Keşke Epsilon Yayınları devamını çıkarsa da okusak dediğim serinin ilk kitabı. Zaten topu topu 2 kitaptan oluşan bir seri ama Epsilon bizi bunun için 5 yıl bekletir artık. Güzel bir kitaptı. Julia Quinn kitapları kötü olmaz zaten her zaman ki gibi :)
Bu kitabı Julia Quinn mi yazmış cidden? Hala inanmakta güçlük çekiyorum. Bridgerton serisinden sonra ağır hüsrana uğradım. Keşke okumasaydım da aklımda o seriyle kalsaydı..
Her Quinn kitabı gibi tam kıvamında bir romantik komediydi. Grace'i, ahlaki değerlerini, Jack'i ve onun haylazlığını (onu tam olarak anlatan kelime bu) çok sevdim. Ama Kitabın sonunda Thomas'a ve Amelia'ya ne olduğunu da öğrenmek isterdim keşke yazarımız buna da değinseymiş.
http://illekitap.blogspot.com/2013/12/julia-quinn-kayp-duk.html
Ve ve ve... Bir Quinn kitabı daha bitti. Bu kadının kalemine, karakterlerine, kurgularına tapıyorummm :))
"Brigdertons Serisi" ile tanıyıp sevdiğimiz yazar Julia Quinn'in yeni serisi "Two Dukes of Wyndham" serisinin ilk kitabını Epsilon yayınlamıştı ve ben Tüyap'ta bulamamış ardından girdiğim birçok mağazada bulamamıştım ve bir gün denk gelip de görünce hemen almış ve henüz yeni okumaya fırsat bulmuştum. Kitaplarını aldığıma hiçbir zaman pişman olmayacağım yazarlardan birisi Quinn.
Yorumu yazarken bile heyecanlanıyorum :)
Öncelikle kapak tasarımını çok sevdim cidden sanki orijinal kapakmış gibi bir izlenim yaratıyor ve yazarın diğer kitap kapaklarından oldukça farklı :) Çok beğendim :)
Zaten kitabın konusuna ve kurgusuna diyecek bir sözüm yok :)
Şu dakika kitap içeriğine gireceğim :)
Jack'in tavırları, asi, serseri, umursamaz ve çekici davranışları çok sevimliydi ama ne olursa olsun benim bu kitaptaki tek kahramanım Thomas oldu :) Cidden düklüğü bence Jack'ten daha çok hak ediyordu. Hani dük olarak yetiştirilmiş olmasının yanı sıra cidden bir Dük'te olması gereken asillik, doğruluk, adillik vardı kendisinde. Kahramanım oldu ve ben şahsen Grace olaydım Jack'i değil Thomas'ı tercih ederdim. :)
Şaha bir yana ilk defa bir kitapta yan karakterlerden birine bu kadar hayran oldum :) Serinin 2. kitabı Thomas'ın kitabı onu okumayı dört gözle beklemedeyim :)
Neyse... Jack ve Thomas'ın kitabın sonunda gerçeği öğrenmek için papaz evine gittiklerinde Thomas'ın tavırları cidden alkışlanacak şekildeydi. Asil ve fazla adildi...
Ayrıca yaşlı düşese çok sinir oldum. Ayy parçalayasım geldi. Vallaha Grace iyi dayandı :) zaten Thomas ve Jack arasında düşes hakkında geçen konuşmalarda çok eğlendim :)
Ahh, bir de kitapta çok hoşuma giden iki paragraf vardı onları sizlerle paylaşmazsam içimde kalır :)
***
Jack ondan vazgeçmeyecekti. Bunu yapamazdı. Hayatında ilk defa kalbindeki tüm boşluğu dolduran birini bulmuştu.
Bir kez İrlanda'ya gidip aradıklarını sandıkları şey her neyse onu bulduklarında, kendisinin kim olacağını bilmiyordu. Ama kim olursa -dük, haydut, asker, düzenbaz- Grace'i yanında istiyordu.
***
Çok uzatmayacağım ve yorumumu bitireceğim. Ben Julia Quinn'in kitaplarını herkese öneriyorum. Kadın aşkı hissettiriyor ve kaleminin gücü ile müthiş kurgular yaratıyor. Okuyun mutlaka :)
Two Dukes of Wyndham Serisinin kitapları:
Kayıp Dük
Mr. Cavendis, I Presume
Yine bir Julia klasiği…. Okuyanlardan beğenenlerde var vasat bulanlarda ama eğer benim gibi bir Julia manyağıysanız kesinlikle bayılacaksınız. Okurken diğer Julia kitapları gibi çok eğlendim ben.Zaten Julia’nın en sevdiğim özelliklerinden biri diyaloglarını çok eğlenceli yazması.Bu kitapta da bu görülüyor bence.
Jack diğer Julia erkeklerinden birazcık farklı hatta baya baya farklı ama ben çok sevdim. Bir kere ağzı diğerlerine göre bozuk. :) Ve karakterimiz bir haydut ama aslında bir dükün oğlu.Sevgili(!) büyükannesini soymak için arabasını durdurunca hayatı tamamen değişiyor. Büyükannesinin refakatçisi Grace’e ise deyim yerindeyse vuruluyor diyebiliriz. :) Grace tıpkı diğer Julia kızları gibi harikaydı.Çok sevdim onu da. <3
Jack orduya hizmet etmiş bir eski asker.Ailesi ölünce teyzesiyle beraber büyümüş onun ailesi olmuş.Ama teyzesinin oğluda onunla birlikte gittiği orduda ölünce memleketi İrlanda’ya geri dönmeyip İngiltere’de haydutluk yapmaya başlamış.Günün birinde yine bir hırsızlık yapmak için durdurduğu arabanın içinden biri genç diğeri yaşlı iki bayanı görünce hayatı değişiyor.Tabi hem iyi hem kötü yönde sanırım. :)
Zira birisi hayatının aşkı olacak diğeri de huysuz,sevimsiz,aksi büyükannesi…
Bu büyükannesi hiç sevmedim ben nerde benim Leydi Danbury’m nerde bu büyükanne. *-*
Büyükanne onu ölen oğluna benzetince işler değişiyor.Hatta Jack’i kaçırdı bile. :)
Jack dük olmak istemese de büyükannesi zoruyla en sonunda dük oldu sevdiğine kavuştu. <3
finalleri unutup kitaba daldım. Kayıp Dük akıcı ve Julia Quinn yazdı beni diye bağırıyor. Diyaloglar ve karakterler çok neşeli. İnsan okumaya doyamıyor.
http://zamskaa.blogspot.com/2014/01/kayip-duk.html
Öncelikle Jack T.T demek istiyorum. Benim için mükemmel erkeğin sayfalarda-vücut-bulmuş-hali idi. Eğlenceli, kıvrak ve keskin bir zekaya sahip, her durumda ortağı yumuşatan, mükemmel gülüşü olan, espri yapamdan duramayan evet evet işte Jack. Birçok romanın başkahramanına hatta yan kahramanına okurken sulanmış olan ben için Jack en iyisiydi -tabi daha önce bunu söylediğim karakterler varsa bir özür dilerim onlarda, onlar da en iyisi-.
Bir kere şu klasik ama ben evlenenmem ama ben sevemem ama sen fakirsin ben zengin sen kızsın ben erkek reddesine varan saçmalıkları görmediğim için çok mutluyum yani uzamadı en azından. Okuduğum çoğu dönem romanının aksine balolarda, partilerde geçen olaylar yoktu; her şey o şato çevresinde oldu ve bitti. Açıkcası hoş bir değişiklik oldu, beğendim. Thomas biraz muallakta kaldı sonda merak etmiyor değilim. Son deyince sondaki epilog tarzı yer çok hoş olmuştu, tam beklediğim gibiydi. Aksi olmasına rağmen düşesi sevdim, Thomas'ı sevdim, Amelia'yı sevdim, Grace'i sevdim (Gerçi ondan daha farklı davranmasını beklerdim, mesela büyüğü o neşeli aile ortamını düşese yansıtıp onu biraz olsun yumaşatabilmesini filan, bunun yerine düşesle duygusal bir bağ geliştiremedi başlarda; üzücüydü.), Jack'ın teyzesini sevdim, Jack'a bayıldım.
Eğlenceli ve entrikalardan uzak romantik bir roman arıyorsanız bu kitapta hepsi.
Bir Julia Quinn kitabı okuduğumu ilk sayfalarda neşeli, güneşli, havai cümlelerden anladım. Ortalara gelene kadar yer yer güldüm eğlendim. Kitabın sonlarına doğru "öffff baydı" demeye başladım... Genele baktığımda ise kesinlikle bu kitap bir ara dönem bir geçiş kitabı sanırım...Nereye geçiyor, nereden geçiyor bilemiyorum ama bu eğlenceli olsunlar diye bu kadar silik hatta karaktersiz karakterler yazılması beni resmen hayal kırıklığına uğrattı... Ne arkadaşlık, ne aşk, ne aile bu kitapta Julia Quinn in suyunun suyunun suyu yazmış sanki...Rezalete yakın, benden uzak olsun dediğim bir kitap...
Oldukça beğendim. Nüktedan bir anlatımı vardı. Kitapları genelde öyle ama bunda daha fazlaydı. Sanki Quinn dönem kitabının komedisini yazabilirim diye iddiaya girmiş :D Arada dertsiz tasasız kitaplar güzel gidiyor. Ne o öyle hep odun hep odun. Bir kere de başında evlenmeyi kafaya koysun :D
Yalnız o düşes çok fenaydı. İnsan yazarken bile nefret eder.
Şimdi 2. kitabı bekle dur. Nasılsa o çıkana kadar bu kitabı da unuturum oh ne güzel :(
"Onu seviyordu"
Her Julia Quinn romanında geçen ve her gördüğümde ağlamaya başladığım kelime.
Her Julia Quinn kitabı gibi mutlu sonla bitti. Her kitabı gibi karakterler ilk görüşte bir ürperti hissetti. Bunlar her historical romans da olan şeyler
Düşes inanılmaz gıcık ve bu tek kitapta hoşlanmadığım karakter. Tabiki Lord Crowland'ın da bu listede yeri var.
Julia Quinn benim hele favori yazarım olmuştur.
Bu tarz sevenler okumayı düşünmeli :)
Jack'in kaygısız esprili çapkın hallerini okumak güzeldi ama aynı zamanda ortada doğru dürüst bir kurgu olmadığı için Julia'nın kitabı olmaya yakışmayacak kadar da vasat bir kitaptı :/
Daha iyilerini yazabilirsin Julia, sen de o kapasite var, illa gazlamak mı lazım arkandan :P
Bu kitaba ilk yorumu yapacağım için çok mutluyum. Ben şahsen Bridgerton ailesinden cidden sıkılmıştım. Bana göre Benedict, Eloise, Francesca'nın hikayeleri dışında beni çok etkileyen bir seri olmamıştı. Ancak bu roman Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü'nden sonra beni derinden etkileyen 2. JQ kitabı oldu.
Romanımızın konusuna gelirsek: Grace isimli kızımız Wyndham Düşesi'nin refakatçisidir. Bir gün bir balodan dönerlerken bir haydutun saldırısına uğrarlar. Düşes Jack'i görünce ona torunu olduğunu isminin John olduğunu söyler. Jack tam olarak inkar etmez ama meşru ise dük olacaktır.
Hikaye biraz hüzünlüydü. Jack'in teyzesiyle geçen konuşmları ve Grace'e yaptığı evlilik teklifinde resmen ağladım. Birçok aşk kitabı okudum ama John gibi bir karakter görmedim.
Grace karakteri de Bridgertonlardaki Daphne gibi göze çarpacak hiçbir özelliği yok ama ben onu bağrıma bastım. Daphne baya sinirime dokunmuştu.
Thomas'ın durumu tam açığa kavuşmadı onu da bir sonraki kitaba bekliyoruz. Merak etmeyin hikaye Thomas'ı anlatacak.
Sonunda karakterlerden biri üzüntüye uğruyor ve ben bu sonu pek beklemiyordum. Ama bu sonu daha da sevdim tozpembe bir son değildi.
Romantizm de vardı ancak daha çok yaşanan olayda karakterlerin duyguları ve düşünceleri göz önündeydi ve bu açıdan JQ kitaplarından ayrılıyor bu roman.
Yine söylüyorum. Ben Bridgerton serisini o kadar sevemedim. Bunun haricindeki diğer serileri daha güzel. Julia sonunda gönlümü yine fethettin :)
Jack Audley eski yüzbaşı yeni hayduttur. Sorumluluk almak istemeyen, okuma yazma bilmeyen, kaygısız, hiç bir şeyi dert etmeyen, neşeli bir insandır. Asil olmayı ise kesinlikle istemez. Fakat soymak için durdurduğu araba büyükannesi Wyndham Düşesinin arabası çıkar. Jack'in babası soylu bir İngiliz'dir ve İrlanda'da annesine aşık olup evlenmiştir. İngiltere'ye gitmek için yola çıktıkları gemi batınca ölmüştür. Annesi ise kendisini doğurduktan sonra ölmüştür. Jack'i ise teyzesi büyütmüştür.
Düşesin torunu olduğundan haberi yoktur fakat düşes Jack'i görür görmez tanır. Yirmi dokuz yıl önce ölen en sevdiği ortanca oğlunun aynısıdır. Jack'in babası öldükten bir yıl sonra düşesin büyük oğlu ve kocası ölmüştür. Bu yüzden unvan küçük oğluna sonrada onun oğlu Thomas'a kalmıştır.
Düşes Jack'in hakkı olan düklük unvanını almasını ister bu yüzden onu kaçırıp evine götürür. Jack'in gayrimeşru olmadığının kanıtlanması gerekmektedir. Fakat Jack Wyndham Dükü olmak istemez ve düşesin yardımcısı Grace Eversleigh'e aşık olur. Düşes ailesi öldükten sonra Grace'i refakatçisi olarak yanına almıştır. İşi ne kadar zor olsa da Grace yılmadan işini yapan, neşeli, sevecen, bilgili biridir ve Jack'e karşı koyamaz.
Jack'in meşruluğunu öğrenmek için düşes, iki kuzen, Grace, Thomas'ın nişanlısı Amelia ve onun babası İrlanda'ya gider. Birde Amelia'nın babası kızını bir düşes olması için daha bebekken nişanlamıştır ve dük kim olursa olsun kızı ile evlenmesi konusunda ısrarcıdır. Jack ise dük, haydut, asker ne olursa olsun Grace'i yanında ister onunla evlenmenin bir yolunu bulmaya kararlıdır. Grace ise ne kadar severse sevsin Jack eğer dük ise soylu biri ile evlenmesi gerektiğini bildiğinden çıkmazdadır. Böylece herkesin bilinmeyene doğru ilerlediği yolculuk başlar.
Açıkçası kitabı çok beğenemedim. Jack eğlenceliydi o vurdumduymaz halleri hoşuma gitti ama kitap daha iyi olabilirdi. Durağan olaysız bir kitaptı.
Maalesef hayal kırıklığına uğradığım kitaplardan biri.konusu güzel olmasına rağmen inanılmaz durgun bir kitap.Üzüldüm açıkçası.Gereksiz uzatılmış o kadar çok diyalog vardı ki okurken içimden atlamak geldi.Keşke daha akıcı bir kitap olsaydı.Sanırım yazarı artık takip etmeyeceğim.Okumak istiyorsanız fazla bir şey beklemeyin.