Muhteşem bir kitap ve kusursuz bir çeviri. Çevirmen Aylin Ülçer.
Kitabın yazarı Steven Hall istiyor ki aşk romanlarını seven bu kitapta bir aşk romanı bulsun; gerilim isteyen gerilim, macera isteyen macera, bulmaca isteyen bulmaca, bilimkurgu isteyen bilimkurgu bulsun. Öyle de oluyor: Kitap okuyana çok acıklı bir aşk hikayesi, bir adamın bambaşka bir ölüme karşı umutsuz mücadelesini, müthiş bir bilimkurgu öyküsü ve kitabı elinizden bırakmanıza izin vermeyen bir gerilim ve macera harmanı sunuyor. Tüm bu parçaları birbirine öylesine ustaca bağlıyor ki hiçbiri eğreti durmuyor.
Söylenecek her söz kitabın gizemine bir balta vuracak olsa da biraz ağzınıza bal çalmazsak olmayacak:
Hikaye birinci tekil şahısla Eric Sanderson'ın ağzından anlatılıyor. Eric (sonradan kendi evi olduğunu öğreneceği) bir evin yatak odasında yerde uyandığında orasının neresi olduğunu ve kendisinin kim olduğunu hatırlamıyor. Neden orada olduğunu anlamaya çalışırken telefonun yanında bir zarf buluyor, üzerinde "bu mektup sana hemen şimdi aç" yazıyor. Zarfı açtığında karşısına çıkan mektup şöyle:
"Eric,
Her şeyden önce, sakin ol.
Şu anda bunu okuyorsan ben burada değilim demektir. Ahizeyi kaldır ve 1 tuşuna kayıtlı numarayı ara. Telefona çıkan kadına Eric Sanderson olduğunu söyle. Kadın bir doktordur ve adı da Randle’dır. Doktor Randle durumu hemen anlayacak ve seni derhal kabul edecektir. Anahtarları al ve sarı cipi doktor Randle’ın evine sür. Daha bulmadıysan diye söylüyorum, zarfın içinde bir kroki var. Evi buraya fazla uzak değil ve bulması da oldukça kolay.
Doktor Randle bütün sorularını cevaplayacaktır. Yalnız hiç vakit kaybetmeden gitmen gerekir. Başlangıç karesini atlama. Araştırma yapmaya kalkışma. Kasadan 200 £ alma.
Evin anahtarlarını basamakların sonunda, tırabzandaki çivide bulacaksın. Yanına almayı unutma.
Pişmanlık ve aynı zamanda umutla,
ilk Eric Sanderson."