ilk olarak söylemeliyim ki eğer hala seriyle tanışmadıysanız
çok şey kaybediyorsunuz...
Konuyu şöyle bi özetlemek gerekirse birbirlerini tanımasalar da, aynı yerde yaşayan, farklı meslek gruplarına dahil üç kızın bir davetiye almalarıyla asıl konuya giriş yapıyoruz.Bir galeri sahibi olan Malory, bir kütüphaneci olan Dana ve hem bir kuaför hemde anne olan Zoe...
Ve tabi erkek karakterleri unutmayalım...Her ne kadar yıllar içinde farklı yerlere dağılsalarda birbirini aramaktan ve arkadaşlıklarını devam ettirmekten vazgeçmeyen üç erkek arkadaş...Bi nevi rehber yada koruyucuda diyebilirsiniz...Yerel gazetenin sahibi Flynn, ünlü bir yazar olan Jordan ve inşaat sektöründe çalışan Brad....
Serinin ilk kitabındadiğer karakterleride oldukça sık görsekte asıl olay ilk anahtarı bulması için seçilen Malory ile Dana'nın abisi Flynn'nın hikayesi anlatılıyor...
Bu üç kız bir davetiye almalarıyla birbirleri ve gizemli Pitte ve Rowena çiftiyle tanışıyor.
Bu çift ilginç bir hikaye anlatıyor.Ve onlardan üç tane anahtarı bulmalarını istiyorlar...
Kurallar..sırlar..mitolojik efsaneler...resimler...gizemli karanlık güçler...
Ne arasanız vardı.Ben ciddi anlamda sevdim kitabı...
Özelliklede Flynn ve Malory çifti kitaba ayrı bir renk katmıştı...
İlginç raslantılarla -ki bu bakış açısına göre değişir- karşılaşıyorsunuz
ve şaşırıyorsunuz...
Her bir karakter kendi içinde muhteşemdi....
kitabındili..anlatımı..konusu..hepsini sevdim:)
okumayanlara öneririm :)
Kitabı okurken çok güzel olduğunu düşünmeme rağmen kitabın sonu beklentilerimi karşılamadı ve hayal kırıklığına uğradım.
Tipik bir Nora kitabı.... fazla detay.... az diyalog..... ama yazarın kalemi başarılı..... fantastik ama günümüz.....
Anahtar 3 lemesi hangisinin hangisi olduğunu hatırlamasamda Noranın en etkileyici ve akıcı kitapları olduğunu düşünüyorum her bir karakterini ayrı severim, kadın karakterler bütün ayrıntılarıyla en kozmik şekilde oluşturulmuş.
Ve Nora en komik ve karizmatik erkek karakterleri bu seriye doldurmuş
"Güzelliği, doğruluğu ve cesareti aramalısın. Sadece bir tanesi asla yetmez. Üçüncüsü olmadan ilk ikisi yeterli olmaz. Bilmen gerekeni kendi içinde ara ve öğren. Karanlığın en çok sakladığı şeyi bul. Işığın gölgeleri, aşkın acıyı yenilgiye uğrattığı yerlerde ara onu. Onun orada söylediği şarkıdan gümüş gözyaşları akıyor, çünkü o şarkı ruhtan kaynaklanmakta. İleriye ve arkaya bak, güzelliğin nerede yeşerdiğini ve tanrıçanın nerede şarkı söylediğini gör. Orada korku ve keder olabilir, ama doğru bir yürek ikisini de yener. Aradığını bulduğun zaman, aşk büyüyü bozacak ve yürek anahtarı yaratıp ışığa çıkaracaktır."
Nora Roberts kitaplarında ki ortak özellik aşkı, kadın ve erkek açısından duygu karmaşaları arasında yaşatıp, sorgulatıp ve mutlu sonla işlemesidir. Bunun yanı sıra gizem ve polisiye gibi kurguları da kitaplarına katarak güzel eserler yazmasıdır.
Yazarın bu kitabında yarı fani, yarı ölümsüz üç kızın ruhlarını, hapsoldukları kutudan kurtarmak için seçilen ölümlü üç kadına, bu kutuyu açacak üç anahtarı bulmaları teklif ediliyor. Bu teklif ne kadar saçma görünse de kabul ediyorlar. Ve kura ile ilk talihli(!) belli oluyor ve böylece kızlar, gerçek dünyanın içinde yüzyıllar öncesinden saklanmış bir anahtarın, nereden ve nasıl bulunabileceği hakkında hiç bir fikirleri olmadan, elele vererek aramaya başlıyorlar.
'Anahtar üçlemesi' serisinin ilk kitabı olan 'Işığın Anahtarı' nda fantastik kurgu eklemesinin yanı sıra mitolojik karakterler de kullanan yazar, gerçek olayların içine bu öğeleri öyle ustaca yerleştirmiş ki sanki olabilirmiş gibi okuyorsunuz.