En sevdiğim yazarlardan sevgili Nazmiye Sümer 'in dördüncü kitabını da okumuş ve müthiş keyif duyarak bitirdiğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Kitap daha ilk sayfalardan Karadeniz'in köylerinde, kendine has otantik kültüründe, ince espirilerinde, yeşilinde, mavisinde tadına doyamayacağınız harika bir gezintiye çıkarıyor okuru. Kurgu görücü usulü bir evlilik olayı ile başlasa da bir çok güzel konuları işleyerek okurun kalbine işliyor. Özellikle Karadeniz kadınının yaşam tarzı, gücü,sabrı , anaclığı, başarmak uğruna gösterebilecegi azmini akıcı bir anlatımla romanlaştıran yazara gönlüne kalemine sağlık diyorum. Kitabın içeriği ile ilgili yorum yapmak istemiyorum çünkü; okumaktan asla pişman olunmayacak bir kitap.
Kitabin ilk sayfalari gayet guzel,eglenceli ve yore hakkinda epeyce bilgi doluyken sonlara dogru gelisen Turk filmi modundaki acikli kurgudan hic hoslanmadim. Sahsenem'in gereksiz gururu icimi baydi fenaliklar gecirdim okurken. Gercegi bildigi halde 2 kez ayni tuzaga dusmesi yok artik dedirtti. Ama Nadir'in durusu, dosdogru olusu ve vazgecmeyisi cok hostu.Yan karakterlerden de Mukaddes favorim oldu,her zaman boyle akli basinda karakterlere denk gelemiyoruz,keske Sahsenem de onun gibi olsaydi dedim. Ayrica kitabin yazim dili de ilginc geldi bana. Gizli gizli birinin gunlugunu okuyormusum gibi hissettim. :p Butun hersey Sahsenem'in bakis acisina gore yazilmisti, sadece son bolumde degil de kritik noktalarda Nadir'in dusuncelerini de okumak hos olabilirdi bence.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/05/nazmiye-sumer-hic-hesapta-yoktun-sen.html
Bir Türk yazar ve yeni bir tat... ama asıl önemlisi de güzel yurdumun Karadeniz kıyılarından güzel bir aşkı tanık oluyor olmamız...
Size kısa ve öz bir yorum yapmak gerekirse, eğer her Karadeniz erkeği Nadir gibiyse ben bir Karadenizli istiyorum der yorumumu bitiririm ama biliyorum ki on onu da bir değil bize Nadir gibi de denk gelmez o yüzden en iyisi ben uzun uzun yorum yapayım :)
Nazmiye Sümer'in yayınlanan ilk kitabı ve aynı zamanda Mendirek Yayınların'nın da yayınlanan ikinci kitabı. Yayınevi müthiş bir cevher bulmuş bence kaçırmasın :)
Nazmiye Hanım'ın dilini, kalemini ve ince ince detayları işlemesini çok sevdim.
Kitabın konusuna da azıcık değişmek istiyorum; Şahsenem çalışıp kendi ayakları üzerinde durmak isteyen üniversiteyi bitirmiş,annesini küçük yaşlarda kaybetmiş bir genç kız. Bir gün uzaktan akrabası olan Fatime halası, Şahsenem'in oğluyla tanışmasını ve onunla evlenmesini ister. En azından bir tanışıp kabul ederse evlenmesini ister. Şahsenem evlenmeyi düşünmediğinden dolayı bu durumu yadırgamasına rağmen sesini çıkaramaz derken Fatime halasının oğlu Nadir ile tanışır. Nadir ile aralarındaki çekime karşı koyamayan Şahsenem farkında olmadan genç adama aşık olur derken evlenen genç çift mutlu sona o kadar kolay ulaşamazlar. Önlerinde oldukça büyük bir engel vardı ve bu engel onların mutluluğunu bozman için elinden geleni ardına koymayacaktır.
Şahsenem ve Nadir arasındaki diyaloglar, olaylar ve gelişmeler benim en zevkle okuduğum satırlardı. Tabi bilmediğim Karadeniz kültürü, bize tanıdık gelen ve bizlerin de uyguladığı bazı adetleri okumak da ayrı bir keyifliydi. Çoğu kitaplarda bu detaylar atlanır ya da anlatılmaz ama bu kitapta onları okumak güzeldi :)
Çay toplamaya dair ve o konudaki detayların anlatılması ilgilenmeyen biri için veya ben zaten biliyorum diyen biri için sıkıcı gelebilir (ben o sayfaları okumaktan keyif aldım, bilmediğim bir şeydi öğrendim ;)) ama sabreder okursanız sonrasındaki sizi güzel bir aşk hikayesinin beklediğini görürsünüz.
Özellikle söylemek istediğim bir şeyler var. Şahsenem'in okurken ne kadar zeki bir kız olduğunu öğrendik ama Türkan ve Zühal'in oyununa gelmesi beni sinir etti. Nasıl da boş bulunup buna inanır ve Nadir'i zor durumda bırakırsın dedim. Öyle aman aman bir zor durum değildi ama adam evlendiği gece karısına dokunmadı. Düşünsenize...sevdiğiniz kadın karınız ve gerdek gecenizi kardeş kardeş yatarak geçirmek zorundasınız. Nadir... adamım iyi sabırlısın vallaha :)
Kendimi şu dakika tutuyorum yoksa kitap içeriğine gireceğim. Yukarıdaki paragrafta azıcık ucundan girmişim fark ettim ama silemem içimdekini dışıma vurmam lazım ;)
Kitap içeriğine girmemek için yorumumu uzatmadan bitirmek istiyorum. Ama söylemezsem içimde kalacak üç şey var. Birincisi, Türkan'la ilgili terastaki olaylar diyeyim okuyan bilir, o şekilde son bulması bir okur olarak cidden tatmin ediciydi. Bu son olmayaydı, o konuda havada kalırdı bence. İkincisi, Ali Avni ile Asiye arasındaki şok edici konuydu! Cidden beklemiyordum ve o sayfalar beni fena şaşırttı! Ama bunu hak ettiklerini düşünüyorum :) Üçüncüsü ise, sonunda Nadir tarafından anlatılan bölüm... itiraf etmek gerekirse beklemiyordum ama onun duygularını okumak... süper bir durum oldu!
Kitabı eleştireceğim bir nokta var... Kitapta gelişen bazı olaylar sonucunda Nadir'in kaçırılma durumu söz konusu. Bu konuda biraz daha detay, biraz daha kurgu bütünlüğü istedim. Aslında olayın kurgusu güzeldi ama bir şeyler havada kaldı gibi geldi. Ya kitabın akışında birden böyle bir olay olmadı ya biraz hızlı gelişmiş olması tam oturmadı kitaba ya da daha fazla o kısmı okumak istedim bilemiyorum ama o kısımlarda bir eksiklik hissettim okurken. Tabi bu benim şahsi görüşüm, okurken siz öyle düşünmeye bilirsiniz.
Güzel, zaman zaman eğlenceli, zaman zaman hüzünlendiren, bazen sinirlendiren bazen gülümseten, aile ilişkisi ile içinizi ısıtan, aşk ile kalbinizi pırpır ettiren bir kitap!
Ayrıca söylemek istiyorum ki kapak tasarımını da çok beğendim :)
Nadir ve Şahsenem'in aşk hikayesi öylesine doğal ve güzel anlatılmıştı ki sanki olayları kendim yaşıyor gibi hissettim. :)
Ben kitaplarda aklı başında zeki kadın karakterlerini severim ki Şahsenem de tam öyle bir karakterdi lakin aşk gözünü kör mü etti desem iyimserliğinden mi desem kötü niyetli insanların söylediklerine inanıp hem kendine hem de Nadir'e çok acı çektirdi. Bu sebepten okurken çokça sinirlendim ve Şahsenem kendine gel artık dedim. Bunlara rağmen sevdiğim bir kitaptı okumanızı tavsiye ederim. :)