Yaklaşık 15 yıl oldu bu kitabı okuyalı, çok ama çok etkilenmiştim, tavsiye ettiğim ve okuyan herkes de aynı fikirdeydi. Özellikle gerçek bir hayat hikayesi oluşu ve Çarlık Rusya'sı, Bolşevik İhtilali gibi tarihi olayların fonda oluşu benim ilgiyle okumamı sağlamıştı. Biyografi sevenlere tavsiye ederim.
Dedesi Eminof ve Rus Sevgilisi Shura 'nın unutulmaz aşkı.Rusya'da başlayan Bolşevik ihtilali sürecinde Türkiye'ye kaçmak zorunda kalışları Osmanlı Devleti,Rusya,Türkiye cumhuriyeti ile tarihi olaylarla bezeli bir roman.Sürükleyici,anlaşılır bir dille yazılmış.Devam Kitabı Seyt&Murka ve Mengene Göçmenleri ile tamamlanan 3.kitabı da okumalıyım.
Nasıl güzel ama yine nasıl zor bir aşk hikayesi.Gerçek olması da cabası.Kitap Çarlık Rusya'dan taa İstanbul'a uzanan güzel ve zorlu bir dönemi,güzel ve zorlu bir aşka sarmalayıp anlatmış.
Akıcı bir dile sahip. Başlangıç bölümüne biraz daha detay eklenebilirmiş belki, Shura ile ilgili son kısımlarda biraz daha detay olması tamamlayıcı olurdu diye düşünüyorum. Ama okunulası bir kitap...
Hem yaşanan olaylar, hem hayatlar, hem anlatılan muhteşem aşk harikaydı. Çok Etkileyici bir roman.
Hem tarih hem aşk. Kahramanların gerçek olduğu bilmek okurken sizi içine daha çok çekiyor. Elinizden düşüremeyeceksiniz.
okurken hiç sıkılmadım . Eleştirim aralarında o kadar aşk varken bir anda diğer kıza geçmesi seyitin güzel olmamış.
Çok sürükleyici, geri plandaki tarihe de dokunan, gerçekten keyif alarak okuduğum bir kitaptı.
Değerlendirme yazım blogda..
http://evdeyazar.blogspot.com.tr/2014/07/kurt-seyt-kitab-mdizisi-mi.html
Haksızlık etmeyeyim. Kitabın her tarafı kötü değildi. Türkiye'ye kaçmak üzere olan Kurt Seyt'in derin bir aşkla bağlı olduğu Shura'ya "Bekle beni beş dakika sonra gelip seni alacağım" diyerek koşa koşa kendisini kaçıracak tekneye gitmesi ve kaptana "bas gaza kaçalım" demesi, kurnaz tilki Shura'nın 5 dakika hikayesini yutmayıp Kurt Seyt'ten önce tekneye yetişmesi ve kamaraya saklanması, kamarada Shura'yı gören Seyt'in şoka girmesi beni mest etti. Kızı takdir ettim, adamın yakasından düşmedi bir türlü. İnsan böyle azimli olmalı, detan ve sheltox sıksalar bile takibi bırakmamalı.
Not : "bas gaza kaçalım" ifadesi tarafımdan uydurulmuştur. Kızın antrenmanlı olup kendisinden daha hızlı koşabileceğini düşünemeyen Seyt, kaptana acele etmesi hususunda herhangi bir baskıda bulunmamıştır. Kaçış kısmı beni öyle eğlendirdi ki replikleri ben yazdım :D
Kurt Seyit.. Çar Nichola’nın muhafız alayında bir üsteğmen, hırslı,zeki ve cesur bir adam, fakat bu görevi onun Bolşevik’lerin ölüm listesine adının yazılmasına neden oluyor, hem ailesi hem kendisi , artık kaçmak ve saklanmak zorundalar, nitekim Seyit bir süre sonra Bolşeviklerin baskısı ve zulmü yüzünden, binlerce insan gibi, ülkesini terk etmek zorunda kalıyor..
Shura, saf güzelliği ve aşkıyla, karlı bir Moskova gecesinde, Tchaikovsky nağmeleri eşliğinde, Seyit’in dünyasına ansızın giren ve ona en derin, en güzel duyguları yaşatan bir kadın , oda ailesinin serveti ve ünvanı yüzünden Seyit ile birlikte, ülkesini terk etmek zorunda kalıyor..
Sonrasında, ne mi oluyor, Mustafa Kemal’in Kuvai Milliyesi’nden İstanbul’a kadar uzanan, acı dolu bir yolculuk başlıyor Seyit için, geride bıraktığı ailesi, gözlerinin önünde can veren kardeşi, ve yanında sevdiği kadın Shura ile her şeyi zorda olsa geride bırakıp, yeni ve çok zorlu bir hayata adım atıyor..
Kurt Seyt & Shura , 1890’ların Rusya’sından 1924’ün Türkiye’sine uzanan bir zaman dilimini anlatan muhteşem bir kitap, savaşın acı ve çirkin yüzünü ve bu yaşanan gerçekleri yazıya o kadar güzel dökmüş, okuyucuya öyle güzel aktarmış ki yazar, keşke o zaman dilimine gidebilme ve onlara yardım etme şansım olsaydı diye yandım durdum L fakat bu ilk kitabın sonunda, Shura ile nereden nereye geldiler diye hayret etmedim de değil, özellikle Shura beni çok şaşırttı, çok öfkelendirdi , doğruya doğru…
Kitabın son sayfalarına eklenen siyah beyaz resimler tarihte görsel bir yolculuğa çıkarıyor bizleri...
Resimler
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2015/10/kurt-seyt-shura-yorum.html?spref=fb
Tavsiye edebilecek kadar beğensem de, eksik olduğunu hissettiğim yerler var. Öncelikle tarihi belge niteliğiyle önemli bir yere sahip roman... diğer yandan gerçekten bu kadar büyük bir aşk mıydı yaşanan? Öyle olmalı ki anılar bu romanı yazdırdı. Ama aldatmalar ve habersiz evlilik bölümlerinde kopukluklar hissettim. Sinirlendim ama yaşanan bunlarsaydı yazılan da bunlar olacaktı, doğal olarak. Mutlu son takıntım yok ama böylesine tutkulu ve büyük bir aşkın içinde bunların neden yaşandığı ve neden bu aşkın bittiği benim için kopuk bölümler olacak. Bilgi yetersizliği mi yoksa yazarın yetersizliği mi? Yoksa büyük aşk konusunda kendilerini mi kandırmışlar? Kırdığım 2 puan sadece bu yüzdendir.
Diğer yandan son sayfada ve Epilog sayfasının başında çok ağladım. Eleştiri noktalarıma rağmen çok severek okudum. Ve Shura'nın sonraki hayatını çok merak ediyorum. Kitapta onu da bulabilseydim keşke...
Yazarın dili, konunun ve karakterlerin güzelliğiyle kesinlikle okunması gereken kitaplardan. Bittiğinde bıraktığı his bile yeter..
Fazla romantik bir düşünce olabilir. Ama ben aşkın bu olduğuna inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Seyit'i hiç sevmedim. Shura'yla birbirlerini aldatmaları, hiç haber vermeden başka bir kadınla evlenmesi, o kadını da aldatması çok yanlış. Yine de ikinci kitabını okuyacağım.
Ben romanı romantik bulmadım. Seyit'in çocukluğunun ve evinden ayrılışının anlatıldığı kısımlar hariç çok beğendim diyemem, belki de bu yüzden okumam çok uzun sürdü. Aşk romanı ama monnax isimli üyenin yorumuna katılıyorum, aşkın bu olduğuna inanmıyorum.İkinci kitabı okumayı düşünmüyorum.