İnsanı durduk yere feminist yapabilecek bir eser.:) Emma karakteri bir yere kadar anlaşılabilirdi belki. Mutsuzluğunda, hayallerine ulaşamamasında ve bunların yarattığı hayalkırıklıklarında anlaşılmaz ya da kınanacak bir durum yok. Fakat hemen hemen tüm yaşantısına duygularının yön vermesi ve dolayısıyla aklını pek kullanmaması işi değiştiriyor. Misal kocasını aldatması kendi üstleneceği bir vebalken, hiç geliri olmadığı halde sonunda eve haciz getirtecek kadar har vurup harman savurması, sevgililerinden para dilenmesi onu ziyadesiyle alçaltıyor. Keza hiç çabalamadan ve kendini geliştirmeden daha üst bir hayat seviyesi beklemesi gibi tavırları da iyice iticileştiriyor. Dolayısıyla eseri sadece bir kadının iç dünyasının yansıması olarak değerlendirmek haksızlık olur, zira sıkı bir toplumsal bir eleştiri içeriyor. Zaten Emma'nın yer yer öf çektiren hezeyanlarının arasında kaynamaması gereken Eczacı Homais karakteri bile bunu tek başına kanıtlamaya yeter. Ayrıca Homais ve Papaz'ın atışmaları da bir başka dikkat çekici unsur.
Emma karakteri yüzünden empati kurmak zorlaştığından bunaltıcı gelebilecek bir eser. Fakat bu bunaltıcılıkta, uzayıp giden betimlemelerin etkisinin çok fazla olduğunu da belirtmeliyim.