Öykü seviyorsanız hele ki kadın üzerine yazılanları tam size göre.ben yine de yerli yazarlarımızı tercih ederim.
Aşkı bekleyen zorluklar ve testler üzerine yoğunlaşan güzel öyküler var kitapta.
kadınlık halleri bu kadar incelikli anlatılabilirdi ancak, kaç yaşında veya hangi konumda olursak olalım ve bu kitaptan anladığım kadarıyla dünyanın neresinde olursak olalım biz kadınlar hep benzer şeyleri hissediyoruz..
Sade, güçlü bir dille yazılmış, yüksek görselliğe sahip, hüzünlü hikayeler...
Munro insanlık hallerini hiç abartmadan, son derece ustalıkla aktarırken zengin bir görsel malzeme sunuyor. Son öykü (Ayı, dağı aştı geldi) Ondan Uzakta adıyla filme de aktarılmış.
Öykülerin tadını, Munro'nun anlatımını çok başarılı biçimde dilimize aktardığı için Roza Hakmen'in güzel çevirisine teşekkür etmek gerek.
Kadın hikayeleri anlatılmış. "Yüzer köprü" hikayesini sevdim. Ancak çoğunda duygu eksikliği hissettim.
Genel de Öykü yerine roman tercih ederdim ama Alice Munro beni öykülerin de ne kadar sarıcı derin gizemli olduğunu fark etmemi sağladı bu eseriyle.Daha elimdeki kitap bitmeden yazarın diğer eserlerini bulma çabasına girdim. Her Öykü bir roman aslında. Detayları size bırakmış,şekillendirmek sizde. Hüzünlü bir gerçekcilik le yazılmış okurken içinizde bir yerler sızlıyor ama yinede karamsarlığa düşürmeyen bir hüzün. Artık benim yazarlarımdan biri Alice Munro.
Alice Munro nobel ödüllü, Kanada'li bir yazar...Bu kitabi, öykülerden oluşmuş. Orta halli, genelde orta yaşı geçmiş kadın ve erkeklerin, uzun yıllara yayılmış ilişkilerini, evliliklerini anlatıyor. Kanada nin cesitli kasabalarinda yaşayan bu insanlar ya ölümcül hastaliklarini sevdikleri ile yaşıyorlar ya eski aşklarına tekrar rastliyorlar ya da gecte olsa herseye yeniden basliyabiliyorlar. Genelde hikayelerde hüzün var.... ama oyle gercek, oyle siradan hikayeler ki insan kendini hicte yabancı hissetmiyor.:)