Önce ki kitaplardan bayıldığım Simon'un hikayesini okumak için sabırsızlanarak kitaba başladım ama Simon dışında ne aşklar okudum resmen kitapta yok yok. Birbirinden güzel üç aşk hikayesi vardı.
Kitap kadın karakter Lynette'nin annesi ve uğruna ailesini,arkadaşlarını her şeyini bırakarak geldiği sevgilisinin hikayesi ile başladı. Önce yanlış kitabı mı okuyorum Simon'ı görmem gerekiyordu diye düşündüm ama hikaye öyle güzeldi ki unuttum birden Simon'u, kendimi kitaba kaptırdım ve Lynette'nin annesi Marguerite ile sevgilisi Saint Martin'in acı verici ayrılığı ile kitapta bir dönem bitti resmen başka bir dönem başladı.
Simon önce ki kitapta suikastçı olarak tanıdığımız Lysette'i verip karşılığında adamlarını kurtarmak için Fransa'ya getirecekti onu. Planını uygulayıp adamlarını kurtarır. Lysette ile bir daha karşılaşmayacağını düşünerek hayatına devam etmeye kararlıdır ama hiç de düşündüğü gibi olmaz Lysette hatta birebir aynısı Lynette tamamen hayatına girer.
Marguerite yıllarca ayrıldığı sevgilisini unutamamış hayatını kızlarına adamıştır. Kızı Lysette ölünce hem kendisi hem Lynette buna alışamamıştır. Uzun zamandır uzak kaldıkları Fransa'ya dönünce ise işler tamamen değişir.
Bir tarafta İngiliz casusu Simon, Lysette sanarak yakınlaştığı ve ona hiç duymadığı çekimi hissettiği Lynette. Diğer tarafta kendisine kardeşinin adı ile seslenen, ilk gördüğü anda ilgisini çeken ve kardeşini nereden tanıdığını Simon'dan öğrenmeye çalışırken ona duyduğu çekimden de uzak duramayan Lynette.
Aynı zaman da hafızasını kaybeden ve son aldığı görevde yaralanan Lysette ve son görevi olan onun yaralarını sarmasını sağlayan hem fiziksel hem de ruhsal olarak onu iyileştiren Edward James.
Casus üstüne casus, bol entrika dolu bir kitaptı. Aslında tüm bu olayların sorumlusunu tahmin etmiştim ama sebebinin böyle bir durum olması komik geldi. Neyse ki her şey düzeldi ve üç çift oldu. Normalde iki çiftin olduğu durumlar hoşuma gitmezdi bu kitapta daha fazlası vardı ama sıkılmadan keyifle okudum. Keşke daha uzun olsaydı.
Simon, hikayede göründüğü andan beri sevdiğim bir karakterdi. Kendi hikayesinde tam kendine göre bir kız buldu. Yazarın diğer kitaplarına oranla daha az erotik bölümler içeriyordu. Aynı zamanda daha az romantizm kısımları vardı ki Simon serideki en romantik erkek olmasına rağmen -ve kendi kitabında da aynı şekildeydi- niye bu kadar az sahne yazmış yazar anlamadım. Çoğunluk Simon'un son görevine odaklı bir kitaptı. Ve serideki tüm karakterlerin bir araya gelmesini bekliyordum. Biraz düşününce "Gelmedikleri daha iyi oldu, birbirlerine fazla yakın değillerdi." dedim.
https://illekitap.blogspot.com/2019/10/sylvia-day-kskrtc-cazibe-georgian-4.html
Bu kadının kitapları cidden hoşuma gidiyor. Çünkü historical romanslarda alışılagelmişin dışında kadın karakterleri oluyor. Dolayısıyla onları okumak da ayrı bir zevkli oluyor.
Yazarın Georgian serisinin 4. kitabı Kışkırtıcı Cazibe ve diğer kitaplardan tanıdığımız Simon'ın hikayesini anlatıyor. Ama ne anlatıyor... okuduğunuzda bayılacaksınız.
Serinin diğer kitapları gibi bu kitapta da hareket, gizem, ekşın kısmı vardı ve ben bu tür kurguları severim. Sırf aşk ya da sırf hareket değil bunların harmanlanmasını çok severim. Ama güçlü bir şekilde harmanlanmalı. Sylvia Day'da bunu muhteşem bir şekilde yerine getirmiş.
Kısaca konusuna değinmek gerekirse; Simon Londra'daki bütün sorunları çözdükten sonra Lysette ile Paris'e doğru yola koyulurlar. Amacı Lysette'yi teslim edip kendi adamlarını kurtarmaktadır. Bu onun son görevi olacak ve sonrasında ajanlıktan sıyrılıp özgürlüğüne kavuşacaktır. Ancak hayat kimsenin planlarına göre akmadığı için Simon'ın planlarının hiçbiri yerine gelmiyor. Çünkü Eddington, Simon'a son bir görev veriyor ve yapmazsa bütün servetine el koyacağını dile getiriyor. Simon istemsizce yeni bir görevin içine girdiğinde bu görevin onu aşka götüreceğini tahmin etmiyordu.
Simon, katıldığı baloda Lysette olduğunu sanarak Lynette köşeye sıkıştırdığında o kadının bütün hayatını değiştireceği ve asla sahip olamadığı ev, aile olgusu haline geleceğini düşünemiyordu.
Lynette, iki yıl önce kaybettiği ikizinin yasını tutmaya devam ederken katıldığı baloda Simon'la karşılaşıp da ona ikizinin yani Lysette'in adını söylediğinde içinde ikizinin yaşadığına dair umutlar belirir ve bu umutları bir tek Simon sonuçlandıracağı için onun peşine düşer.
Tabi Simon ile Lynette arasındaki cinsel çekim, arzu yerini vazgeçilemez bir aşka bırakırken Lysette ve Lynette arasındaki ilişki ve bütün bunların ardında hatta geçmişinde yatan sırlar bir bir ortaya dökülürken olaylar hiç de tahmin edilemez yerlere doğru gider.
Lysette hatırlamadığı geçmişi kapısını çaldığında ve ailesiyle karşı karşıya geldiğinde olaylar zirve yaparak nefes kesici şekilde aktı gitti.
Kitapta en sevdiğim şey, olay döngüsünün muhteşem bir güçle kurulması, uzunca bir süre olan intikamın yerlerine çok iyi oturtulmasıydı. Hareket, dövüş ya da olaylar sonlanırken yaşananlar nefes kesen bir kurguydu. Çok sevdim.
Lynette'in alıştığımız Vikont kızlarından değil de güçlü, ne istediğini bilen ve istediği şey konusunda inatçılık ve kararla peşine düşen bir genç kadın olması süperdi. Kendi onurunu ve dedikoduları hiçe sayarak aşkın peşinden gitmesi müthişti.
Philippe ve Marguerite'nin aşkları bence kitabın en büyük aşkıydı. 23 yıl sonra bile nefeslerini kesen, birbirlerine özlemle bakan bir aşk... Onların sonunun iyi olması ise bence kitabın en iyi sonlarından biri olmasını sağladı.
Kitabın sonunda yer alan bazı olayları tahmin etmiştim ama yine de okumak süperdi.
Ben bu seriyi cidden çok sevdim ve her bir kitabın bir öncekinden daha iyi olması yazarın diğer kitaplarına mutlaka okuyacağım anlamına geliyor.
Umarım Pegasus yazarı bırakmaz ve diğer historical romanslarını da çıkarır çünkü okumaktan zevk alacağım yazarlardan biri.