükleyici bir roman. Özgür ruhlu cin ve uysal golemin diyalogları çok başarılıydı. Son otuz sayfa beni biraz hayalkırıklığına uğratmasaydı bu kitaba daha yüksek bir puan verebilirdim. Yine de bir ilk roman için oldukça başarılı.
10 Puan! 10 Puan! 10 Puan!!
Haaa-rika bir ilk romandı!
Bir yandan bitmesin diye ağır ağır okumak isterken, diğer yandan merakıma yenik düşüp hızlı okuma arzusu ile cebelleştim.
Fantastik, biraz da dramatik kitapları seviyorsanız, çok karakterli, bol olaylı kitaplardan keyif alıyorsanız, okuma listenizin ilk sırasına alın bu kitabı derim.
Bu büyülü masalın içinde kaybolmak gerçekten çok keyifliydi.
Umarım bu tatta daha nice kitaplar gelir yazardan.
Dini ögeler güzel bir şekilde oturtulmuş kitaba. Binbir gece masallarından çıkma bir cin ile Yahudilerin golemi. Oryantalist ön yargıların fazla olmaması da ayrı güzeldi. Kitapta yer yer dini tartışmalar da geçiyor. Bu kısımlar da oldukça öğretici oldu.
‘’ Uzun zaman önce, Süleyman’ın hüküm sürdüğü yıllarda cinlerin en güçlüleri dilekleri yerine getirebiliyormuş. Cinlerin insan büyücüler tarafından hapsedildiği masallar o zamanlardan geliyor. Hapsedilen cin, serbest kalması şartıyla onu tutsak edene üç dilek hakkı sunuyormuş. Büyücü, dilek haklarını daha fazla hakka sahip olmak için kullanıyor, cini ebedi bir köleliğe zorluyormuş. Sonunda büyücü dalgınlıkla iyi ifade edemediği bir dilek söyleyince, tutsak cin onu oyuna getirip serbest kalıyormuş. Belki insanların Tanrısı da benim gibi bir cindir, cennette tutsak edilmiş, dilekleri yerine getiriyordur. Ya da uzun zaman önce özgürlüğüne kavuşmuş, ama insanlar bunu hala bilmiyorlardır. ‘’
Gerçekten çok güzeldi. Her ne kadar sayfa sayısı fazla olsa da bittiğinde keşke bitmeseydi diyebiliyorsunuz. Şahsen ben keşke biraz daha devam etseydi dedim, çünkü kitap bittiğinde sanki kısacık bir öykü okumuşum gibi hissettim, doyamadım yani. harikaydı. söyleyecek daha ne bulabilirim bilmiyorum.
Ben artık hep aynı konulara sahip kitapları okumaktan sıkıldım,farklı bir kitap okumak istiyorum diyorsanız kesinlikle bu kitabı okumalısınız.Konusu itibarı ile diğerlerinden ayrılan bu kitap, sizi masalla fantastik bir dünyanın arasında gezdiriyor.Olağanüstü iki varlığın birbirleriyle karşılaşmaları ve yaşadıkları dünleri ve bugünleriyle sizi etkisi altına alıyor.Başarıyla kurgulanıp,bolca karakterlerle zenginleştirilmiş, büyüleyici ve etkileyici bir kitap.Ben çok beğendim ve mutlaka okunması gereken kitaplardan birisi bence...