Bu kitap hakkında ne düşünmem gerektiğini gerçekten bilmiyorum.Kitabı sevdim mi daha doğrusu ignazio'yu sevdim mi nefret mi ettim bilmiyorum.Mükemmel bir karakterdi ignazio düşünceli, sadık, kendinden emin... Ama bütün iyi özelliklerini kenara atamayacağım kadar da kötü bir kişiliği vardı.
Bir bilgenin de söylediği gibi "herkesin hayatına kimse karışamaz" çok doğru karışamaz isteyen istediği şekilde istediğiyle beraber olabilir bana laf düşmez ama kitapta geçen sahnede ki şeylerin normalleştirilmesini doğru bulmuyorum. Benim gözümde bir tecavüzdü evet kızın bi problemi yoktu bu durumdan ama böyle bir şeyin olması bile yanlış bence. Karissa hiçbir şey olmamış gibi devam etti ama o sahneyi okurken bu şeyi nasıl istemediği nasıl olmaması için çırpındığı hâlâ gözümün önünde.
Karissayı zaten sevmedim hiç. Ne istediğini bilmeyen hiç bir şeyi sorgulamayan aptal kızın tekiydi.
Ama kitabı sevdim. Yiğidi öldür hakkını yeme. Çok sürükleyiciydi bi günde bitirdim. Ignazio her ne kadar beni çok ikilemde bıraksa da onu da sevdim. Kitaba 7 puan verdim çünkü kadın karaktere sinir oldum ve o sahneyi doğru bulmuyorum. Yine de devamını çok merak ediyorum
Aslında kapağını ilk gördüğüm andan itibaren okumak istediğim kitaplar listesinde en tepedeydi. Bir kaç gereksiz parazit yüzünden bu kitaba tam olarak adapte olamadım, okurken çok zevk aldım ama yorumum o kadar uzun olmayacak.
Karissa üniversite öğrencisidir ve annesi ile yıllarca şehir şehir gezmiştir. Sebep; Annesinin paranoyak tavırları. Annesi sürekli tedirgin, kimseye güvenmeyen, kızını saplantılı derecede herkesten her şeyden uzak tutmaya çalışıyor. Üniversiteye bile gitmesi Karissa için bir mucize. Kitabın sonlarına doğru annesinin neden sürekli böyle bir tutum içerisinde olduğunu anlıyoruz.
İgnazio Vitale, yani NAZ, ismi biraz garip ama İgnazio yada sadece Vitale dendiğinde daha karizma bence :) Kitap boyunca bu adamın ne olduğunu çözmeye çalıştım. Arkadaşlardan birisi yorumlarında Roarke ve Barrons karışımı demişti evet bende şimdi hak veriyorum. Vitale, Karissa'yı resmen kraliçe gibi hissettirdi, Vitale'nin nereden ne zaman çıkacağı hiç belli olmuyor gizemli adam tiplerinden hep hoşlanmışımdır zaten :) Christian Grey'in gözlerine bakarak Anastasia sürekli tahminlerde bulunurdu, okuyanlar hatırlar, öfkeli elli, kıskanç elli filan diye. Bu kitapta da aynı şey var Karissa Vitale'ye bakarak onun nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu anlıyor. Bende bunu yapabilmeyi dilerdim.
Vitale'nin üstünden resmen "tehlikeli" duygular akıyor ama bir o kadarda yakışıklı ve çekici olduğu için Karissa'mız hiç önemsemiyor. Dikkat ettiğim bir diğer nokta ise Karissa 19 yaşında ama Vitale çok daha büyük, 40'lı yaşlarda ama 30'lu yaşlarda gösteriyormuş. Karissa'nın yalancısıyım :))
Hikaye genel olarak akıcı, eminim parazitler olmasa ben bir günde bitirirdim. 440küsür sayfa hemencik okunabilir.
Çok yeni bir kitap olduğu için fazla yazıp okuyucuları da merak içinde bırakmak istemem, eğer okuma fırsatını bulursanız okuyun :)
Kitabın ayracına ba-yıl-dım. :)
"O güzel bir pakete sarılmış bir canavardı. Ama aramızdaki mesefeyi hissettiğim böyle zamanlarda,kendimi düşünürken buluyordum.Belki onun gözünde,gerçek canavar bendim.''
***
''Belki Cinderalla sonsuza kadar mutlu yaşamadı.
Belki gece yarısı geldiğinde,kaçmak istedi.
Belki prens gitmesine izin vermedi.
Benimki vermedi.
Vitale. ''
***
''Beni yok etmek için yola koyulmuştu ama bunun yerine bana aşık oldu. Ben de ona aşık oldum,sonunda beni yok eden de buydu. ''
***
"Kralın kendisi olduğu kendi küçük dünyasında yaşıyordu ve onun gözdesi olmaktan fazlasıyla mutluydum. Ama bana bakıp gamzesini ortaya çıkaracak biçimde gülümsediğinde gözdesi değil, kraliçesi olduğumu hissettim."
~~~*~~~
"Yeni oyuncağı olmuş bir çocuk gibiydi ve paketten çıkarır çıkarmaz beni kırmayacağını ummak dışında bir şey yapamıyordum."
~~~*~~~
J.M.Darhower'ın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı Gözlerindeki Canavar, aşk romanlarından biri. Akıcı, sürükleyici bir kurgu olmasının yanında okuru şaşırtan detayların ve olay döngüsünün olduğu bir kitap aynı zamanda.
Mükemmel bir çeviri, harika kapak tasarımı ve sıfır imla hatası ile basılmış bir kitap.
Monster in His Eyes serisinin ilk kitabı, seri iki kitaptan oluşuyor. İlk kitap Karissa tarafından anlatılıyor ve ikinci kitap Ignazio Vitale tarafından anlatılmasıyla kaldığı yerden devam ediyor.
~~~*~~~
"O, bir uyuşturucuydu;hem de bağımlılık yapan türden...
Ve bunun kurtulabileceğim bir alışkanlık olduğundan emin değildim.
Tek bir vuruş yetmişti.
Güçlü ve aşırı mutluluk veren tek bir vuruş.
Müptela olmuştum."
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Karissa,üniversite birinci sınıf öğrencisi18 yaşında bir genç kız. Ailesinden uzakta okuluna devam ederken bir gün 38 yaşında tehlikeli derecede yakışıklı ve tehlike oklarının gösterdiği Ignazio Vitale ile karşılaşır. Derken aralarındaki etkileşim büyük ve vazgeçilmez bir aşka dönüşür. Geçmişinden yaralı, kaybetmenin anlamını oldukça acı bir şekilde öğrenmiş olan Ignazio Vitale yani nam-ı diyar Naz ile Karissa'nın aşkını konu alıyor. Tabi sadece bununla kalmıyor. İçindeki intikam ateşi ile yanan Naz'ın içindeki nefretin ve öfkenin sebebini şaşırtıcı bir şekilde öğrenirken iki aşığın çıkmazda gibi görünen ilişkisini okuyoruz.
Naz ile Karissa arasındaki zaten pamuk ipliğine bağlı olan güvenin kopma noktasına gelip kopup kopmayacağını, aşklarının nasıl bir yola gireceğini okumanın eşsiz zevkine varıyoruz.
Sıradan bir aşk hikayesi gibi gelebilir ama değil! Tıpkı sıradan bir erotik aşk romanı olmadığı gibi. Çok daha fazlasını içinde barındırıyor.
Bu kitabı tarif etmek, kelimelere sığdırmak mümkün değil bence okumalısınız.
~~~*~~~
"Ben iyi bir adam değilim, Karissa ve asla da olmayacağım. Sakın beni düzeltebileceğini
ya da bir gün değişeceğimi düşünme. Öyle bir şey olmayacak. Şunu anlamak zorundasın.
Eğer bu iş daha ileri giderse, eğer kalmamı istersen bir gün çekip gitmene izin vermeyeceğim."
~~~*~~~
Kitabı beğendim, hatta bayıldım! Vitale karakterini sevmeyenlerin aksine sevdim. Onun sert karakterine, garip fantazisine, intikam içinde yanan kalbine rağmen içindeki aşık adama vuruldum!
Zaten görünenin ardındakini görebilen bir okur Vitale bayılır ama sadece dış kabuğun görüşüne,Vitale'in gösterdiği kişiliğini gören bir okur ise kitabı beğenmez!
Kitabın kapağını kapatır kapatmaz ikinci kitabın çıkması için heyecanlandım hatta CNR'da bile bunu dile getirdim ve öğrendim ki çeviri için Arzu Hanım'a verilmiş. İkinci kitapta aynı çevirmen tarafından çevrilecek bunu demeden geçmeyeyim :)
Bir de... ben böyle kitaplara yani bu tür kitaplara erotik aşk romanı kategorilendirmesini nedense yakıştıramıyorum. Artık bütün aşk romanlarındaki erotizm dozu bu kadar ve erotik aşk romanı dediğim anda aklıma çok daha fazlası geliyor, mesela Günahkarlar Turnede Serisi...
Bu kitap için, bence çoook güzel bir aşk romanı ve evet içerisine biraz erotik sahne serpiştirilmiş demek bence daha yerinde olur ;)
Arzu Hanım duyun sesimi. Kitabı, yani 2. kitabı heyecanla bekliyorum. Olabilecek en kısa zamanda lütfen çevirinnnn...ne olurrr diye yalvarasım var :))
Kitabın yorumunu bitiriyorum artık ve tekrar tekrar söylemekten yorulmayarak kitabı tavsiye ediyorum. 5 üzerinden 5 arkadaş! O kadar beğendim işte.
Alıntılar ve daha fazlası için: http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/03/jm-darhower-gozlerindeki-canavar.html
Ignazio Vitale, Otuz sekiz yaşında, karanlık işlerin içinde olduğu belli olan,sürekli siyah takım elbise giyen ve siyah bir Mercedes ile dolaşan,az konuşan,geçmişinden hiç bahsetmeyen,girdiği her mekanda sözü geçen ve saygıyla karşılanan,kasıntının teki, geçmişinde bir takım sırlar var onu anladık,ama kitabın bayağı bir sonuna doğru anladık..
Karissa Reed, on sekiz yaşında üniversiteye giden, Melody adında gereksiz bir oda arkadaşına sahip, ergenlikten henüz çıkamadığını düşündüğüm ( özellikle kitabın ilk yarısında) bir kızcağız,korku saplantısı olan sorunlu bir annesi var,bir yerlere yerleşme korkusu,büyük şehir kokusu,yabacı insanların korkusu, kadının bu kadar takıntılı olmasının nedenini sonlara doğru öğreniyoruz ...
Vitale, Karissa'nın hayatına,hızlı bir şekilde giriş yapıyor,ve jet hızıyla sayılacak bir sürede aralarında bir ilişki başlıyor, ilişki kelimesini kullandım, zira ben bu ikili arasında bir aşk hissedemedim, fakat cinsellik oldukça yoğun, oldukça sert ve çoğu zamanda ürkütücü bir biçimde tam merkezde duruyor, ama cinsellikteki bu tutkusuna rağmen, Vitale bugüne kadar okuduğum en ruhsuz karakter.
Adam kapalı bir kutu gibi, hakkında bir şeyler öğrenmek için dedektif gibi iz sürmeniz gerekiyor,söylediği sözlerden, yaptığı telefon konuşmalarından bir şeyler çıkarmaya çalışıyor insan..
Vitale in çekim alanına nasıl girdiğinizi, her şeyin ne zaman onun kontrolüne geçtiğini farketmiyorsunuz bile,avına usulca yaklaşıp ürkütmeden avucunun içine alan biri, Bence Vitale'in rengi ne siyah, nede beyaz, tam rengi gri..
Okuduğum, bazı yorumlarda adamın ne sapıklığı kaldı ne sübyancılığı ne tecavüzü,fakat ben aynı fikirde değilim zira kızımız Karissa on sekiz yaşında, aklı başında,her şeyi rızasıyla kabul eden,hatta çoğu zaman Vital'den daha ateşli biri, hiçte kurban rolüne bürünmesin canım ciğerim yemezler :)
Yazar sonlara doğru, ters köşeler yapmış,bazı taşlar yerine oturuyor, Vitale'in Karissa nın hayatına neden birden bire girdiği,hiç bir şeyin tesadüf olmadığı,hatta işin içine aileleri ve intikam olgusunu da katarak, tam olmasa da, okuyucuyu merakta bırakan bir kaç soru cevaplanmış oluyor..
Bakalım ikinci kitapta nasıl gelişmeler olacak :)
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
'Yakışıklı prensini bulduğunu sanan ama düşündüğü kahramanın o olmadığını fark eden herkes. Bu kitap sizin için.'
Ignazio Vitale. İsmi de kendi gibi farklı. Kitap öyle aktı ki bir günde bitirmiş bulunmaktayım. Ve öyle bir son beklemiyordum ya da öyle bir sır mı demeliyim. Sanırım ilk kez bir karakterden hem “nefret ettim hem de âşık oldum” aynen Karissa şuan kulağın çınlıyordur aynı duyguları yaşıyoruz yalnız değilsin.
Öncelikle yaş farkını hiç sorun etmediğimi belirtmeliyim. Okurken hiç rahatsızlık çekmedim. Çünkü Karissa düşünceleri bakımından bana göre çok olgun birisiydi. Kitabı okurken zaten o kadar merak için de oluyorsunuz ki bu ufak şeyi takmıyorsunuz bile. Karissa üniversite de okuyor baba ortada yok anne ise garip bir şekilde rahatsız yani kaldıkları yerde uzun süre yaşamıyor ve taşınıp duruyor. Kapısında sürekli kilitler var. Çok sayıda kilit hem de. Sürekli kızını telefonla arayıp duruyor. (bunların hepsinin nedeni anlaşılıyor her şey o son sayfalar da)
Karissa’nın felsefe hocasına sinir olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. Zaten ona ne olduğu da kafamda soru işareti olarak kaldı. Oda arkadaşı da öyle çok yakın arkadaş kategorisinde değildi bence. Karissa çevresi geniş olan birisi değil. Para sıkıntısı olduğu içinde çok gezmez. Bu yüzden sanırım sürekli “Neden ben?” diye sordu Naz’a ve hep “Neden sen olmayasın?” cevabını aldı. Naz duygularını hiç belli etmiyor ama belli ettiğinde de tam on ikiden vuruyor. Böyle ketum birisinde böyle sözler...
Tek taktığım durum Karissa’nın tanımadığı birine (Naz) bu kadar çok yakın olabilmesi. Hiçbir şeyi sorgulamadı. Sorguladıysa bile cevap bulamadı yine de ona teslim oldu. Bunun dışında beğendim; çevirisine, anlatım biçimine..
'Aşk; kendini tersyüz etmek, başka birine teslim etmek ve ona güvenmekti... Sana dokunacağına, seninle ilgileneceğine, sana teslim olacağına ama ne olursa olsun ona verdiklerini asla paramparça etmeyeceğine inanmaktı.' -Karissa
"Hırlayabilirsin, tıslayabilirsin, miyavlayabilirsin ve hatta zaman zaman pençelerini çıkarabilirsin ama seni nasıl mırıldatacağımı biliyorum. Ben ormanın kralıyım. Ben bir avcıyım."
"Yani ben senin avın mıyım?"
Başını iki yana salladı. "Sen benim kraliçemsin."
"O, şık yakışıklı prens maskesi ardına gizlenmiş bir canavardı. Ama şimdi olduğu gibi, aramızda mesafe olduğunu hissettiğim kimi zaman, kendimi şunu düşünürken buluyordum: Onun gözünde belki de gerçek canavar bendim." -K.
"Birini sevdiğin zaman onun için en iyi olanı istersin... Ama ona âşıksan, onu kendin için istersin. Ve bu ikisi her zaman aynı şey değil. Sırf seni istiyor olmam senin için en iyisi olduğum anlamına gelmez."
Hikayede boşluklar ,gedikler, saçma sapan bir kadın karakter,ergen ruha sahip 38 yaşında bir erkek karakter,kitabın sonunda "fantazi" olmadığı ortaya çıkan "fantaziler" kısaca baştan aşağı saçmalık dolu bir kitap
Kaşar ve Kezban ergen ablayla sübyancı bir adamın hikayesi. Aslında karakterler güzel işlense ve sürüyle mantık hatası olmasa ilginç olabilecek bir konu bu haliyle hiçbirşey benzemiyor.Aylarca heyecanla çıkmasını beklediğim ve sonrasında hayal kırıklığına uğradığım kitaplara bir yenisi daha eklendi...
Edit:Karakterler arasındaki yaş farkı normalde rahatsız etmez beni (sonuçta Gelişim okuyarak büyüdük) Ama burdaki karakterlerin davranışları,halleri,tavırları yüzünden Vitale'ye sübyancı dememe neden oldu...
Yabanci Yayinlari her zamanki gibi son dakka golu atip benim icin heb 1.siraya yerlesmeye karar verdi ben anladim onlari. :Pp
Öncelikle sevgili #ütopikkizlar'in sayesinde alana kadar çıldırdığım bu kitap hakkında hiç bir halt sizinle paylaşmak ISTEMIYORUM ! Eh dayanabilirsem :D
"Belki Cinderalla sonsuza kadar mutlu yasamadi.Belki gece yarısı geldiğinde,kaçmak istedi. Belki prens gitmesine izin vermedi. Benimkisi vermedi. Vitale."
Tüm Prensler her zaman iyi olmak zorunda değil ki. Bağzı Prenslerin içinde canavarlarıyla kabullenmek gerek. Ignazio Vitali hiçte iyi bir adam değil aksine Kırmızı başlıklı kız hikayesinde.olan Büyük kötü kurt'tu !
Öncelikle bir bir kaç haber duydum kitap hakkında Grinin elli tonu Çakması falan filan dediler. Kesinlikle alakası yok bu kurgunun o kurguyla !!!
Öncelikle bunu bilin. Karissa ve ve Vitale bambaşka bir hikaye , ve ben.bu hikayeye bayıldım bayıldım. Zor sabrediyorum zor :D
"Ne yapıyorsun?"
"Noktaları birleştiriyorum. Sırtındaki çiller yıldızlara benziyor. Onları birleştirme biçimime göre bir hikaye anlatıyorlar."
"Ne söylediler sana?"
"Senin çok güzel olduğunu ve sana sahip olduğum için benim çok şanslı bir orospu çocuğumu söylediler."
Bu kitap önce yıkıyor, parçalıyor sonra kendi elleriyle sizi topluyor.Okurken nasıl bir ruh transa girdim bilmiyorum ama hemencecik bitti :( kitabin devamı yurt dışın da yeni çıkmış ve bizde ne zaman gelir bilmiyorum ama Tavsiye ister misiniz ? Hala ne demeye oturuyorsunuz kalkın gidin alin ve okuyun : )
"Onu seviyordum.Ondan nefret ediyordum.O,iyi olan her şeydi.O,kötü olan her şeydi. Hayatıma anlam katıyordu...
Yakışıklı prensim masaldaki kötü adama dönüşmüştü."
Okuduğum olumsuz yorumlardan sonra her ne kadar kitabı sevmemeye uğraştımsa da merakla sayfalarını çevirdim. Kızın yaşının küçüklüğünü saymazsak ve benim gibi bir çoklarını rahatsız eden zevk adına yapılan tecavüz sahnelerini görmezden gelirsek, bir solukta okunan kitaplardan olduğunu söyleyebilirim. Kitap bittiğinde ikinci kitabı okumaya fazlasıyla yetecek kadar ilgi çekici bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Anlatım,kurgu,çeviri oldukça iyiydi.Laf kalabalığı yoktu.Karakterleri akılda kalıcıydı.Özellikle de Ignazio Vitali...Sevip sevmemek arasında kaldığım karakter oldu.En yakın arkadaşı tarafından ihanete uğramış ve hamile karısını bu yüzden kaybetmiş,hayatını uzun yıllar bunun intikamını almak için yaşayan karanlık bir adam,bir mafya üyesi. Daha ilk başta onda farklı bir şey olduğu hemen hissediliyor. Karissa ise annesinden başka kimsesi olmayan şehre üniversite okumaya gelen masum genç bir kız.İkili arasındaki başlayan ilişkiyi yaş yüzünden yadırgayarak okunuyor ama sonra yavaş yavaş öyle bir karanlıklar içine dalınıyor ki bunu farkedemiyorsunuz bile. Kitabın bazı yerlerinde Grinin elli tonunda ilk defa duyduğumuz ve greyi anımsatan yerleri olmadı değil ama İgnazio, kesinlikle kişilik olarak ve yaptıklarıyla daha sert,daha gizemli ve tehlikeli bir adamdı.
Yani anlıyacağınız bu kitap çok masum duyguları alıp karanlıklar içinde yok edebilecek bir kitap. Bence günümüz aşk romanlarından sıkıldıysanız alternatif olarak okunabilecek bir kitap ama sevip sevmeyeceğiniz konusunda bir şey diyemiyorum.
Uzun zaman önce okudumuş olduğum kitap için anca kelimelerimi toparlayabildim.
Kitap genel olarak bir iki fark haricinde herhangi bir erotik roman veya romantik kitap olarak ilerledi. Hatırlayabildiğim farklardan biri Naz'ın kendi içinde duygularını inkar etmeden kıza olan aşkını kabullenmesiydi.
Aslında kitabın puanını daha düşük verecektim ama sonlara doğru olan bölümler hoşuma gitti o yüzden 7 verdim.
Yalnız Karissa'nın kitabın sonlarına kadar Naz'ın ne yaptığıyla ilgilenmemesi beni de şaşırttı. Yani bu kadar da vurdumduymazlık olmaz sanırım.
Kitabı okuyan bazı okuyucular tecavüzden rahatsız olmuşlar ama ben o tarz bir sahne göremedim. Kelime olarak geçiyordu kitapta ama kızımız bu durumdan pek rahatsız olmuşa benzemiyordu, en azından Karissa'nın kelimelerinden anladığım buydu.
Kitap beni merakta bıraktı. 2. almayı düşünüyorum.
Birinci kitap çok güzeldi ama ikincisi beklentimi karşılamadı. Yine de Vitale ile tanışmalısınız.
Kitabı bitireli birkaç gün oldu. Böyle bir kitabın yorumu nasıl yapılır biraz düşündüm doğrusu. Öncelikle yapılan yorumları okudum. Hiçbir zaman bir nefeste okudum, çoookkk güzeldi, harikaydı tarzında yapılan yorumlara güvenmem. Bu bana kesinlikle yayınevinde çalışıyor, çevirmenin arkadaşı, kitapları bedavaya getiren blogger hissi verir. Bir yorum yapmak için bu kadar giriş cümlesine ne gerek var diyebilir okuyanlar. Sadece düşüncelerimi aktardım. Zaten kitapta öyle bir nefeste okunacak kadar sürükleyici değildi. Sadece yorumlarda Grinin Elli Tonu tarzı kitaplar çok çoğaldı. Yasaklanması gerek, gibi cümleler okuyunca ne varmış bu kitapta diye merak ediyor insan. Ben kitabı ilk çıktığı zaman kapağı ve adı ilgimi çektiği için merak etmiştim. Neyse aldım, okdudum. Yorumum; bir kere Grinin Elli Tonu'na benzediğini düşünmüyorum. O kitap fazla aşırı bulduğum, okuduktan sonra kitaplığımda tutmadığım kitaplardan biri. Orada olanlar sanki doğalmış gibi bir tarzla yazılmıştı. Gözlerindeki Canavar'da yanlış giden bir şeylerin farkındasınız okurken. Yasaklanması gerek kısmına gelince. Yasaklar merakı artırır diye düşünüyorum. Okunsun ama okurken insan mantığını kullanabilmeli. Zaten kitaptaki kadın karakterin annesi yıllarca baskı altında tutmuş onu ve yaşadıklarını bu yüzden sorgulayamıyor bile. Yaşıyor çünkü o yaşa kadar kapalı tutulmuş. Anne baskısı (sevgi ve sürekli uyarıyla). İyi karakter yok kitapta. Sevdim ya da sevmedim diye bir şey düşünemedim. Sadece ikincisi çıkınca onu da okuyacağım. Merak ettiğim ikincisi son zamanlarda moda olan şekilde erkek karakterin dilinden mi olacak yoksa kadın karakter devam mı edecek anlatmaya.
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2018/02/gozlerindeki-canavar-monster-in-his.html
Bu seri türündeki efsaneler arasında yer alıyor kesinlikle.
Bir kere aşkını bulduktan sonra değişen bir adamı okumuyoruz. Ignazio Vitale, değişimin uğrayacağı en son insan.
Kitabı ikinci defa okuyorum. Buna rağmen ne sıkıldım, ne heyecanım kaçtı, ne de olumsuz başka bir şey oldu.
Karissa, hayatı boyunca paranoyak olan bir anne ve oda arkadaşı dışında çevresinde hiç kimse olmayan yalnız biridir. Bu yüzden Ignazio Vitale gibi güçlü, çekici, karşı konulamaz cazibesi olan bir adama karşı koyamadan kendini onun kollarına bilerek ve isteyerek bırakıyor. Ignazio, Karissa haricinde kimseye izin vermediği hitapla Naz, elbette ki peri masalının başkahramanı gibi görünse de aslında işler hiç de öyle değil.
Öncelikli olarak karakterler arasında yaklaşık yirmi yaş bir fark var. Bu normalde beni rahatsız ederdi ama bu kitapta yazar aradaki farkı belirtmese hissedilmeyecek bir tarzdaydı.
Ignazio karakteri kesinlikle liginde en önde olanlardan. Yaydığı tehlikeyi buram buram hissediyorsunuz. İçinde her şeyi barındıran bir karakterdi. Nefreti de aşkı da tam anlamıyla yaşıyordu.
Karissa'nın içindeki duygu fırtınasını çok iyi anlatmış yazar. Onu hem seviyor hem de nefret ediyor. Ve Naz'ın tam tersine iki duygu yüzünden de acı çekiyor ve işin içinden de nasıl çıkacağını bilmiyor.
Bu nefretin sebebi ise, yaşananların bir peri masalı değil de korku hikayesi olduğunun ortaya çıkması ardından gelenler
İlk okuduğumda Karissa'nın arkadaşı Melody karakterini pek sevmemiştim ama fikrim değişti. Eğlenceliydi onun olduğu kısımlar özellikle diğer kitaplarda. Tabi hala fazla uçuk biri olduğunu düşünüyorum.
Sürükleyiciliğini bir an olsun kaybetmeyen, akıcı ve sizi kendine zincirlerle bağlayacak tarzda bir kitap Gözlerindeki Canavar. Serinin devamı da aynı şekilde. En iyisi siz hepsini birden alın ilki bittikten sonra ikincisine uçarak geçmek istiyorsunuz çünkü.
Parmağı kez daha omurgamı takip ederek belime kadar indikten sonra yön değiştirdi. Sıcak tenimde şekiller çizip motifler oluşturarak bütün sırtımı keşfetmeye başladı. Sanki ben canlı bir tuvaldim, o ise bir ressamdı.
Kendimle mücadele ediyor olmama rağmen merakım galip geldi; ne çizdiğini öğrenmek istiyordum. Rastgele yapılan anlamsız çizimler gibi geliyordu ama bu adamı tanıyordum. Yaptığı her şeyin bir nedeni vardı. Her çılgınlığının haklı bir gerekçesi, ağzından çıkan her kelimenin bir anlamı, her davranışının bir amacı vardı.
Ve bu genellikle iyi bir şey olmuyordu.
Gözlerimi sımsıkı kapatarak sırtımda dans edercesine dolanan parmağının hareketlerinden bir anlam çıkarmaya çalıştım.
Bir zamanlar vaat ettiği muhteşem hayatın resmini çizerek yalanlarını derimin altına mı sızdırmaya çalışıyordu? Her şeyin daha iyi olacağına yemin ettiği bir aşk mektubumu yazıyordu?
Belki de fidye mektubu yazıyordu.
Keşke etimden söküp alabileceğim bir ip çiziyor olsaydı da onu asmak için kullanabilseydim. Bunu hak ettiğinden emindim.
Daireler ve kavisler yaparak parmağını kaldırmadan çizdiği izlere dikkat edip nihayet şeklin ne olduğunu anladım. Parmaklarının hareketlerini gözümün önünde canlandırdığımda, el yazısıyla tek bir kelime yazıyor olduğunu fark ettim.
Vitale.
Kısa bir süre önce ona Naz diye hitap etmem konusunda ısrarcı davranmış olsa da adı Ignazio Vitale idi. Ve aklımı başımdan alan, beni elde eden ve eriten kişi Naz'dı. Gerçek Ignazio'yu tanımam uzun sürmemişti ve Vitale ile karşılaştığımda ise kaçıp gitmek için artık çok geçti.
Sanki daha önce kaçabilecekmişim gibi...
Bu yorumdan önce kitabı kötüleyen bir şeyler söylemiş ve bir puan vermişim.
Nedensiz bir şekilde ikinci kitabı alıp, okumak istedim. Ama ilk kitabı unuttuğum için onu tekrar okudum. Sonrada kitabı çok sert eleştirdiğimi düşündüm. İkinci kez okuduğumda güzel geldi. Kendini tekrar okuttu. Ayrıca kafam dağınıkken okuduğum için ilk okuyuşumda bazı noktaları kaçırdığımı farketttim. Yine herkesin bahsettiği gibi bir olağanüstülüğe sahip olmadığı ama en azından güzel bir kurgusu olduğu kanısına vardığım için yorumumu ve verdiğim puanı değiştirdim.
"Ya masaldaki yakışıklı prens, kötü adamın ta kendisiyse..." Merhabalar efendim, yine bir kitabın sonuna gelmiş bulunuyorum ama ne kitap! Kitaba başladığımda klasik bir hikaye bekliyordum. Yani adamın geçmişinden kalma yaraları vardır, sonra bir kız görür hayatı değişir falan filan.. Ama öyle değil. Kesinlikle bambaşka bir hikaye.
Vitale... Vitale'in karanlık ruhunu gördüğünüz ilk anda fark edebiliyorsunuz ama o karanlığın ardından böyle bir şey çıkmasını hiç beklemiyordum. O kadar şaşırdım ki o sayfaları ara vererek okumam gerekti. Zaten kitabın sonu o kadar havada bitti ki ikinciyi okumak için yanıp tutuşuyorum 🔥
Karakterlerin aralarındaki yaş farkı beni azıcık rahatsız etti evet itiraf ediyorum ama çok takılmadım. Ayrıca eklemeden geçemeyeceğim Vitale'i sevmeyenler neden sevmiyor anlamıyorum. Tamam karanlık falan ama haklı sebepleri var yani kimse kusura bakmasın. Siz o durumda olsanız ne yapardınız diye sorarım size... Lütfen arkadaşlar Vitale'e sahip çıkalım.
Kısacası, kitabı okumayan kalmasın canlar 😌 Eminim Vitale'i çok seveceksiniz
çok değişik bi kitap .herkese verdiği duygu farklı ve farklı anlayıp yorumlamasının nedeni bu olsa gerek .ben de Karissa gibi hissettim hem sevdim hem sevmedim .ama adamın yaptığı şeylerin nedenini anlayınca hak vermedim de değil ..ama kıza da üzüldüm :( okuması keyifliydi ama daha erken açılabilirdi hikaye aşk duygusunu vermek isterken hikaye biraz uzuyor sanki ama son bolumler güzeldi .naz'ın son bölümde ya benim olursun ya kara topragin biçiminde olması çok etkiledi bu yüzden diğer kitabı merakla bekleyenlerdenim.bi de spoiler gibi olmasin ama tecavüz falan sahnesi denmis ama bana hiç öyle gelmedi yahu adam baştan söylüyor kızda tamam diyor. bunu tecavüz diye adlandıran kız kendisi dönüştürdü resmen tecavuze bana çok garip geldi anlayamadım zaten ...bdsm bence hiç yoktu adamın sert olmasının nedeni başka nedenler nefret gibi...
Klasik, kötü adama aşık olan masum ve korunmaya muhtaç zavallı kız. Ve bu kızın kitap boyunca nasıl olurda bu adam bana aşık olur tripleri . Ama bu kitapta bir fark vardı ve aslında kitap bu ayrıntı ile başlıyor. Bir noktada kız aşk ve nefreti aynı anda hissetmeye başlıyor.. kitap bu noktayı merak ettirerek okutuyor kendini.
Olaylar flm şeridi gibi anlatilmasaydi efsane bir kitap olurdu, fazla detaya inilmese bile güzel bir kitap
Karissa on sekiz yaşında üniversite birinci sınıf öğrencisidir. Annesi hamileyken babası onları terk etmiştir. Ondan sonra annesi eskisi gibi olmamış çok koruyucu olmuştur. On sekiz yıl boyunca onu kilit altında tutmuştur. Ne zaman gözünün önünden ayrılsa sinir krizi eşiğine gelmiştir. O kadar çok yer değiştirmişler ki uzun süreli arkadaşı hiç olmamıştır. Karissa ise yuvam diyebileceği bir yere sahip olmaktan başka bir şey istememiştir. Üniversiteyi kazanınca annesi üzülüp yalvarsa da kalbinin sesini dinleyip hayalleri peşinden gitmek istemiştir.
Ders sonunda telefonunu unuttuğu sınıfa dönünce profesörünün bir adamla konuştuğunu duyar. Panik olup uzaklaşır ve yakışıklı adam telefonunu ona getirir. Akşam tekrar karşılaşırlar. Karissa bunun kader olabileceğini ya da başının dertte olduğunu düşünür. Bayılır ve kendisine geldiğinde Ignazio Vitale'nin evindedir.
Naz otuz sekiz yaşındadır. Onu yurduna bırakır ve numarasını kaydettiğinden Karissa aramadan duramaz ve ikili hemen görüşmeye yakınlaşmaya başlar.
Naz sürekli siyah takım elbise giyen, az konuşan, gözünden bir şey kaçmayan, insanları iyi okuyan, tedbirli, insanlara güvenmeyen, sahiplenici, kontrolü elinde tutmak isteyen, düzen manyağı, insanların evine girip çıkmasından hoşlanmadığı için evini kendi temizleyen, vücudu yara izleri ile dolu biridir. İnsanların halletmek istemediği pis işleri hallettiğini söylediği gizemli bir işi vardır. Kan bağı olmadan ailesinde olanlar vardır. İnsanların çoğunun korktuğu kişilerle aile dediği kişiler aynı olduğu için kimseden korkmaz.
Naz Karissa'nın kendini akışa bırakıp rüzgarın götürdüğü yere gitmeye meyilli olduğunu bilir. Hiç tanımasa da Naz onu daha önce kimsenin tanımadığı kadar iyi tanır.
İkili hemen birbirinden hoşlanır bu Naz için bir sorundur. O insanlardan hoşlanmaz, insanlarla sadece iş yapar herhangi birinden nadiren hoşlanırdı. Karissa'da çok uzun zamandır aradığı bir şey vardır. Her zaman arzu ettiği bir şey. Şimdi onu bulmuştur. Herhangi bir şeyi arkasında bırakıp giden bir adam değildir. Karissa'nın uzak durması gereken biridir onu uyarır. İyi bir adam değildir ve asla da olmayacaktır. Onu değiştiremezdi ve bir gün değişeceğini düşünmemeliydi. İş daha ileri giderse Karissa kalmasını isterse bir gün çekip gitmesine izin vermeyecekti. Karissa'nın değerinin farkında olmadığını düşünür. Yeter ki izin versin ona her şeyin en iyisini verebilirdi. Ne isterse ona sunar dünyayı ayakları altına sererdi. Büyük ikramiyeyi kazanmış hisseder. Onu ilk gördüğünde bu kadar büyük bir şehirde nasıl onunla karşılaşabilecek kadar şanslı olduğunu, rüya görüyor olabileceğini düşünmüştür. Onu istemek yanlış bir şeydi ama karşı koyamaz. Karissa ile biraz gönül eğlendirip yollayabileceğini düşünmüştür ama ona sahip olduğu anda onu bırakmaması gerektiğini anlamıştır. Karissa artık onundur.
Karissa Naz'dan uzak durmak istemez. Naz varlığına şükrettiği için güller gönderir, kıyafetler, takılar gelir. Naz dünya onun etrafında dönüyor gibi hissettirir. Onun kibar, yumuşak olduğunu bilir ama ruhunun derinliklerinde öyle olmadığını bilir. Naz'ın canavarlarla takıldığını hatta bir tanesinin içinde olabileceğini düşünür. Fakat Naz onun savunmasını paramparça etmiş duvarlarını yıkmıştır. Naz onun nefesidir ve yanında olmadığında nefessiz kalıyordur. Çok geçmeden sevgi sözcükleri gelir.
Naz'ın geçmişini bilmez karanlık olduğunu bilir bir sürü yanlış şey olmasına rağmen evlenme teklifini kabul eder.
Naz'ın sırları ortaya çıkmaya başlar. Naz daha önce evlenmiştir. Karısı on sekiz yaşında hamileyken yakın arkadaşı onu öldürmüş kendisi de ölmekten kurtulmuştur. Naz birini daha kaybetmeyecek aynı hataları yapmayacaktır. Bir gün karısını öldürene bunu ödeteceğine yemin etmiştir. Naz'ın gizemleri sürerken Karissa'nın annesi ortadan kaybolur. Babası ortaya çıkar ve Naz'ın hayatını ondan çalan, karısının babasından intikam almak için karısını öldüren kişinin Karissa'nın babası olduğu ortaya çıkar. Naz en başından beri Karissa'nın kim olduğunu bilir ve babasının yaptığı gibi onun ailesini öldürmek istemiştir. Karissa'yı kimse ondan koruyamazdı ama Karissa çok şanslıdır çünkü ona aşık olmuştur. Karissa'ı sevmeseydi çoktan ölmüş olurdu.
Karissa'nın yakışıklı prensi masaldaki kötü adama dönüşür. Kaçsa da Naz onu bulur ve babasını öldürür. Naz'ı hem sever hem nefret eder bir duruma gelir. Hayatının diğer yarısını aramasına hiç gerek kalmamıştır çünkü onun ki o daha doğmadan peşine düşmüştür.
Akıcı, sürükleyici bir kitaptı. Naz'ın gizemi dışında Karissa'nın annesi de merak uyandırıyordu. Farklı sonlu güzel bir hikaye.