Juliet 10 yaşındayken babası manyakça deneyler yapmakla suçlanmış ortadan yok olmuş, öldü sanıyor kızımız. Annesi de 6 yıl sonra ölünce el mahkum temizlikçiliğe başlıyor. Tesadüfen eski uşaklarının oğlu Montgomery'le karşılaşıyor ve babasının bir adada yaşadığını öğreniyor. Montgomery'nin peşine takılıp adaya gitmeye karar veriyor. Diyorum ya hep, baban seni istese ya seni de götürürdü ya kendi de gitmezdi, valla şarkı gibi oldu :D O yüzden işçisin sen işçi kal kızım! Ne işin var eski püskü gemilerde ıssız ada yollarında..
Yolda bir kazazede bulurlar. Yazııık, bir sandalda 20 gün aç susuz... Sahip çıkarlar adama.
Adaya inerler ve kızımızın ayakları yere basar. Her iki manada da! Babasının düşündüğü gibi biri olamayacağını fark eder. Babası cani mi yoksa dahi mi? Montgomery'i mi seviyor, Edward'ı mı? Daha böyle nice çelişkiler.
"Ay M. çok iyi bi çocuk hem geçmişlerimiz bir. Ay ama Edward'la da birbirimize çok benziyoruz, onu da seviyorum. Ama M.'i görünce elim ayağıma dolaşıyor ama Edward'ın bilmemnesi de aklımdan çıkmıyor. "
Yıl ister 1895 olsun ister 2013. Liseli ergen tribi tarih tanımaz!
Bu kadar yerden yere vurdum gibi oldu ama değil sadece Juliet'e kılım ben!
Bir kere anlatım su gibi, dil süper. Aşk meşk meseleleriyle saçmalamasalar işin bilimsel ve gerilim kısımları süper. Ben okurken nasıl yazmış bu kitabı yıldızlı 5 vereceğim! diye söyleniyordum kendi kendime ama yarılara gelince bir şey fark ettim ki bu Dr. Moreau'nun Adası adlı romandan ki filmi de çekilmiş zamanında uyarlamaymış. Olaylar ve karakter isimleri temelde aynı olsa da bazı yerlerde değişiklikler yapılmış.
Yazar o romanın hayranı mıydı da böyle bir kitap yazmayı istedi, yoksa aşkı yetersiz buldu modifiye etme gereği duydu bilmiyorum ama etmese daha iyiymiş. Montgomery'e aşığım evet, hele en sonda yaptığı hareket beni benden aldı! Ki ben Balthazar'ın sondaki konuşmaları ve davranışlarına içi dolu dolu olmuş bir insanım tabi ki destekleyeceğim, ama bunu anlatmak için için istesem de spoiler olur. İşte aşk kısımlarının çoğunda içim şişti malesef... Diğer kısımları soluksuz okudum! http://benherneysemo.blogspot.com/2013/04/okuyan-kzlar-kulubu-2-blog-turu-kacgn_13.html
Kitabın sonunda ağlamama neden Montgomery'yi alkışlıyoruz :'((
Gerilim kitabında ağlamak? Ahh biraz garip oldu...
İndirimden aldığım ve büyük hevesle başladığım kitaplardan biri.Açıkçası ben polisiye ve cinayet romanı beklerken kitap bambaşka bir şey çıktı.Gotik roman olduğunu bilmiyordum ve okurken hayal kırıklığına uğradım.Olabildiğince tarafsız okudum ama beni sarmadı.Türünü sevenler sanırım daha çok beğenir.Araştırmadan okumayın derim.
Evet, kitabı en sonunda bitirdim. Kitap aslında ilginç bir konu ile başlıyor ama içine hiç çekmediği gibi, içinizden bir ses "okuma bunu okuma" diye sesleniyordu. Ta ki 150'den sonraki sayfalara gelene kadar. Ne zamanki 150 ve o civardaki sayfalara geldim, kendimi sanki heyecanlı-gerilimli bir film izliyor hissi ile buldum. Sonuna kadar acaba ne olacak, acaba bunun sırrı neymiş diye çok kısa sürede bitirdim. Hiç boşa geçen cümleler gereksiz anlatımlar 150. sayfadan sonra yer almıyordu. Herşey yerli yerindeydi, tam tadındaydı. Kitabı okuyanlar ve benim gibi bırakmak isteyenler bırakmasınlar kesinlikle çok keyif alacaklar.
Dex yayınları umarım serinin 2. kitabını da en kısa sürede yayınlar. Burdan Dex yetkililerine duyurulur.
Kitabın sonunda ağlamama neden olan Montgomery'yi alkışlıyoruz :'((
Gerilim kitabında ağlamak? Ahh biraz garip oldu...
DEVAMI: http://kitapseverler.blogspot.com/2014/01/kacgn-kz-megan-shepherd.html