Serinin altıncı kitabı Victor, taşları yerinden oynattı. Victor’un hedefi İzabel ile çıktıkları tatilde İzabel’e bilmesi gerekenleri anlatmak ve İzabel’in anlamasını sağlamaktır. Fakat işler Victor’un istediği gibi sonuçlanmıyor. İzabel, Victor hakkında bilmesi gerekenleri ve Victor’un kendisinden sakladıklarını acı bir şekilde öğreniyor. Kitapla ilgili spoiler vermemeye çalıştım. Bu kitabı serinin diğer kitaplarından daha çok sevdim. Daha bir heyecanla okudum. Ve şimdiden serinin son kitabını merakla beklemeye başladım.
#alıntı1
Victor onu öldürmüştü…Victor onu seven kadını öldürmüştü.
#alıntı2
“Aşık mı? Robot değilsin zaten, Victor,” diye araya girdim dayanamayıp. “Bu yüzden lütfen aramıza dön ve anlayacağım dilden konuş.”
http://illekitap.blogspot.com.tr/2018/02/j-redmerski-victor-katiller-cetesi-6.html
Veee heyecanla ve büyük bir merakla beklediğimiz kitap Victor çıkmıştı ve okumadan asla geçemeyeceğim bir kitap. Katiller Çetesi serisinin 6. kitabı ve bence en vurucu kitabı oldu çünkü adından da anlaşılacağı üzere Victor'un bütün zayıflıkları, geçmişi ve zaafları ortaya dökülürken Izabel ile olan ilişkisi ve aşkı çok büyük sınavdan geçiyor.
Bu seriye aşırı tavsiye ile başlamıştım ve şuan da 6. kitabı okuduğum düşünülürse kitaba da seriye de bayıldığımı itiraf edebilirim.
Yazarın, J. A. Redmerski'nin kurgularını ve olayları ele alışını çok seviyorum. Tabi çevirilerinde büyük etkisi var kitabın akıcılığında ama yazarın da kurguların da akıcılığı gözden kaçırılmaması gerekiyor bence.
Hep favorimin Fredrik olduğunu söylemiştim herkes Victor derken ben Fredrik demiştim ama şu kitap benim baya baya Victor'da favorim oldu. Bu kitap bütün düşüncelerimi değiştirdi sanırım. Resmen Victor'un iç dünyasına girdim ve adamın her şeyinde haklı sebepler buldum. Tabi haksız olduğunu düşündüğüm kısımlar vardı ama yine de geçmişinde yaşananların geleceğini şekillendirdiği düşünülürse Victor'un şimdiki düşüncelerinde neden böyle olduğunu anladık.
Direk bodoslama daldım yoruma ama azıcık konudan bahsetmek gerekirse; Victor ve Izabel tatile çıktıkları Venezuella'da kaçırılırlar. Victor'un geçmişi peşlerini bırakmadığını bir kez daha gösterim öyle acımasızca intikamını almaya başlar ki Victor, geçmişinin karanlık sırlarını ortaya dökerken bütün tatsız anılarına Izabel tanıklık edecektir. Ve öyle bir an gelecek ki, geçmişi intikamını almak için öyle bir yol seçer ki Victor'un Izabel'e olan duyguları ve aşkı sınanırken bu olay ikisinde de geçmeyecek yara izleri bırakır. Bu olayı nasıl atlatacakları, hayatta kalmak için savaşırken aynı anda aşkları için de savaşmak zorunda kalacaklar.
Açıkçası Victor ve Izabel'in esaret dönemlerindeki olay döngüsü beklentimin üstündeydi. Öyle bir kurgu vardı ki... öyle bir geçmiş... okurken yürek burkan ama aynı zamanda da ya şimdi ne olacak sorusu ile akıl karıştıran cinstendi.
Ama asıl olay ise kurtulmaları ve oradan nasıl çıkarıldıklarıydı. Evet Birlik her daim onları izliyor ve bir an önce bir şeyler yapmaları gerekiyor kuşkusuz. Sanırım 7. kitapta okuyacağız neler olacağını.
Bir de Victor ve Niklas'ın bir kız kardeşi olduğunu öğrendik... işin ilginç kısmı Izabel'in bu kısı Meksika'dan tanıyor olması... burnuma kötü kokular gelse de pek olasılık vermek istemiyorum. Sonuçta bizimkilerin kardeşi... ama yine de bilemiyorum...
Ahh, söylemezsem içimde kalır. Izabel'in bodrumundaki kişi de bence kitabın en vurucu sürpriziydi. Çünkü kabul edelim böyle bir şey beklemiyordum. Baya şaşırdım. Ki zaten Victor ile Izabel'in yaşadığı olaylar her ikisinde de oldukça şaşırtıcı ve hayatlarınıbüyük ölçüde değiştirici vuruşlar yaptı.
Kitaba daie söylemek istediğim çok fazla şey var ama spoiler olacak diye korktuğumdan söyleyemiyorum çünkü henüz kitap yeni çıktı ve okumayanlar da var. Ama şunu söylemeliyim ki... serinin en iyisi olabilecek bir kitap. Resmen 6 kitap boyunca bir karakterde yoğunlaşıp o karakterleri tanıtık. Bu kitapta sıra Victor'daydı ve onu da tanıdık. Tanıdığım adamdan şahsen fazlasıyla memnun oldum ve tam da adamı dedim...
Her kitapta beklentim daha da yükselirken yazar da beklentimi tatmin edecek kurgularla karşıma geliyor. Bu kitaba dair de beklentim çok yüksekti ve tatmin edici bir kitaptı. Aşırı derecede çok beğendim. Bir sonraki kitap için ise aşırı derecede sabırsız ve heyecanla ve merakla bekliyorum. Ephesus umarım çok bekletmez.
J. A. Redmerski, bu serisi bitse de okumayı isteyeceğim yazarlardan. Dolayısıyla durmadan bu yazarın kitapları basılsın bence. Ve sizlerde bir an önce bu yazarı okumalısınız.
Şiddetle tavsiye ederim mutlaka okuyun. Ben şu kitabı bir günde bitirdim, düşünün artık nasıl akıcı.
http://dilarabook.blogspot.com.tr/2018/02/victor-in-company-of-killer-6-ja.html
"Yıldızlar bizden önce ölür Izabel...Yıldızlar benim sana olan aşkımdan önce ölür."
Nefes almadan okudum desem yeridir.
Kitap nefes almaya pek bir fırsat vermiyor da zaten.
Kara Kurt'ta Izabel ve Victor tatile çıkmaya karar vermişlerdi. Tatil... Izabel ve Victor? Elbette bu iş bir terslik olmadan gerçekleşmeyecekti.
Nora'nın yaptığı akıl oyunları sonrası pek çok kişinin kirli sırlarını öğrensek de Victor hakkında fazla bir bilgi edinememiştik. Şimdi diyorum ki keşke öyle kalsaymış. Yerin dibine giresin Victor!
Aslında kızamıyorum da, sonuçta geçmişinde Birlik'in en azılı tetikçisi olarak yapması gerekenleri yapmış. Ve diğer karakterler sayesinde de onun neler yapabileceğini biliyorduk Izabel inanmak istemese de. Yine de insan tüm bu olanları duyunca bir kötü hissediyor kendini. Ona oldukça sinirlensem de hala seviyorum da. Gerçekten seviyor Izabel'i ama çok değişik bir tarzda, hatta içindeki duyguları da yine çok farklı bir şekilde yönlendiriyor insanlara. Düşüncelerini ne kadar çok okusak da yapacaklarını tahmin etmek bir o kadar imkansız bence.
Izabel için eh işte diye düşünürdüm ama bu kitapta ona olan duygularım sert bir kayanın üzerine oturdu. İlerideki kitaplarda saçma sapan şeyler yapmazsa nihayet ona olan sevgim de tam anlamıyla sabit bir şekilde kalacak yerinde.
Victor'un sırları açığa çıkıyor çıkmasına ama daha bir çok şey de oluyor. Birlik, Izabel ve Victor'un başına bela olan Stone ailesi, geçmişten çıkıp gelmiş bir karakter ve daha bir dolu şey gerçekleşince ister istemez elimden bırakamadım. Diğer karakterler bu sefer biraz daha arka plandaydı ama onları bekleyen şeyleri düşününce ileride bol bol tanık olacağız yaptıklarına. Biraz geçiş kitabı tarzında olmuş zaten sonlara doğru o kadar fazla şey oldu ki serinin devamında bizi pek çok çözümlenecek, en azından çözümlenmesini umduğum olaylar bekliyor.
Aslında kitabı okumak istemiyordum başıma gelecekleri biliyorum çünkü. Şu an tek istediğim serinin 7.'sini okumak ama o yurt dışında bile çıkmadı daha. Hasretinle yandı gönlüm diye köşeye kıvrılasım geliyor.
Bu seride olduğu kadar duygudan duyguya savrulduğum başka bir seri daha okumadım.
Her sayfasında ayrı itiraf döküldü, ayrı bombalar patladı. Ne düşüneceğimi bilemiyorum şu an. Tek düşündüğüm 7. kitap çıkana kadar nasıl bekleyeceğim? Ve artık Fredrik okumak istiyorum.
(Bu arada değinmeden geçemeyeceğim, okuyabilen orijinal dilde okusun, çevirisi gerçekten olmamış.)
Kitabın sonunda "ahhhh victor ahhhh" demeyen içine ağırlık cokmeyen varmıdır acaba.. açıkçası bu seride en sevdiğim karakter victor değildi hemde taaa en başından beri. İzabel se sonlara epeyce yakındı ama bu kitap ikisinide daha farklı görmeme neden oldu.simdi bekle dur yeni çakacak kitabı😢
5. kitap sonunda Victor ve Izabel tatil kararı almıştı ama kitabın başında görüyoruz ki bu tatil hiç de tam olarak tatil amaçlı değilmiş. Zaten daha tatil yapma fırsatı bulamadan ikili başlarını belaya sokuyor.
Şu ana kadar Izabel, Niklas ve Fredirick'in iç dünyasını, geçmişini ve pişmanlıklarını okuduğumuz seri Victor'un da araya katılması ile devam ediyor. Bu sefer Victor'un geçmiş günahları ve pişmanlıkları; iç çatışmalarına odaklı bir kitap var. Neyse ki aşk meselesi hala 2. planda ama yine de bu kitap, Izabel ile olan ilişkisini sarsacak ve tekrar sorgulamaya itecek şeylere gebe.
Victor, geçmişten gelen düşmanları ile yüzleşin, Izabel de Victor'u daha iyi tanısın... Bu kitap ilk üçe giremez ama 4. sıradaki yerini alır. Kendisinden önceki iki kitaba göre nispeten daha az heyecanlıydı; Niklas'ın iç alemlerini görmeyi daha çok sevmiştim ama Fredirik'ten daha güzel olduğu da kesin. Bizim Victor'un Niklas ve Izabel ile ilgili bir planı da varmış, plan tutsa idi ben mutlu olurdum aslında. :D
Ayrıca geçmişten gelen tek şey düşmanlar değil...
Kitap sonunda daha önceki kitaplarda bahsi geçen Meksika görevi için bizim Izabel yola çıkıyor ve yanında da geçmişten gelen Victor ve Niklas'ın da tanıdığı 'ortak' kişi de var. Doğrusunu söylemek gerekir ise Izabel'in babası ile ilgili bir fikrim var ama bakalım, ancak 7. kitapta ortaya çıkacak. O da bir iki aya kadar geliyormuş, inşallah.
Bu arada kitap fiyatı ile ilgili bir eleştirim var; bir önceki iki kitap 368 ve 400 sayfa ve 27,5 liraya satılıyor ama bu kitap 352 sayfa, 29,30'a çıkmış fiyat. Ephesus, serinin popülerliğini kullanıp okuyucunun cebini suistimal etmez ise seviniriz, sonra millet korsan okuyor diye yaygara koparıyor yayınevleri ve yazarlar!