Metres

En Son Değerlendirmeler

9 puan

Kitabı çok keyif alarak okudum Kiralık Nişanlı kadar da çok sevdim birde kapaktaki kız biraz daha hoş bir kız olsaydı tam olacaktı .

7 puan

Akıcı bir kitaptı,olaylar baştan sona kadar akıcı bir şekilde gidiyordu ve tipik bir Amanda Quick romanıydı. Diğer romanları ile özellikle Kiralık Nişanlı ile çok benzesiyordu.Ama okurken yine de büyük keyif aldım,Tekrar tekrar okuyacağım kitaplardanmı diye sorsanız tabii ki hayır derim.Ama güzel bir vakit geçirmek için birebir olan kitaplardan..

9 puan

http://kitaptutkum.blogspot.com/2013/01/metres-amanda-quick.html


Ayrıntılı yorum ve alıntılar blogumdadır.

Iphiginia’nın halasına şantaj mektupları gelmektedir. Şantajcı, Zoe Hala’yı, istediklerini yerine getirmezse Masters Kontu’nu öldürdüğü gibi onu da öldüreceğini söylemektedir. Iphiginia, halasına yardım etmek için Masters Kontu’nun metresi rolüne bürünür. Adam hakkında her şeyi en ince detayına kadar araştırır. Hem zaten ölü bir adamın metresi rolünü oynamak ne kadar zor olabilir ki? Bu sırada Masters Kontu ise bir aylığına şehirden uzak olan evinde dinlenmeye çekilmiştir. Bir gün kulağına gelen dedikodular için çekildiği inzivadan çıkar ve metresi rolüne bürünen kadınla tanışmak için şehre gelir.

Marcus, kendi katı kuralları çerçevesinde yaşayan bir insandır. Senelerce kendi kuralları doğrultusunda yaşamış ve asla ödün vermemiştir. Iphiginia için Kont kurallarını bozacak mıdır? Ayrıca, genç kızdan gerçekten çok hoşlanmıştır. Iphiginia, ne kadar karşı çıkarsa çıksın onu sevgilisi yapmaya kafasını koymuştur ki ilerleyen sayfalarda Kont’un onu karısı yapmaya da fena halde takmış olduğunu göreceksiniz.

Iphiginia ise Kont hakkında araştırma yaparken onun öldüğünü sandığı anlarda Marcus’a aşık olmuştur. Aşık olmamak gibi bir kuralı olan Kont ile evlenmek istememesinin sebebi de budur. Genç kız, Marcus’un kendisini sevmesini istemektedir. Acaba, kurallarına katı bir şekilde bağlı olan Marcus, Iphiginia’yı ikna edebilecek, dahası onu sevebilecek midir?

İşin şantajcı kısmına gelirsek, hiç ummadığım bir insan şantajcı çıktı. Kitabın başından beri aklımın ucundan bile geçmeyen kişiydi.

11 yıl, 11 ay
10 puan

doğrusunu isterseniz şantajcının kim çıkacağı konusunda bütün tahminlerimde yanılmış bulunmaktayım. Kont M. nin basit bir çiftçiyken uzak bir akrabasından kalan ünvanla zekasını buluşturup yinede içinde hala masum bir delikanlı barındırması ve bu delikanlıyı hayal kırıklıkları ve sosyetenin acımasızlığından korumak için ortaya aşılması güç kırılması imkansız kurallarla donatmasına rağmen en sonunda onu anlayacak biraz çılgın kurallara karşı agresif hayat dolu Bayan B. ile karşılaşınca kitabın başında yer alan bütün kurallarının üstüne kara ve kalın kalemle çizmesini okumak çok keyifliydi.. İnce esprilere bayılırım. Kont M. nin ve Bayan B. nin atışmaları çok keyifliydi. Bu kitabı uzun süre okumamış olmama üzülsemde sonunda okuduğum için mutluyum.

9 puan

bitince üzüldüm. güzel bir maceraydı.

okuması keyifliydi

Profil Resmi
8 puan

Eğlenceli ve merak uyandırıcı bir kitaptı.Tekrar okumak isteyebilirim.Okuyalı uzun zaman olmuş..

1 puan

kapak kadar konusuda iticiydi zaten kapaktan bir soguklukla başlamıştım yarıda bıraktım

8 puan

İçinde tutku, gizem, az erotizm ve gerilim bulunan Amanda Quick romanını bitirmiş bulunmaktayım.

İngiltere tarihi hep ilgimi çekmiştir, dönem kıyafetleri, mimari, insanların birbirlerine hitap şekilleri, burnu havada sosyete.
İçinde birazda aşk olunca tadından yenmez olur Londra.

Aslında böyle yazdığıma bakmayın kitap beni öyle çok çok tatmin etmedi, sanırım biraz fazla beklentiyle okumamdan kaynaklı bu.Ama yine de sevdim.

Konuya gelirsek Iphiginia iyi eğitim görmüş, ailesini erken kaybetmesine rağmen kendini iyi yetiştirmiş kendi ayakları üzerinde durabilen genç bir kadındır.Bir gün halasına gelen bir şantaj mektubuyla kendini hiç beklemediği bir meceranın ortasında bulur.

Genç kadın sosyeteye sızarak halasına şantaj yapanı bulabilmek için Londra'nın en gözde kontunun metresi rolüne bürünür.Halasına gelen mektupta kontun öldüğü yazmaktadır, fakat kont biraz kafa dinlemek için çekildiği taşradaki evinde kim olduğu konusunda hiçbir fikri olmadığı metresinin sosyetede fırtınalar kopardığını duyunca soluğu Londra'da, Iphigina'nın yanında alır.Öldüğünü sandığı adamı karşısında gören genç kadın Markus'a -kont- yaptığının nedenini açıklamaya çalışsada Markus ona inanmaz fakat Iphigina'nın oyunu devam ettirmesi için yalvarmalarına da kayıtsız kalamaz, çünkü kızdan hoşlanmıştır.

Kitap böyle başlıyor, devamında daha da hareketleniyor tabi ki.
Şantajcıyı çok kolay olmasa da kitabından başından tahmin etmiştim ben.Ve tahminimde yanılmadım.Ama yazarın kurgusu kolay kolay ele vermiyor konuyu, yani benim tahminim biraz şans eseri tuttu.

Kitapta hoşuma gitmeyen birkaç detay var, tabi hoşuma gidenlerde ama ilk önce olumsuzlarla başlamak istiyorum.

-Kitabın başında yazar Amelia'nın -Iphigina'nın kuzeni- Iphigina'dan daha güzel ve alımlı olduğunu söyleyerek beni küçük bir hayal kırıklığına uğrattı.Ne bilim insan kitapta tutkusuna tanık olacağı kişinin tüm yan karakterlerden her anlamda üstün olmasını bekliyor ki güzellik aşk romanlarında çok çok daha önemli bir unsur.

-İlk sevişmelerinin daha özel ve güzel olmasını isterdim.Tamam Markus kızın bakire olduğunu öğrendiğinde kızıp sinirlenebilir kurallarında birini çğnediği için ama bu kadar abartmasaydı.Zaten adamın o sırada taş kesilip yüzükoyun yatması ve Iphigina'nın onun öldüğünü sanması kısmı tam bir faciaydı.

-Kızın bulduğu her fırsatta adama onu sevdiğini söylemesi ve Markus'un kitabın sonuna kadar ağzından onu sevdiğini söyleyen sözcükler dökülmediği için çok öfkelendim.Tamam yazar kitabın sonuna saklamış onu ama napim biraz kzıdım işte.

-Historicallerde çok olgun karakterlere alışık değiliz ya da ben değilim.Bilmiyorum benim okuduğum romanlardaki karekterler tasadüfi olarak mı 18-25 yaş arasında değişiyorlardı bilemiyorum ama Markus'un 37 yaşında olduğunu öğrendiğimde yine küçük bir kalp krizi atlatmadım değil, Iphigina da 27'ydi.Tamam Markus dul bir adam, ilk karısını kaybetmiş bir adam ama hiç değilse yaşı biraz kıza yakın olsaydı, 30 falan mesela.

-Iphigina'nın Londra'ya gelmeden önceki hayatına değinilen yerlerde kız kardeşiyle evlenen Richard'a bir takım duygular beslediğini de öğrendik.Yazar biraz bu konu üstünde dursun isterdim.Hani biraz kıskançlık olsun Markus'la aralarında isterdim.Richard olması şart değildi, Iphigina'nın muhasebecisi Adam vardı, arkadaşı Hoyt vardı.Az biraz kıskançlık fena gitmezdi hani.

-İkilinin -birbirini yeni tanımakta olan ikilinin- cinsel konularda o kadar rahat konuşmaları beni az da olsa rahatsız etti.Tamam birbirlerine karşı bi çekim duydukları su götürmez ama biraz daha üstü kapalı olsalardı.Hoş ne kitaplar okuduk ya neyse.

-Kitabın sonunda Iphigina'nın beni sevmeyen bir erkekle evlenemem nazları öldürdü beni.Duyguya o kadar önem veriyorsan adamla ne diye yattın baştan.

Birazda hoşuma giden taraflardan bahsedeyim, çok uzatıyorum sanırım ama :)

-Markus'un taşrada Iphigina'yı ilk öğrendiği zamanki tavrına bayıldım.Sizin hiç haberiniz olmadan birisi sizin sevgiliniz olduğunu iddia ederek ortalığı birbirine katıyor ve siz hiç açık vermiyorsunuz olayın aslını astarını anlamadan.Çoğu insanın yapamayacağı -yapmayacağı- bir şey, Markus bu konuda tam bir beyefendi gibi davrandı.

-Amelia'ya bayıldım, romanların çoğunda ana karakter kızımız yapayalnız oluyor ama burada yanından hiç ayrılmayan yaralı bir Amelia'mız vardı ki hiçbir nedeni olmadan Amelia'yı sevdim, Adam ile olan durumlarına bayıldım zaten, çok çok yakıştılar.

-400 küsür sayfalık bir romanda sadece iki kez sevişmeleri oldukça yerindeydi.İçi dışı cinsellikle dolu historicaller oldukça itici çünkü.

-Markus ve Leydi Sans arasındaki dostluğa bayıldım, her dönemde bir kadın ve bir erkeğin aralarında duygusal bir yakınlaşma olmadan arkadaş olabileceklerinin kanıtıydı bu.

-Hannah'ın kocasının eşini Markus'tan kıskanması çok çok hoşuma gitti, biraz daha derin işlenebilirdi sanki bu konu.Ben sanırım aşk üçgenlerinden hoşlanıyorum :)

-Evlendikleri günün gecesinde bile şantajcının peşinde olmaları harikaydı, Iphigina'nın Markus'un zekasına hem hayran olup az biraz da kıskanması, kendi planınınında gayet iyi olduğunu kanıtlama çabaları falan hoştu.

Yazar güzel bir kurgu yaratmış, okuduğunuza pişman olmazsınız bence, hele benim gibi uygun bir fiyata bulursanız kaçırmayın derim, sevgiler :)

10 yıl, 11 ay
8 puan

Kitap kapağının soğuk ve çirkinliğine rağmen, okunabilir kitaplardan birisiydi. Açıkçası bende bu kadarını beklemiyordum.

9 yıl, 4 ay
8 puan

Amanda Quick'in kalemi ile tanışmam biraz geç oldu ama yazım tarzının ve elbette çevirinin oldukça hoşuma gittiğini söyleyebilirim.

Lord Masters, çalışmalarını yürütebilmek için Londra'nın dışındayken, sosyete dedikoducularından aldığı bir haber ile şehre doğru yola çıkar. Metresinin, kendisinden ayrılmayı düşündüğünü öğrenir. Tabi asıl problem, Marcus'un bir metresinin olmaması.

Iphiginia, öldüğünü sandığı Lord Masters'ın metresi kılığına girerek halasına şantaj yapan kişiyi bulmaya çalışmaktadır. Beklediği son şey kalabalık bir balo salonunda, öldüğünü sandığı ve onun hakkında araştırma yaparken aşık olduğu kişiyi kanlı canlı karşısında görmektir.

Kahramanlarımız her ikisininde değer verdikleri insanlara şantaj yapan kişiyi bulmak için birlikte çalışmaya karar verirler. Ben okurken bayağı eğlendiğimi söyleyebilirim. Marcus'un kendine koyduğu katı kuralları bir bir yıkması, Iphiginia'nın arkeolojiye olan merakı ve zekası ile tabi ki de duyduğu aşkı okumak çok güzeldi. Yan karakterleri oldukça sevdim özellikle Amelia'yı. Şantajcı için ise hiçbir tahminim yoktu zaten tahmin etseymişimde yanılacakmışım.

10 puan

Masters Kontu Marcus bir çiftçi iken uzak akrabasından unvan kalmıştır. Hayatını hep kendisine koyduğu kurallar listesine uyarak geçirmiştir. Çocukluğundan beri hep araştırmacı biri olmuştur. Çalışmaları onu teleskoplara yöneltmiş astronomi büyülü gelincede deneylerine devam edebilmek için taşrada gözlerden uzak olmayı tercih eder. Fakat son metresinin Londra'da skandallar yarattığına ve sosyetenin bu dulu çok eğlenceli bulduğuna dair haberler gelir. Metresi tüm balolara katılıp herkesi büyülemiştir. Antikalar konusunda çok bilgili metresi sadece beyaz giyerek de herkesin ilgisini çeker. Londra'nın en gizemli ve tehlikeli erkeklerinden olan Marcus'dan ayrılıp yeni bir sevgili arayışında olduğuna dairde dedikodu duyunca sevgilisiymiş gibi davranmaya cüret edecek kadar cesur kadın ilgisini çeker ve dokunulmaz,erişilmez denilen yıldıza benzetilen metresinin karşısına çıkar.

Iphiginia Bright anne babası öldükten sonra kardeşine bakmak zorunda kalmış, yaptığı yatırım sayesinde de zengin olmuştur. Halasına sırrından dolayı şantaj mektupları gelmiştir.Mektuplarda da kontun öldüğü yazılmıştır. Bu yüzden oda bir plan yapar ve adamı bulabilmek için Marcus'un sevgilisi rolüne bürünür. Öldüğünü sandığı Marcus'u iyice araştırır ve sonunda onun hayatının erkeği,beyaz atlı prensi olduğunu fark eder. Yüz yüze geleceğini hiç düşünmeden gönlünü kaptırdığı adam karşısında belirince şok olur.

Olayları Marcus'a anlatır. Şantajcının hem Marcus'un hem halasının sırrını bilen biri olduğunu düşünür. Yazdığı teknik,bilimsel yazıları,zekasını öven bu kadın Marcus'u büyüler.Anlattıklarına inanmaz hatta şantajcının o olduğunu düşünür fakat yardım etmeye karar verir bir sevgiliye ihtiyacı vardır. Marcus'un kadın arkadaşına da şantaja yapılınca şantajcıyı araştırma işine oda katılır.

Böylece sürekli bir araya gelen ikilinin yakınlaşması kaçınılmaz.Sevdiği ilk karısı başkasından hamile kalıp onu kandırıp evlenmiştir. Masum rolü yapan ilk karısının aksine bu kez tecrübeli rolü yapan masum Iphiginia çoğu kuralını bozmasını sağlar. Geriye sadece aşık etmesi kalır.

İkiliyi de hikayelerini de çok sevdim. Şantajcı başından sonuna kadar merak konusuydu asla kim olduğu anlaşılmıyordu. Kapak ve şantajcıyı yakalamanın çok uzaması dışında çok iyiydi.

geri ileri