https://illekitap.blogspot.com/2020/05/karen-marie-moning-iskocyalnn-dokunusu.html
Karen Marie Moning'in Highlander Serisi'nin ülkemizde yayınlanan son kitabı İskoçyalı'nın Dokunuşu'nun yorumuyla karışınızdayım. Keşke bu serinin son kitabına kadar zamanında yayınlasalardı ama ne yazık ki artık devam etmeyeceklermiş çünkü yayın hakları artık Epsilon'da değilmiş. Şu anki umudumuz da bir yayınevinin telifini alması ve seriye devam etmesi yönünde. Umalım ki etsinler çünkü cidden çok iyi bir seri ve bence ziyan edilmemeli.
Düşünsenize size tek bir kitapta birçok şey vaat ediyor. Historical Romans, Time Travel, Paranormal Romans daha ne olsun dimi? Üç tür bir arada olan bir seri ve ziyan edildi ne yazık ki. Şu anda bu tür yayınlanmış bir kitap yok ülkemizde ve bence türünün tek örneği olarak çok sevilerek takip edilirdi.
Neyse, dediğim gibi kitap hem fantastik hem zaman yolculuğu hem de historical romansı harmanlayarak bir kurgu oluşturmuş yazar ve biz okurlara da keyifle okumak kalmış.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Cercinn 14. yüzyılın İskoçyası'nda yaşayan bir klan beyi olarak perilerin önemli yadigarlarına muhafızlık etmek için görevlendirilir. Bu görev sırasında bir şişe ne yazık ki kaybolur ve Circenn, bu muhafızlık görevleriyle edindiğini sandığı yetenekleriyle şişeyi lanetler. Şişe bulunup da biri eline aldığında o şişeyi Circenn'e geri getirecektir. Peri soytarısı -ilk kitaptan tanıdığımız- Adam'a da yemin eder, şişeyi getiren kişi öldürecektir. Ancak ne yazık ki planlar hiç de Circenn'in düşündüğü gibi gitmez ve Adam'da hiçbir zaman uslu duran ve insanların hayatlarına müdahale etmeyen bir yapıda değildir.
Diğer bir tarafta günümüzde yaşayan Lisa, annesinin hastalığıyla uğraşıp hem de geçimini sağlamak için müzede çalışırken bir gece müzeye gelen gizem bir tarihi eserin hayatını değiştireceğinden habersizdir. Merakına yenik düşerek tarihi eserin kutusunu açıp da şişeye dokunduğunda zamanda yolculuk yaparak 20. yüzyıldan 14. yüzyıla gider.
Circenn yaşanan olaydan şaşırsa da şişeyle bağlantısını bildiğinden durumu yadırgamasa da Lisa'nın bocalaması, geriye dönme çabaları, gerçeği artık kabullenip de yaşadığı çöküş çok iyi anlatılmıştı.
Circenn ile Lisa arasındaki çekim, aşk çok güzel işlenmişti ama en güzeli de aralarındaki o bağdı. Çok değişik ve yaratıcı bir fikir olmuş bence.
Kralın, ikisinin oyuna getirip evlendirme planı, sonrasında Circenn'in kalesine gitmeleri, oradaki hayatları falan çok güzeldi.
Perilerle ilgili detayları okumak çok güzeldi. Keşke onları da ayrıca okuyabileceğimiz kadar seri devam etmiş olsaydı.
Ancak bütün bu kitabın, kurgunun en şaşırtıcı detayı Circenn ile Adam arasındaki ilişkiydi. Adam'ın kimliği, Circenn'in hayatındaki yeri ve ikisinin arasındaki bağ... böyle bir şey beklemiyordum!
Kitabın sonunda Circenn ve Adam'ın planları ve geleceği değiştirmeleriydi. Beklemediğim şeylerdi ve ben ilk kitaptaki gibi Lisa'yı geri getirmesini falan bekledim ama tam da kitaba yakışır bir şekilde farklı sonlandırması çok hoşuma gitti.
Kitaba dair çok bir şey söylemeyeceğim ama şu seriyi orijinal dilden kesinlikle devam edeceğimi biliyorum. Sizlere de eğer okuyabiliyorsanız orijinal dilden okuyun ya da ilk üç kitabı mutlaka deneyin. Çok iyiydi.
Bir kez daha diyorum yazık ettiler seriye. ki bu yazar oldukça sevilen bir yazardı.
Karen Marie Moning'e hiç yakışmayacak mantık hataları ile dolu,sonu onlar ermiş muradınanın abartısıyla biten sıradan bir kitaptı.6 puanı da sırf ateş serisinin hatrına verdim...
Circenn, ölümsüz perilere ait yadigarları korumak ile görevlidir. Bu yadigarlardan bir şişe kaybolur. Tabi öncesinde lanetlenmiştir. Lanet, şişeye dokunan ilk insanla beraber yadigarı da onun yanına getirecektir. Tabi Circenn’in hesaba katmadığı şey, bu kişinin 21. Yüzyıldan bir kadın olmasıdır. Lisa, babasının ölümüne ve annesinin de sakatlanmasına neden olan kazadan sonra tüm hayatını bir de üstüne kanser olan annesine bakmaya adamıştır. Çalıştığı müzede temizlediği odalardan birinde dokunduğu şey, onu 14. Yüzyılın başlarına, tehlikeli bir İskoç beyinin kucağına bırakır.
Zamanda yolculuk, e doğal olarak paranormal yaratıklar, İskoçya, İskoç beyleri, Robert Bruce ve İngiltere ile sürmekte olan savaş söz konusu olunca haliyle beklentim de yüksek oldu. KMM’nin kalemi çok mu değişken, ne oldu ne bitti bilmiyorum ama bazı sahneler oldukça akıcıyken bazı sahneler bir o kadar yavaş ilerliyordu. Başlarda bazı kısımlar sanki İskoçya tarihi ansiklopedi okuyor hissi uyandırdı bende.
Kitabı beğenmedin mi derseniz beğendim ama eksik buldum. Bu tarz romanlar yurt dışında çok varsa da bizim ülkemiz de bir elin parmağını geçmiyor sanırım. Kayırmamın nedeni de bu olabilir.
Adam Black karakterine bayıldım. İlk kitapta hiç sevmemiştim kendilerini ama bu kitaptan sonra fikirlerim tamamıyla değişti. Bir de serinin altıncı kitabı ona ait. Ömrüm yeterse onun çevrildiğini görebilirim belki kim bilir. Gerçi bu kitap 2014 yılında çevrilmiş ülkemize, serinin kitapları 3-4 yılda çevrilecekse daha çook işimiz var.
Circenn’in sırları, Lisa’nın kalmak istemesine rağmen annesine olan özlemi ve bu düşüncelerinden dolayı aldığı kararlar aslında beni pek rahatsız etti diyemem. Ama kitabın sonlarına doğru olan gidişatı pek beğenmedim. Oldu bitti ve yanına toz pembe süsler eklenmiş gibi bir şey oldu.
Seri olduğunu bititip yoRum girmek için vikitap ı açtığımda fark ettim😅 diğer kitapları okurmuyum emin değilim ama bu kitabı beğenmedim demek değil. Fantastik ve tarihi romance karışımı keyifli bir kitaptı.