"Yaklaşık iki bin yıl önce, dokuz yüz Musevi aylarca Romalı askerlere Masada'da karşı koydu. Eski tarihçi Josephus'a göre bu katliamdan iki kadın ve beş çocuk kurtuldu. Bu trajik ve etkileyici olaydan yola çıkan Hoffman'ın romanı; her biri Masada'ya farklı yollardan geçerek gelmiş dört olağanüstü cesur, becerikli, duygusal kadının muhteşem hikâyesini anlatır."
Özetle konu budur. Yaşanmış bir olaydan esinlenerek ortaya çıkan bir roman. Yazar bizzat ziyaret etmiş o bölgeyi. Bu hikayeyi dinleyince de etkilenmiş, yazmaya karar vermiş. Romalıların zulmünden kaçan kişiler kayalıklarla sarp geçitlerle kısacası ulaşılmaz olduğuna inanılan bir bölgede yapılan kaleye yerleşmişler romanda. Nasıl bir kaledir diye merak etmiştim. Resimler faydalı oldu. Okumayı düşünüyorsanız kitabı bir bakın derim.
https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/303599_481193641921949_1380994456_n.jpg
Kitapta ilk tanıdığımız güvercin bekçisi Yael. Onu sırayla Revka, Aziza ve Shirah takip ediyor. İlk Yael'e ısındığım için midir nedir bilmem diğer kadınların ağzından anlatım devam ederken de onu merak ettim hep. Birbirlerinden kopmuyorlar zaten. Hatta tanışmaları eskiye dayananlar var. Sevdim o yönden. Kimi yerde sıkılmakla beraber genel olarak beğendim. Büyücülük şeylerine antipatim var da :P Onun dışında yabancı kelime de hatırı sayılır ölçüde yer alıyor ama akışa engel değil.
Yaklaşık iki bin yıl önce, dokuz yüz Musevi aylarca Romalı askerlere Masada’da karşı koydu. Eski tarihçi Josephus’a göre bu katliamdan iki kadın ve beş çocuk kurtuldu. Bu trajik ve etkileyici olaydan yola çıkan Hoffman’ın romanı; her biri Masada’ya farklı yollardan geçerek gelmiş dört olağanüstü cesur, becerikli, duygusal kadının muhteşem hikâyesini anlatır.