Yazarın kalemini watpadde okumuştum ama bu hikayesini ilk kez kitap olarak basıldıktan sonra okudum. Okurken eğlendiğim bazı kısımlarında ise duygulandığım bir kitaptı. Özellikle de Pamir Ege'nin hiç görmediği babasına olan özlemi beni duygulandıran kısımlardı.
Elis küçük yaşta evlenip hamile kaldıktan sonra eşi tarafından terk edile ama oğlu Pamir Ege için ayakta durup her zorluğa göğüs geren bir anne. Serhat ile Ceylinin dostlukları ve Safiye annesi onun dayanakları. Elis şirketteki patronu Mehmet Beyin özel asistanı. Ama Mehmet Bey geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yerini Amerika'da yaşayan yeğeni Doruk Ataoğlu'na bırakmasıyla Elis ile Doruk Ataoğlu'nun yolları kesişiyor. Ve iyi ki de kesişiyor çünkü Doruk hem Elise sevgisini veriyor hemde Elis'in güvenli limanı oluyor ama; her şeyden önemlisi de Pamir'e harika bir baba oluyor. İkisinin iletişimi yüzümde büyük tebessümle okudum.
Çok güzel, mutluluğun,dostluğun, sevginin ve bir parça da hüznün olduğu ve kitabın son sayfsını kapattıktan sonra yüzümde tebessüm oluşturan bir kitaptı.
Küçük bir alıntıyla yorumuma son veriyorum:
"Bunu alalım mı?" dedi Pamir cinsini bilmediğim bir köpeği gösterip. "Adını da Tarçın koyarız."
"İsmini Doruk amcan koyacak. Sonuçta onun köpeği."
"Yoo." dedi Pamir yanımıza gelip Doruk'un elini tutarken. "O bizim köpeğimiz olacak değil mi Doruk amca?"
"Aynen dostum. Sen ne istersen onu alacağız." Pamir bana bilmiş bir bakış atınca ona dil çıkardım.
Öncelikle çok şirin ve sempatik bir aile romanı olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Aile olmak için kan bağı mı gerekli yoksa sevgi bağının olması yeterli mi? Başlıca konular bunlar olmak ile beraber dostluk, aşk, paranın insan üzerinde (bana göre kişiliksiz ) yaratabileceği olumsuz davranışlar gibi toplumu ve aileyi ilgilendiren sosyal konuları minik Pamir 'in ve annesi Elis'in yalnız hayat ile mücadele içinde ve ailem dedikleri üç dostuyla yaşarken, karşısına mucize gibi çıkan patronu Doruk ile akıcı bir anlatımla romanlaştıran yazara gönlüne kalemine sağlık diyorum