MARY BALOGH__İYİ GÜNDE KÖTÜ GÜNDE okundu ve dün bitti...
Kitabı beğendiğimi söyleyemeyeceğim ve hatta bitirebildiğime sevindim bile diyebilirim :)
Huxtable ailesin hayatları boyuncca karşılaşamayacakları bir haber verir...Anne ve Babalarını kaybedenve aailenin reisi durumuna gelen Margaret,kız kardeşi Katherina, erkek kardeşi Stephen ile mutlu bir şekilde küçük taşra da yaşamlarını sürdürüyorlar...dı...en küçük kızkardeşleri Vanessa,kocasını yeni kaybetmiş taze dul olarak eşinin ailesinde yaşamını devam ediyordu... Sevgililer günü partisine davetsiz misafirleri vardı ! Lyngate vikontu Elliott Wallace dan başkası değildir bu ....
getirdiği haber ise hepsinden daha süpriz oldu... Stephane 'nin büyük babası ölünce Merton kontluğu ve bir çok mülk -bunların içinde şato ve tarla bahçede mevcut- miras olarak kaldı... ve bunların yönetimini alabilmek için sıkı bir eğitimden geçmesi gerekiyordu... Vasi olarak da Elliott ona yardım edecekti...-apar topar Londraya gelmek zorunda kalsalarda-...
Kızkardeşlerin sosyeteye takdim edilebilmesi için sözü geçen birine ihtyaç vardır... ve çözüm olarakda Elliott Margerat ile evlenmeye karar verir,ama Vanessa ablasının kendisini günah keşisi ilan etmesini istemez ve Elliotta kendisi evlnme teklifi eder... ve ablası yerine kendisi evlenir....
konu bu şekilde başlar ve sadece bunun çevresinde devam eder... bir iki etkileyici sahne haricinde beni çok etkilediğini söyleyemeyeceğim....özellikle yukarıda yazdığım,cümle aralarınada,konuyu açıklamak adına -kesme- işareti o kadar çok vardı ki,kendimi anlama konusunda garip hissettiğimi itiraf etmeliyim...
Mary Balogh sevdiğim bir yazar,bu kitabın yazara karşı bakış açımı değiştirdiğini söylemeyeceğim,ve bu kitabı NAZAR BONCUĞU olarak adlandırım :)))
çok keyif alarak okmadım ama en azından aklımda kalmayıp kendi gözümle gördüğüm için şanslıyım... :)
sevgilerle..
SeRpiL...
kitap bitti...ama Constantin ne oldu, Meg ne oldu, Kate ne oldu? Yani o kadar karakter var ve kitabın seri mi olup olmadığını bilmiyorum. Anlaşmalı bir evlilik, sonra kız güzel değil; ama sonra bu anlaşmalı evlilik büyük bir aşka dönüşüyor. Keyifliydi. Çok yavan anlatmış olmama rağmen sevdim.
6 buçuktan 7 veriyorum -_- nedeni ise şahane kurguyu çok yavan anlatması. Ayrıca Con'un durumunu böylesine muallakta bırakması sinirimi bozdu kabul ediyorum. Başından beri Con'u devamli iyi gösteren yazar sonunda ise beklenen itirafı yapmadı bir türlü. Con sustu ve kenara çekildi gene. Büyük ihtimalle bu bir seri ve Con'un da kitabı olacak bu nedenle böyle ucu açık şekilde bitirdi ama öyleyse bile bunu en başından beri oturakli olarak yapsaydi bari. Ben okurken Con'un masum olduğunu çok rahat anlayabildim. Amaç kafa karışıklığı ise bunu başaramadın yazarcım, sadece bilinen gerçeği soylemeyerek beni sinir ettin.
Yine Meg in, Kate in hatta kâtip George'un bile ne olduğunu bilmiyoruz. Hepsine ayrı kitap mi yapacaksın yahu. Bari birisinin sonunu ogreneydik -_-
Sanırım kitapta hoşuma giden en önemli şeylerden biri Vanessa'nın gulumsemeleriydi. Ikilinin başbaşa olan sahneleri hostu. Hatta kızımızın felsefik konuşmalarını bile sevdim ama işte dili sorunluydu. O yüzden konu ne kadar iyi olursa olsun bazı yerlerde sıktığı da aşikar :)
Kısaca özetle okunur önerilir ama sonu okuyunca da bi ahh çekilir yani :)
Huxtable ailesi çocukları, anne ve babalarını kaybetmiş papaz evinde yaşamaktadır. Ailenin büyüğü Margaret yirmi beş yaşındadır. Evin sorumluluğunu erken yaşta üstlendiği için hala bekardır. Erkek kardeşi Stephan ve kız kardeşi Katherine de bekardır. Diğer kardeşleri Vanessa ise bir buçuk yıldır dul ve kocasının ailesi ile birlikte yaşar. Aniden ortaya çıkan Lyngate vikontu Elliott Wallace hayatlarını tamamen değiştirir.
Metron Kontu ölmüştür. Huxtable kardeşlerin büyükbabaları Metron dükünün en geç oğludur. Eşine ailesi itiraz edince ailesi ile ilişkisini kesmiştir. Genç kont varissiz ölünce abisi Constantne olmasına rağmen varis arayışına girilmiştir. Con'un Yunan annesi Lyngate vikontu ile evli olan kız kardeşini ziyarete Londra'a geldiğinde Con'un babası ile tanışmıştır. Evine döndüğünde ise hamiledir. Babası evlenmeleri için onu getirmiştir fakat Con düğünden iki gün önce doğunca gayri meşru olmuştur. Bu yüzden unvan kardeşine geçmiştir. O ölünce de en son Stephan'a kalır unvan. Stephan mal varlığı ile birlikte artık yeni düktür. Elliott ise anne tarafından kuzeni olan ölen kontun vasisi olduğundan artık Stephen'ın da vasisidir. Haberi verip onu hemen götürmek için gelmiştir. Ablaları olmadan Stephen gitmeyince de tüm kardeşler birlikte gider. Onları eğitme ve sosyeteye hazırlama işi de Elliott'a kalır.
Kızların sosyeteye takdim edilmeleri için bir hamiye ihtiyaçları vardır. Haminin bayan olması gerektiğinden Elliott çareyi evlenme de bulur. Böylece eşi hami olacak kendisi de görevini yerine getirmiş olacaktır. Katibi de evlenmesi için hem güzel olan hem de kardeşlerine hami olabilecek Margaret'i önerir.
Meg ailenin iyiliği için teklifi kabul edecektir fakat Vanessa onun kendileri için bu fedakarlığı yapmasını istemez. Üstelik ölen kocasının kardeşini Meg hala unutamamıştır. Kendisi de Elliott'u beğendiğinden Meg yerine kendisi ile evlenmesini teklif eder. Böylece ikili evlenir ve evlilik aşklarının yavaş yavaş doğmasına neden olur.
Elliott ve Con iki kuzen aynı zamanda çok samimi arkadaş iken araları bozulur. Elliott Con'un para ve aile mücevherlerini çaldığını,hizmetçilere tecavüz ettiğini düşünür ve bu yüzden araları açılır. Ama Con düşünüldüğü gibi kötü bir insan değil ve o beni en çok meraklandıran karakter.
Kitap yine kalabalık bir kitap. Bu bir ilk kitabın getirdiği kalabalık değil. Yazar genel olarak kalabalık, fazla karakterli,hikayeli kitaplar yazıyor. Neyse ki bu kitapta ikili ön planda.
İkiliyi çok sevemedim. Vanessa'a sürekli güzel değil kardeşler arasında en gösterişsiz denilmesi sık sık dile getirilmesi Elliott'un da inadına güzelsin demesi çok sıktı. İkilinin konuşmalarının yarısı bu şekilde geçti.
Neredeyse hiç olay olmadı karakterler arasında geçip gitti.