Heyecanı dorukta tutan bir kitaptı. Ve karakterler… Woede’ler tartışmasız bu seride favori karakterlerim.
Rydstrom, isteklerini her zaman krallığının gerisinde tutmuş, tacı için mücadele eden yakışıklı iblis kralı. Ve en merak ettiğimdi.
Sabine, İllüzyonlar Kraliçesi. Ne iyi ne de çok kötü. Ama İsteklerinin peşinde koşan ve almayı bilen biri. Sert ve seksi ayrıca yalancı. Kardeşinden başka güvendiği ve önemsediği kimse yok. Bilin bakalım kime kadar? Eveet Rydstrom’a kadar. Zevk Mahkûmu kitabının son sayfalarında nasıl tanıştıklarını hatırlarsınız. Kitap oradan başlıyor.
Okurken bir birine bu kadar zıt iki kişi nasıl olacak diye endişelendim çünkü Sabine kitabın başlarında gözüme kötü bir kadın gibi görünmüştü. Tabi İblisimizin de ezeli düşmanının kardeşi. Böyle olunca yalnız ve uzun zamandır eşini bekleyen Rydstrom için bir hayal kırıklığı olabileceği beynimi yedi durdu. Bu cümlenin sonunda koca bir ama bekliyorsunuz değil mi? Evet, ama öyle olmadı. İlerledikçe olaylar çözülmeye başladı Sabine’in asıl amacı anlaşıldı. Aslında böyle katı ve sevgisiz olmasının nedenleri bence epey sağlamdı. O yüzden birbirini çok iyi dengeleyen bir çift oldular. Laf dalaşları güldürdü, yan yana olma istekleri duygulandırdı ve mücadeleleri vay be dedirtti. Ve yan karakterlerden en beğendiğim çatlak Nix yine beni diğer kitabı okumaya sevk etti. Kitapta Karanlığın efendilerine Nix (her şeyi bilen Nix) tarafından yapılan gönderme çok meraklanmama neden oldu. Diğer kitap ne zaman?
Yazara değinmeme gerek var mı bilmiyorum. Serinin 6. kitabında artık hoşuma giden merak uyandıran ve akıcı olan anlatım biçimini çok benimsedim. Ve her kitapta olaylar birbirinde farklı olsa da karakterler arasında bir bağ var. Seri, sürekli kendisini bir tık yukarı çeken farklı gelişmelerle karşımdaydı. Bence başlamayan varsa başlamalı. Farklı hayal dünyalarını okumak her zaman güzel olmuştur. Hele kitap sizi o dünyanın içine tamamen alabiliyorsa bundan güzeli yok. Bu seri de onlardan biri.
Lanthe’nin sesi fısıltı şeklinde çıkıyordu. “Şuan uçan canavarlardan kaçıyorum. Sen?”
Sabine, “ İki metre on santimlik bir öfke iblisinden kaçıyorum.” :)
“Bilmiyorum.” Diye bağıran Rydstrom yumruğunu duvara vurdu. “Bir şey hissetmeni istiyorum. Benim için.” Ardından tekrar Sabine’in üzerindeydi, ensesini kavradı. “Çünkü sen yüreğimi yerinden oynatıyorsun.”