Hakan ile Karmen’in hikayesini uzun bir süredir merak ediyordum. Beklediğim an geldi çattı.
Karmen ile Hakan’ın hikayesini uzun uzadıya anlatıp, nerede tanışmışlar aşkları nasıl engellerden geçmiş diye kesinlikle spoiler vermeyeceğim. Ama şunu söyleyebilirim ki ikisi de çok aşık çok güzellerdi.
Bundan sonrası azıcık Spoiler içerir!!
Tutku serisinin devamı olan kitap aslında farklı bir ekip olan Akrepler ekibinin ilk kitabı olacak sanırım diyorum. Çünkü henüz kitabı basılmamış olsa Bora ve babası Deniz’den de haberler alıyoruz. Bu durumda bana acaba sıradaki kitap Bora’nın kitabı olabilir mi dedim. Tabi bir de yeni ekipten merakımı cezbeden Yılmaz var. Ayrıca Ghost ekibinin üyelerini de görüyoruz.
--------------------
Hakan’ın kaşları hafifçe kalktı. “Hatırladım şimdi!” dedi rahatlamış gibi. Gözleri üzerinde gezindi. “Fedor’un adamları seni yaka paça tutmuşlardı. Pasaportunu almışlardı zorla. Adını da hatırladım. Fedor sana Tahir demişti, değil mi? Soyadını hatırlayamadım şimdi… Serkan gibi bir şeydi.”
“Sertan!” diye düzeltti kır şakaklı adam. Mahkumun zekiliği su götürmezdi. “Bu kadar ayrıntılı hatırlamana şaşırdım.”
“Aynaya bakmıyor musun dostum? Kolay unutulacak bir adam değilsin. Yara izi gibi insanın beynine kazınacak bir tipin var. Eminim o gece, kulüpte olan herkes seni hatırlıyordur. Özellikle kadınlar!” Sırıttı hafifçe. “İsmin de sıradan değil. Tahir dedemin adıdır. Ayrıca o gece bana kırık bir buruna mal olmuştun.”
Merakla beklediğim Karmen'in hikayesini nihayet okudum. Karmen ekibin tek kadın üyesi. Haliyle benim beklentim yüksek. Hatta zirvelerde... O karizmatik yakışıklı adamların yanına da süklüm püklüm biri yakışmaz zaten. Sert işini bilen ama içten -sonradan anlayacağımız üzere yaralı bir kadın Karmen.
Maceranin diğer kahramanı ise karşımıza ilk Macaristan'da çıkacak ki bu sonradan okuyacağız ki Hakan ile tanışıklık aslında daha eskiye dayanmakta. Daha fazlası spoiler...
Macera hiç hız kesmeden neredeyse diğer kitaplarda ki tüm kahramanlarımızla beraber devam ediyor. Yine kötüler ile iyilerin büyük savaşı var. Dostluk, fedakarlık, arkadaşlık ve büyük bir aşk var. Kitabın sonunda ise yeni hikayeler için bende büyük beklenti var. Acaba Fatih bey bu sefer kimin hikayesi ile gelecek. Açıkçası şu anda diğer kitapları yeniden okuma isteğim depreşti.
https://illekitap.blogspot.com/2020/04/fatih-murat-arsal-kalbim-seni.html
Nasıl özlemişim Fatih hocanın kitaplarını... Nasıl özlemişim kalemini... hikayelerini... karakterlerini... En çok da Tahir'i, Doğan'ı, Tamer'i özlemişim... Hatta Akın ve Ayhan Binbaşı'yı bile özlemişim. Okuyunca daha iyi anladım resmen.
Hatta şunu da düşündüm okurken bir sonraki kitabımız ya Yılmaz ya da Boran'ın kitabı olacak diye düşündüm. Çünkü ikisinin de adı baya geçti hatta Boran'ın sanki bir sarışına tutulması ile ilgili kısımlarda vardı. Ayy onu ben internette okumuştum ama kitaplığımda da yerini almalı bence :)
Öncelikle beni tanıyanlar bilir, ben koyu bir FMArsal fanıyımdır her kitabını hatim etmiş bir okurumdur. Bu kitabını da ara ara elime alıp sayfalarını karıştıracağımdan emin im. O kadar çok sahnesi vardı ki hoşuma giden bunları detaylı bir şekilde bahsedeceğimden de emin olabilirsiniz :)
Öncelikle kitabın kısaca konusundan bahsedeceğim; Fransa'ya gizli bir göreve giden Hakan, kaldığı otelin plajında tanıştığı Karmen ile aralarındaki aniden gelişen aşkı yaşamak için görevini tamamlayıp hayatının kararını alırken görevi sırasında yaralanır. Karmen ile hayatına beraber yön vermek ve ilişkilerini resmileştirmek isterken görevinde aldığı küçücük bir bıçak kesiği hayatının tamamen yön değiştirmesine neden olur. Bir yıl komada kalan ve ardından da hayatının bir kısmını hatırlamayan Hakan hayatına devam ederken Karmen, terk edilmişliğin hayal kırıklığa uğramışlığıyla ve o zamandan kendisine Hakan'dan kalan küçük armağanı olan oğlu Koray ile hayatına devam ederken aldıkları bir görev için Hakan ile karşı karşıya gelirler. Görev için Hakan ile evli çifti oynamak zorunda olan Karmen, onun kendisini hatırlamamasına içten içe kızarken Hakan da Karmen'den etkilenmeye ve tekrar ona aşık olmaya başlamaktadır. Anlamadığı şey ise Karmen'in ona neden kızgın olduğudur.
İşte bu kitapta biz Hakan ile Karmen'in tekrar bir araya gelmesini Hakan'ın unuttuğu zamanları ve o yaralanmanın sonunu getirdiğini aslında zehirlendiğini ve asla iyileşemeyeceğini öğrenirken hayatta kalma çabalarıyla aşklarıa tutunmalarını okuyoruz. Tabi bütün bunların yanında Hakan'ın neredeyse dünyanın en kötü illegal adamı olan amcası Cemil'e karşı da savaş vermektedirler.
Öncelikle kitapta en çok hoşuma giden ve bence bu kitabı diğerlerinden de ayıran şey hayalet ekibinin Cemil'in evine baskın yapılması, güvenli evde yaşadıkları basın, o sahnelerdeki çatışmalar, planlar muhteşemdi. Ben Fatih hocadan bunu bekliyormuşum onu hissettim. Nefesimi tutarak okudum ve su gibi aktı o sahneler. Beklemediğim ve bana büyük sürpriz olan sahnelerdi. Bu kitaba da bu ekibe de yakışan sahnelerdi açıkçası. Bayıldım! Muhteşemdi!
Hep gizli bir ekip olarak hayalet ya da ghost ekibi olarak okuduk Tamer, Tahir, Doğan ve Akın'ın dahil olduğu gizemli ekibin yanında başka bir ekip daha okumak muhteşemdi. Bizimkilerin bile varlığından haberinin olmadığı bir ekip... akrepleri... çok iyiydi, değişik ve farklı geldi. Sanki Fatih hoca ben zaten zirvedeyim kendi sınırlarımı da aşıp zirvenin de ötesine çıkayım demiş ve böyle bir kadro kurmuş.
Böyle ekipler gerçekten var mı yok mu bilmiyorum, ama hep olduğuna inanmışımdır. Bu tür şeyleri yabancı kitaplarda zaten okuyoruz, görüyoruz ama Türk yazarların da böyle şeyler yapmaları muhteşem. Fatih hoca da yapmış bunu. Resmen tam da benim istediğimi vermişti kitapta. Bu seriye tam da yakışacak bir 5. kitap yazmıştı.
Karmen ve Hakan'ın arasındaki ilişki, aşklarının yeniden alevlenmesi çok güzeldi ama itiraf etmeliyim ki Tamer, Tahir ve Doğan'ı okurken Hakan ve Karmen'de kimmiş dedim. Çok üzgünüm sizin kitabınız biliyorum ama öyle özlemişim ki adamları onlara odaklandım :)
Hakan'ın yaralanması ve o küçücük izden bir şey çıkacağını tahmin ediyordum çünkü Fatih hocanın gereksiz olabilecek detayları yazmadığını bildiğimden dolayı o izden bir şeyler bekliyordum ve tahminim de çıktı. Ama itiraf edeyim böylesine bir zehir beklememiştim. O zehrin temizlenmesi falan çok iyi anlatılmıştır. O detaylar falan muhteşemdi.
Yahya Çavuş'un başına gelenler ise... ahh ettiğini bulma dünyası işte, ben bu kitapta böyle bir şey olmasını istiyordum ve istediğimi aldım keşke Cumali'nin de başına bir şey gelseydi. Ama itiraf etmem gerekir ki Cumali'nin en son konuştuğu kişi... mavişim benim :) Akın'ı görmeyi beklemiyordum. Adamım gitti paşalar gibi yatıyordu :D Ama Cumali'ye attığı son laf çok iyiydi.
Anlatmak istediğim daha çok şey var ama iste spoiler olur diye diyemiyorum ama özellikle söylemek istediğim bir şey daha var ondan sonra yorumumu bitireceğim.
Yılmaz ve Hakan'ın arkadaşlığı çok güzeldi. Arkadaşlıktan da öte, kardeşliği çok güzel anlatılmıştı.
Yukarıda da dediğim gibi bir sonraki kitabın Yılmaz ya da Boran'ın olacağını düşünüyorum hatta hikayesi hazır olduğu için Boran olabilir gibi geliyor. Açıkçası onun hikayesini internette okurken gizli bir ekibin üyesi olacağını düşünmemiştim Boran ve Deniz'in ama bu detayın şaşırtıcılığını çok sevdiğimi itiraf etmeliyim.
Fatih hocanın bir sonraki kitabını heyecanla bekliyorum umarım kısa zamanda çıkar ve eve kapandığımız bu günlerde bize en büyük arkadaş olur bu kitap. :)
Size de şiddetle tavsiye ediyorum bu seriyi, bu kitabı. Daha da önemlisi Fatih hocanın bütün kitaplarını okumalısınız çünkü hepsi ayrı bir güzel :D
Doğruyu söylemek gerekirse kitabın başlarında değişik geldi bı sıkıldım sanki ama (spoiler içerir) kurtarma sahnesi çok güzeldi ve sonrasında olayların aydınlanması için son sayfaya kadar beklenmemesi o daha da güzeldi . Bora ve Deniz karakteri için çok üzgünüm şu an Çığlık kitabında (ki itiraf ediyorum en sevmediğim FSM kitabıdır kendisi ) bence yazık olmuş onlara çok daha aksiyonlu bir kitabi hakediyorlar . Okumak isteyenler başta sıkıldım dediğime bakmayın iki çocuk bir suri iş güç arasında iki günde bitti yine de 😉