The Bridgerton serisinin yedinci kitabı maalesef bitti. Maalesef diyorum çünkü bir 600-700 sayfa daha olsa okurdum. Julia Quinn yine kalemini konuşturmuş. Bu kadar güzel ve ince esprili diyalogları ancak o yazabilir. Bu kitapta Bridgerton ailesinin en küçüğü olan Hyacinth ve meşhur huysuzumuz Leydi Danbury’nin torunu Gareth’in hikayesini okumaktayız. Gareth, babası ile hiçbir zaman arası iyi olmayan, sürekli aileden dışlanan, kendi geçimini kendi sağlaman zorunda olan bir adam. Her ne kadar babası bir baron olsa da adamın Gareth’e yararından çok zararı dokunmaktadır. Leydi Hyacinth ise Bridgertonların en küçüğü, 22 yaşında ve evlenmek istese de karşısına zeki bir adam çıkmamaktadır.
Bir gün Gareth’in eline eski bir aile günlüğü geçer. Günlük İtalyanca yazılmıştır ve Hyancinth günlüğü çözmek için Gareth’e yardım etme teklifinde bulunur. Böylece ikilimizin yolları kesişir. Herkes onların evlenmesini istemektedir (özellikle Leydi Danbury ve Leydi Violet) ama onlar tek bir amaç için görüşmektedir: Günlüğün sırrını çözmek! Bu arada birbirlerine karşı bir şeyler hissedebileceklerini hesaba katmamışlardır.
Bu kitapta az da olsa Gregory’nin yer alması hoşuma gitti. Çünkü diğer kitaplarda kendisine çok fazla yer verilmemişti. Hyacinth’in en büyük ağabeyi Anthony, Gareth’a çok iyi davrandı. Okuyanlar bilir diğer romanlarda kız kardeşi Daphne’nin kocası Simon’u düelloya davet etmişti. Sonuçta ya kendisi ya da Simon ölecekti. Bir başka romanda ise Eloise’nin kocasının evini resmen basmıştı. Bunları okuyunca Gareth damatlardan en şanslısı diye düşünmeden edemedim. Gerçi o kitaplardaki olaylar ve içinde bulunan durumlar farklıydı ama olsun. Ben Anthony’den böylesi bir ılımlılık beklemiyordum.
Çok güzel, eğlenceli bir historical romancedı. Julia Quinn harika bir yazar.
Serinin diğer kitapları:
Bridgerton Ailesi
1- Yürege Söz Geçmiyor: Daphne Bridgerton ve Simon.
2- En çok Beni Sev: Anthony Bridgerton ve Kate
3-Son Söz Aşkın: Benedict Bridgerton ve Sophia
4-Rüyalar Gerçek Olsa: Colin Bridgerton ve Penelope
5-Sonsuz Sevgilerimle: Eloise Bridgerton ve Philip
6-Sana Muhtacım: Francesca ve Michael Stirling
7- Öpüşünde Saklı: Hyacinth ve Gareth
8- On The Way to the Wedding: Gregory ve Lucinda Abernathy
Serinin Türkçeye çevrilmemiş son bir kitabı kaldı. Bu seriyi herkese tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar!
http://kitaptutkum.blogspot.com/
JULİA QUINN // Öpüşünde Saklı
Bridgerton ailesine tekrar tekrar hayran kalarak çevirisi olmuş son kitabıda okuyup bitirmiş bulunmaktayım….
Kitap hakkında ki tek ve en önemli şikayetim inceliğiydi diyebilirim. Çok çabuk bitti ve tadı damağımda kaldı.
Elbette bu benim şikayetim,zira konuyu uzatıp saçmalığa bağlamadan keyifli anlar yaşattı bana…
Julia Quınn’in bu seriden başka kitabını okumadım, ama aklımda iki adet daha kitabı var okumak için bekleyen. Yazarın kalemi değişken türde,kendimi bu seride yer yer sıkıldığım, yer yer de o sıkıldığım kısımları kat be kat silen satırlarda keybettim..
Bridgerton serisi toplamda 8 kitap olsada,son bonusu da eklemiş yazar,ki benim kadar sizlerde Violet ve Edmund Bridgerton hikayesini merak ediyorsunuzdur…
Evet belki biliyorsunuzdur ama hatırlatmakta fayda var, 9. Kitap Violet Bridgerton’un Edmund,yani ölen eşine kavuşmasını konu alıyor… yayınlanırmı bilemem ama umuyorum bizi bu hikayeden de mahrum bırakmaz yayınevi…
Bizi sevilesi bir aile ile bizi tanıştırdığı için Julia Quınn’ e
Sonusuz sevgilerimi gönderiyorum… ♥
Hyacinth Bridgerton ailenin sondan ikinci üyesi,dört erkek kardeş ve üç abla ile büyümek bazı zorlukları beraberinde getirsede ailenin en mutlu üyesidir.
Çok zeki olması ve her soruya mutlaka bir cevabının olması yirmi iki yaşına kadar evlenememisinde ki en büyük etken.
Hele de kendini Leydi Danbury’e yakın hissetmesi tüm genç lordların kabusu haline gelmiştir…
Tek bir kişi dışında ! Leydi D’nin torunu bay Gareth St. Clair.
Her kitapta mutlaka davetli olduğumuz Smyhe-Smith Müzikali’nde (bay Mozartın mezarında ters dönmeye başlamısından 10 dakika sonra) Gareth ile karşılaşması olayın kıvılcımını beraberinde getirir.
Müzikalde birbirleri olan dialoglar ve Leydi D’nin onları birbirlerine yakınlaştırma çabalarına birde Violet Bridgerton da katılınca kaçınılmaz sona adım adım yaklaşılmaktadır.
Birde sürpriz İtalyanca günlüğün sahibi olan Gareth,büyükannesinden çevirisi konusunda yardımcı olmasını isteyince devreye Hyacinth girer…
Olaylar bu şekilde başlasa da çok daha farklı yerlere ve konulara girer. Gizemli günlükte sırlar açığa çıkmaya başlar ve Hyacinth için sürpriz gelişmeleride beraberinde getirir…
Benden bu kadar.
Uzun zamandır okuduğum en keyifli Bridgerton kitabıydı, bir öncekide duygu yoğunluğunu fazlasıyla yaşasamda bu kitapta gülmek garanti. Hemde fazlasıyla..
Kesinlikle tavsiye listeme eklemiş bulunmaktayım….
Kitabın sonunda gelecekten okuduğum birkaç sayfa ise tamamen sürprizdi benim için… okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır
SeRpiL….
doğrusu bu kitabı diğerlerinde olduğu gibi çıkar çıkmaz değil epey bir süre bekledikten sonra alıp okudum. Dolu dolu gülüp eğlendiğim söylenemezdi. Niye böyle oldu anlayabilmiş değilim. Kitabı beğenmediğim falan zannedilmesin çok sevdim aslında. Yinede ilk kitaplarda okuduğumuz ufaklıkların "büyümüşte aşık olmuş bak sen " duygusundan sıyrılarak okumayı başaramadım. Hep o ufak halleriyle ne tatlıydılar diyerek kendime ve onlarla aramıza istemeden mesafe koydum. Sanırım bu engeli aşsaydım daha fazla keyif alabilecektim. Gareth'ı ve Hycanith'i okurken küçük kardeşimin aşk hayatını bilmeye ne kadar meraklıysam o kadar merakla okudum:) Yazar kahramanlarını nasıl benimsetmişse artık aleyhime işlemiş oldu bu durum. Fakat ailenin parçası olmak derseniz evet gerçekten olmuşum.:))) Çok tatlılar yahu. Bu seri bitince yalnızlık yoksunluk yaşayacağıma eminim:)))
Mükemmel hatta mükemmel ötesiydi :)
Kesinlikle favorilerim arasına girdi.
Lady D, seni seviyorum :D
JQ seni, kurguladığın karakterleri,diyaloglarının zeki akıcılığını,duygusallığını seviyorum :)
O ne güzel kitaptı ? Bir solukta okudum her haliyle mükemmeldi!
3lü kahkaha bombardımanına tutuldum her biri birbirinden çetin ceviz altta kalan yoktu ;)
Çok güzeldi.Bu seride favorilerim Antony ve Dapny ama Hyacinth'in hikayeside fena sayılmaz.Historical sevenler ve hala okumayanlar varsa okuyun derim.
2013'e bir JQ kitabıyla son vermek mükemmel oldu. Hyacinth'i diğer kitaplardan az çok tanıyoruz :) Açık sözlü, hazır cevap ve de baş belası :D Ama... Kızın dilinin tutulduğuna şahit oluyoruz bu kitapta. Gareth sağolsun :) Kitapta bir hazine muhabbeti var onun peşine düşüyorlar ki en olmadık zamanlarda O.o Manyak bunlar yaa:)Keyif aldım okurken. Bu tarz kitaplarda tek sevmediğim şey aşık oldukları gerçeğine varınca karakterlerin tepkileri : "N'ayır, n'olamaz aşık olmuşumm. Ay bayılazaam" tarzı bir şey okumak istemiyorum artık :P
Gareth St. Clair'in baron olan babası ile arası hiç iyi değildir. Beğenisini kazanabilmek için yıllarını harcamıştır fakat sonunda yenilgiyi kabul edip vazgeçmiştir. Ondan uzak durmaya çalışır,gerekli olmadığı sürece konuşmaz. Babası için değersizdir.Birbirlerini görmezden gelirler fakat on sekiz yaşında iken babası onu çağırtır. Borca batmış durumdalardır ve babası kendince onun aileye yararlı olacağı bir yol bulmuştur. Çocuk gibi olan, komşularının kızı ile evlenmesini ister. Kızın çeyizi mali durumlarını düzeltecektir. Gareth ise küçüklüğünden beri tanıdığı bu kızı ile evlenmenin günah olduğunu düşünür. Babası varisi olan abisini evlendirip soylarının bozulmasını istemez. Diğer oğluna bunu nasıl yaptığını düşünürken sonunda gerçekleri öğrenir. Baronun öz oğlu değildir. Onu yıllarca bakıp, destekleyen baron kızla evlenerek karşılığını vermesini ister. Gareth yapamaz ve mirastan mahrum bırakılacağını bilerek ilişkilerini bitirir.
Babası sokağa atınca annesinin annesi olan büyükannesi leydi Danbury'e gider. Kontes eğitim masraflarını karşılayıp, annesinden kalan mirası verir. Bu sayede geçimini sağlayabilmiştir. Abisi ölünce de baronluğun tek varisi olur. Soyuna önem veren babasının gerçek oğlu olmadığını açıklayacağını düşünür ve hep bunu bekler. Kural dışı davranışlarda bulunduğu için berbat bir ünü de vardır. Karşı koyamadığı büyükannesi sayesinde müzikale gidince de yolları Hyacinth ile kesişir.
Yirmi iki yaşındaki Hyacinth Bridgerton'ların en gencidir. Annesi kendisine hamile iken babaları öldüğünden onu hiç görememiştir. Aklına geleni söyleyen, rahat davranmaya alışık biridir. Üç sezon geçirmiş aynı insan ve ortamlardan artık sıkılmıştır. Yakın arkadaşı huysuz, açık sözlü, korkusuz Leydi Danbury'dir. Birbirine benzeyen ikilinin arası çok iyidir. Her hafta onu ziyaret edip, kitap okur. Her yıl tekrarlanan tam bir işkence olan Smythe Smith müzikalinde ise onun tek sevdiği torunu nihayet ortaya çıkar.
Gareth'ın abisinin eşi babasının annesine ait İtalyanca bir günlük getirir. Günlüğü çevirtecektir. Büyükannesine götürdüğü sırada orada olan Hyacinth çevirmeye gönüllü olunca ona verir. Böylece günlük için sık sık bir araya gelen ikili bir anda kendilerini gizlenmiş mücevherleri ararken bulur. Araya duygularında girdiği bir macera başlar.
Leydi Danbury çok komik. İkilinin birlikte olmasını o kadar çok istiyor ki Gareth evlenme teklif ettiğinde ilk o kabul ediyor. Onu fazlasıyla gördük ama Bridgertonları çok az gördük. Colin ile bir yıl önce evlenen Penelope, çok az Anthony,Daphne birazda Gregory. Kesinlikle yetmedi. İkilinin hikayesini de pek sevemedim zaten okurken baya sıkıldım.
Julia Quinn kalemini özlemişim. Harikaydı... Gerçekten çok eğlenceliydi ve sevgi doluydu. Ahh heyecanlı kısmını da unutmamak gerek. Çok beğenerek okudum. Bazı yerlerde adrenalin hisettim bazı yerlerde de kahkaha attım. Tavsiye ederim okuyun kesinlikle beğeneceksiniz :)
Bu seriyi çok seviyorum Lady D'i ayrı bir seviyorum. Son kitapta umarım bütün Bridgertonları bir arada görürüm.
serinin en sevdiğim 2. kitabı bu oldu..Francesca'dan sonra beklentilerimi iyice aşağı çekmiştim ama Hyacinth beni çok şaşırttı..Ayrıca Leydi Danbury'i de daha yakından tanımak güzeldi..
Yazarın bu kitabında o beklediğim duygu yoğunluğunu hissedemedim. Kitabın sonuna kadar da " ne zaman hissedilecek acaba " diye bekledim...Kısacası bana göre anlatım biraz soğuktu.
Kitabın en iyi yönü Leydi Danbury'di. Onun geçtiği bir çok sahnede baya güldüm. Gareth karakterinin durumu biraz Simon'kisine benziyordu:Babası tarafından istenmeyen çocuk yalnız Gareth'ın durumu az farklı. Sonuç olarak ikisi de baba olayını zor da olsa atlatabilmişlerdi. Hyacint'e gelince... Anladığım kadarıyla yazarımızın en sevdiği ancak benimse en gıcık kaptığım dişi Bridgerton'dur. Leydi Danbury'e pek de benzemiyor. Danbury sivri dilli, duygularını çok çok nadir belirten biri. Hyacint ise sivri dillilikte Danbury'den aşağı kalır tarafı yok ama daha duygusal. Hikaye genel olarak sıkıcıydı. Çiftimizin babaları hakkında düşündükleri kadar heyecan olsun diye elmas olayı ortaya atılmış ama çok da heyecan verici değildi. Sonuç olarak eh işte diyebileceğim bir kitaptı.
Bridgerton kızlarının hikayeleri pek açmaz derdim ama şaşırttı. Fena değildi dediğim Eloise'i geçti.
Serinin her yeni kitabını bitirdiğimde en iyisi hangisiydi diye sorsam da kendime bunun net bir yanıtı yok:-) her kitap birbirinden güzel:-)