Zafer Algöz’ün rakı masasında sohbet edercesine aktardığı bol keyifli az biraz da hüzünlü anıları öyle isimleri barındırıyor ki bunları kendine saklaması haksızlık olurmuş doğrusu. Bazı yerlerde gayet sesli güldüren maceraları okurken mesleğini ne kadar sevdiğini iyice anlıyor insan. O yüzden ki kendisini izlemek de bir o kadar keyifli. Hem ilk kitap hem de deneme olarak teknik açıdan biraz serbest yer yer dağınık bir tarz diyebiliriz. Bununla birlikte Cem Yılmaz’ın “mal güzel” tespiti son derece isabetli. :)