Tatlı Şeytan kitabından sonra okuduğum ikinci Go Kitap yayını.
Maggie tam bir iyi aile kızı. :) Ailesiyle güzel vakit geçiren, onu seven ve düşünen iki yakın arkadaşı var. Küçük huzurlu kasabalarında mutlu huzurlu yaşayıp gitmektedirler.. Ta ki, Clayton'a çarpana kadar :) Ordan bakınca tam bir klişe görünüyor ama okudukça öyle olmadığını anlayacaksınız. İnsan içine çıkmamaya özen gösteren ve iletişimden veba gibi kaçan Clayton ile arkadaş olmayı Maggie kafasına takmıştır ve olacaktır. Onun tabiriyle başka yolu yok :)
Maggie, Clayton'ın esrarengiz havalarını çözmeye başladığı an aralarındaki çekimden dolayı kısa zamanda "arkadaş" olurlar. :)
Clayton'ın dengesiz davranışlarından bana okurken gına geldi ama nihayetinde sebebini anlıyoruz. Bazen gerçekten gitmek gerektiğini insanın kabullenmesi lazım. Körü körüne devam etmek insana sorundan başka bir şey getirmiyor. Bir diğer nokta da, Clayton'ın anne-babası. Allahım ne sinir bozu tiplerdi öyle. !
Goodreads'tan anladığıma göre serinin ilk kitabıymış. Devamını merakla bekliyorummmm...
Akıcı, genel olarak komik, yer yer sinir bozucu bu kitaba denk gelirseniz okuyun :)
"Rachel söylediklerime kanmıyordu tabi ki! Elime vurdu. 'Saçmalama!. Clay senden hoşlanıyor. Hem de çok. Ayrıca ona tamamen güvenmiyor olsam da, bir birinizden ne kadar hoşlandığınızı görebiliyorum. Gençler birbirini tanımış, sevmişse de bize söz düşmez. O yüzden moron gibi davranmayı bırakıp harekete geçmelisin bence."
***
"Clay arkasını dönüp yanımızdakileri görünce şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Soru sorar bir sesle Kylie ve arkadaşlarına 'Merhaba?' dedi.
Clayton Reed etkisi tüm gücüyle karşımda etkisini gösteriyordu. Ağzı kulaklarına varan Kylie yemin ederim bir ara dudaklarını yaladı. Şu sıralar Daniel'la birlikte olduğunu unutmuş gibiydi. Ne kadar da iyi bir sevgili!. Dana göğsünü öne çıkardı, McKanna da saçlarını savurdu. Tanrım! Discovery Channel'da hayvanların çiftleşme ritüellerini izliyordum sanki. Şu kızların saldığı feromonlar bir eşşeği bile boğabilirdi."
***
"İlginç. İstediği yere oturabilirdi. Sosyal hiyerarşide istediği yere yerleşebilirdi. Ama hiç kimseyle göz teması kurmadan gidip bir masada tek başına oturmayı seçmişti. Eski ceketinin cebinden bir MP3 çalar çıkarıp kulaklıkları kulaklarına taktı. Vermeye çalıştığı mesaj gayet açıktı: Ölüm kalım meselesi bile olsa yaklaşmayın!." (Bende bunun aynısını yapıyorum --Seda )
***
"Eğilip alnıma bir öpücük kondurdu ve babamı kocaman öpüp evden çıktı. Ben de simidin geri kalanını ağzıma tıkıştırıp elimin tersiyle dudaklarımı sildim. Birden burnumun altında bir peçete belirdi. 'Ahırda mı büyüdün, kızım?' diye dalga geçti babam benimle."
Kelebek figürlerini genel anlamda çok sevdiğimden Clayton'ın Kelebekli sevgi gösterileri çok hoşuma gitti.