Cemil Meriç'in okuduğum ilk kitabı. Kalemi ve bilgisi çok güçlü bir yazar. Biraz fazla eski Türkçe kelime kullanmış bunun içinde sık sık sözlüğe başvurabilirsiniz.
Ele aldığı konulara derinlemesine eğilmiş yazar. Özellikle Entellektüel, intelijansiya ve ihtilal konuları beni çok aydınlattı. Bazı insanlarında hiç bir şey bilmediklerini anlamamı sağladı. Yazar ile uyuşamadığımız tek yer Dil Devrimi konusu oldu. Diğer kitaplarında bu konu ile ilgili makalelerine bakacağım.
Nuri Pakdil'in deyimiyle "80 yıldır Batı'ya bakmaktan boynu tutulan" Türk Aydınının, tarihinden, kültüründen ve köklerinden nasıl koparıldığının felsefi boyutunu irdeleyen Cemil Meriç'in büyük eseri.
Üstadın, kitabın başında Eflatun'dan aldığı giriş bölümü harikadır.
Bu kitabı okumak isterseniz, kitaba, umarım yazara karşı hadsizlik yapmıyorumdur, son sayfalardaki Dosto ve Biz kısmından başlayın. Meriç tevazusundan, eserin önüne geçmemek adına bu kısmı kitabın sonuna koymuş ancak onu tanıyarak bu esere başlarsanız, feryatlarının, zaman zaman asabileşen üslubunun, beylik sözlerinin nedenlerini daha iyi anlarsınız.
Geç kalınmış bir tanışma oldu bizimkisi. Bu dehayı keşke korkularımdan, Osmanlıca, çok çok önce arınarak tanısaymışım.
İçinde bulunduğumuz şu günlerde, onun; yılmaz, yıkılmaz, dik ve onurlu duruşuna, kelimeleri ile yolumuzu aydınlatmasına ne kadar muhtacız. Sıradan bir kalem değil Meriç, bizlerin baktığını o görüyor, bizlerin gördüğünü o anlıyor, bizlerin anladığını o irdeliyor. Edebiyatın süvarisi o. Kılıcı, kalemi.
Benim gibi üç beş kitap okumuş birinin onun gibi yaşım kadar edebiyat hayatı, ki soluksuz bir öğrenme yolculuğu, olan birini anlatması bu sefer gerçekten hadsizlik. Her okuyucuya idraki nispetinde pay düşer kitaplardan. Ben payıma düşeni alıp sizleri Meriç'le baş başa bırakıyorum.